23. BÖLÜM: KAYIP RUH

5.8K 389 174
                                    

"Ama ben bu masalı hiç bilmiyorum ki?" Diye mırıldandı küçük kız huysuz bir sesle. Üzerinde şeker pembesi bir elbise vardı. Elbise dizlerine kadar sıyrılmış, cılız bacaklarının üstündeki yara izlerini açığa çıkartmıştı. Arkasındaki taş duvara iyice sinerek kahve gözlerini yanında oturan ondan büyük ama en fazla 10 yaşındaki oğlan çocuğuna dikmişti.

Bilinçsiz adımlarla yanlarına doğru yürürken burada neden olduğumu bile bilmiyordum. Sadece garip bir şekilde kendimi fazlasıyla buraya ait hissediyordum. Garip bir şekilde tam da burada olmam gerekiyordu sanki.

"Çok seveceksin bak güven bana, dün kütüphaneden aldım bunu. Hadi yaslan arkana." Oğlan kızı bir an önce ikna etmek ister gibi yaşına göre uzun kolunu kızın omzuna atmak istedi ama kız huysuzca geri çekilerek dik dik çocuğa baktı. Fazlaca tombul yanakları esmer tezine zıt bir şekilde kızarmıştı.

"Ama ben sen anlat istiyorum. Bu kitabı istemiyorum ki!" Çocuk kaşlarını çatarak kıza baktığın da kız saldırıya geçer gibi minik elini beline yasladı. Usulca tam yanlarında durduğumda beni fark etmediklerini düşündüm. Yanlarına oturmak için hareketlendiğimde gözleri bana döner sandım ama gözlerini birbirlerinden bir an olsun ayırmamışlardı. O an da beni görmediklerini fark ettiğimde şokla sarsıldım.

"Bana bak küçük fare, sen her gün farklı masal bulup anlatmak kolay mı sanıyorsun? Dün uyumuşum ezberleyemedim, ne olmuş?" Bir an ağzından çok kötü bir şey kaçırmış gözlerini kocaman açarak kıza baktı. Kızın gözleri hafifçe dolmuş hayal kırıklığı içinde çocuğa bakıyordu.

"Hani senindi o masallar? Yalancı Alaf!" Kız yerinden kalkacakken oğlan aniden kızın tombul kollarını tutarak kalkmasına engel oldu. Kızla beraber ben de yavaşça duvardaki çıkıntıya oturdum.

"Yalan değil!" Diye bağırdı inkâr etmek ister gibi. "Benim masallarımdı tabi ki ama bazen böyle ek olsun diye ezberliyordum. Ama çoğu benimdi."

"Gerçekten mi?" Dedi kız çok da emin olamayarak. Gözlerini kısmış şüpheli bir ifadeyle çocuğa bakıyordu ama yüzündeki ifade daha çok onu komik göstermişti.

"Gerçekten." Diye mırıldandı çocuk gülmemek için kendini zor tutuyormuş gibi bir ifadeye bürünürken. Kızın hali onun da komiğine gitmiş gibiydi.

"Yemin edersen belki sana inanabilirim." Diye çıkıştı kız inatçı bir tavırla. Gözlerini kocaman açmış çocuğa bakıyordu. Sanki şu an çocuk yemin etmezse üstüne atlayacak gibiydi.

"Neden yemin edecekmişim, sen bana güvenmiyor musun fındık kurdu?" Diye homurdandı çocuk huysuz bir tavırla. Kızın bunu demesine gerçekten kırılmış gibiydi. Elinde tuttuğu sarı kapaklı masal kitabını göğsüne bastırarak kıza ters ters baktı.

Yavaşça yerimden kalkarak onların başında dikildiğimde bir çare beni fark etmelerini bekledim ama nafileydi. Beni fark edecek gibi değillerdi. Orada yok gibiydim. Uzun zaman önce oradan sıyrılmış, koparılmış bir yaprak gibiydim. Rüzgâr beni başka diyarlara savurmuştu ve benim bu saatten sonra onlara ulaşmam mümkün değildi sanki. Bu düşünce öyle ağır geldi ki gözlerim hızla doldu ve hıçkırıklara boğuldum. Hıçkırıklarımı boğuk bir ses vakumlayarak içine alıyordu ve sesimi duyurmama engel oluyordu. Kendimi o kadar çaresiz hissettim ki o anda dizlerimin üzerine sertçe çökerek hıçkırıklarıma teslim oldum. Tenime batan o acının kesif tadı bedenime yayılırken o dizimdeki o yaranın zihnime dikiş attığını hissettim.

"Hayır Alaf, ben sana hep güvenirim ki. Özüy dilerim, hadi oku." Dediğinde çocuk kıza ters bir bakış atarak omuz silkti.

"Vazgeçtim, okumam."

BENİ KALBİNE HAPSET: HEDİYEWhere stories live. Discover now