8 ^^

53 7 18
                                    

işte! bir şekilde buradaki olan insanlardan yardım alarak çıkmıştım bu dört duvarın arasından. akşamdı heryere olabildiğince karanlık ve ürkütücüydü,üzerimdeki kıyafetler batmıştı. önümde uzun bir yol vardı ve sadece 3 saatim.. içerde ayarlanmıştı, ilerde duran siyah bir araç beni şehir merkezine kadar götürecekti. benim için çok ama çok tehlikeli olsa da hapisten kaçmak bunu yapmak zorundaydım. taeil Çin'e giden uçağa binmeden onu durmak zorundayım. beni ne kadar geç farkederler ise o kadar işim kolaylaşacaktı.

ilerde duran arabaya bindim, kimse bişey konuşmuyordu,sessizce 2 saatimizi şehir merkezine varmak için harcanmıştık. başımı cama yaslamıştım, olan biten herşeyi gözden geçirmeye başladım. yeniden ceza alacaktım, bununda farkındaydım. arkadan gelen sesle ufak bir sohbet dönmeye başlamıştı. sessizce onları dinleyip düşünmeye başladım.

"benim kaçma sebebim bu, siz niçin kaçtınız?"

"sevgilimi trafik kazasında kaybettim, görmeme izin vermediler, bende onu görmeye gidiyorum."

"uh!üzüldüm dostum senin için."

"peki ya sen? 6 aydır buradasın daha, neden kaçıyorsun?"

bana gelen lafla dışarıyı izlerken cevap verdim.

"erkek arkadaşım Çin'e gidiyor bu gece, onu durdurmam lazım."

"geceleri vardiyalar var umarım yokluğumuzu anlamazlar yoksa sokak sokak aranırız."

sessiz kalıp gözlerimi kapadım, uzun bir yolculuktan sonra şehir merkezinde bizi bırakmışlardı. jaehyun'da bu işin içindeydi en azından bu plandan haberi vardı. anlaştığımız yerde kıyafet değiştirdim, yanımda olan para ile de taeil'in evine gidebileceğim bir araca bindim.

 anlaştığımız yerde kıyafet değiştirdim, yanımda olan para ile de taeil'in evine gidebileceğim bir araca bindim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

yol boyu hatıralarımızı yeniden hatırladım, bindiğim aracın içinde geve haberleri sunuluyordu. kulağımı kabartıp dinlemeye başladım.

"...ve seo johnny adlı kaçaklar bu gece 2 buçuk saat önce kaçmışlardır. eğer bu kişileri görürseniz polisi arayın!"

dişlerimi sıktım, kafamı dışarıya çevirdiğim de polis arabası görmüştüm, şapkamı yüzüme doğru biraz daha indirmiştim.

yarım saatlik bir yolculuktan sonra taeil'in evine yakın bir yerde indim. kimseye gözükmeden hızlı hızlı yürümeye başladım. bir yandan her zaman ki gibi çalan sirenler bu sefer kulağımda uğuldamıştı, yanan sönen sokak lambaları ne kadar ürkütücü olsa da şuan herşeyi durdurmuştum, çünkü karşımda taeil'in evi, her yerini ezberl olduğum ev vardı. koridorun ışığı yanıyordu, ardından dış kapı açıldı,büyük adımlar atıp ona doğru yürüdüm valizini almış çıkmaya çalışıyordu. beni farketmedi ona doğru geldiğimde gözleri kocaman olmuştu, bağırmaması için elimi ağzıma koymuştum. miniğime böyle davranmak beni üzse de başka çarem yoktu.

ağzını kapadığım da korkuyla beni ittirmeye çalıştı, minik bedenini tek hamle ile kapıyı açıp içeri aldım.

"bı-bırak beni! sende kimsin!"

"şşt! sakin ol."

korkuyla bakışlarını görmek içimi daha fazla takmaması için şapkamı çıkartıp ağzından elimi çektim.

"john-johnny.."

gözlerinden 2 damla almıştı, ona sarılıp bırakmamak istiyordum,öyle özlemiştim ki..

"şştt! bebeğim lütfen sessiz ol."

"nasıl geldin buraya?"

dışarıyı perdenin arkasından kontrol ettim.

"kaçtım taeil. haberler de yüzüm var ve aranıyorum, beni saklar mısın?"

dolu dolu gözlerle bana bakıyordu, bişey desin istedim yalvarırca yüzüne baktım.

"taeil burda kalmama izin verir misin?"

perdelerin hepsini kapatmıştım, dışardan kimse içeriyi görmemeliydi. biraz süre geçtikten sonra taeil'in yanına gidip elini tuttup gözlerime bakmasını sağladım.

"bir kere bile gelmedin.. neden?"

susmuştu, devam ettim.

"jaehyun her geldiğinde sana mektup yazdım..ama hiç geri dönmedin.. mektuplarımı okudun mu?"

olumsuzca kafa salladı, yüreğime sıcak su fırlattıyor gibi hissediyordum.

"neden? katil olduğum için mi?"

ellerimi ellerinden çekip sana gösterdim.

"bu ellerimle onu öldürdüm diye mi?"

susuyor sadece gözlerinden yaş akıyordu, kafasını kaldırıp gözlerime bakmasını sağladım. onu öldürmek zoruma gitmedi tek beni üzen şeyin onun benden uzaklaşmasıydı.

"Çin'e giderek ne yapacaktın?"

"artık dayanamıyorum."

yüzüne bakmak için eğildim.

"neye dayanamıyorsun taeil'im neye?"

"anlamıyorsun johnny. içim yanıyor yüzüne bakmaya bile yüzüm yok benim. benim yüzümden katil oldun, senin yüzüne gülemem ben"

"taeil bu senin için yaptığım hiçbişey di. katil olmak senin için hiçbişey hapisden kaçmak hiçbişey. ben senin için yaşıyorum, tüm varlığım sen iken bana bunu yapma.. nolur."

ağlamaya başlamıştı, çekip kendime sımsıkı sardım ufak bedenini. gögüsümde hıçkırarak ağlıyordu,kokusunu öyle özlemiştim ki içime çekerken sarhoş oluyordum. yavaş yavaş ağlaması dinlerken biraz geri çekilip göz yaşlarını sildim.

"gitme, burdan başka bir yere gitme. yalvarırım."

"uçak kaçtı, gidemem artık."

siren sesleri yeniden çalarken telaşla bana baktı.

"napıcaksın? yine alırlarsa seni benden? johnny planın ne?"

"kaçıcaz güzelim."

kapıya duran araba ile pencereden baktım, evet işte gelmişti. taeil'in elinden tutup valizini de diğer elime almıştım. bana korku ile bakarken ilerisi için umutlarım vardı. kapıyı açıp dışarıdaki arabaya hızla bindim, hemen onu da alıp yürümesini söyledim.

"johnny anlat artık çok korkuyorum."

"korkulacak bişey yok hyung."

bu ses evet taeil'in kafasını karıştıran sesti, aynadan taeil'e bakan jaehyun'u görünce tekrar bi şok daha yaşamıştı. başka şaşırmalar da olacaktı, herşeyi planlanmıştık..büyük mertebedeki insanların buna göz yummasından başka seçenekleri kalmayacaktı..

--
of fic acayip bi şekilde yön verdim olacaklar akla sığmaz zaten gerçekçi bakmayın hiçbir zaman. aklındakileri yazabilirsem güzel devam etcez. sizi seviyorum.

çok güzelsiniz babalarım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

çok güzelsiniz babalarım.

ғᴏʀ ʏᴏᴜ ﹣ ᴊᴏʜɴɪʟWhere stories live. Discover now