Bölüm II.

252 27 2
                                    

       Luhan o bahçedeki çocuğun (batman'in) Sehun olduğundan emindi. Bahçeye fırladı. Üzerindeki kıyafet onu bu havaya karşı savunmasız bırakıyordu. Luhan etrafa baktı. Kalbi deli gibi çarpıyodu. Sehun onu yanlış anlamıştı. Onu bulmak için nereye bakması gerektiğini düşündü. Evinin yanındaki koruluğa koştu. Koruluğun hemen girişinde ayağına birşey takıldı. Bir Batman maskesi. Elinde maske, koruluğa girdi. 5-10 adım sonra Sehun'u asla bulamayacağı hissine takıldı ve olduğu yere çöküp ağlamaya başladı. Dolunayın ışığı ağaçların arasından Luhan'ın pürüzsüz tenine yansıyordu. "Sehun" diye içini çekti. O sırada karanlıktan bir tavşan çıktı. Hoplayarak Luhan'ın yanına geldi. Bembeyaz küçük bir tavşandı. Luhan onu eline aldı. Üşüyordu, titriyordu ve çok tatlıydı. Oraya neden geldiğini unutan Luhan, tavşanı kucaklayıp eve yürümeye başladı.

       Eve girip gürültüye gömüldü. 'O' dolabın önünden geçmeyi planlamıştı ama dolabın içinden Lay ve Superman çıkınca dikkati dağıldı. Onları izlemeye karar verdi. Lay'in yüzünde gülücükten fazlası vardı. Kim görse onun mutlu olduğunu söylerdi. Dolabın yanındaki duvara yaslandı Lay. Onun süperkahramanı Superman karşısında durdu ve Lay in saçlarıyla oynamaya başladı. Luhan elindeki tavşanın kalp atışlarına yoğunlaştı. Tıp..tıp..tıp... tavşanı sanki uzun zamandır tanıyordu. Kris'i buldu. O da bugün çok çekici görünüyordu. Luhan onunla vakit geçirmeyi isterdi ama kafası çok yoğundu. Uyumak istediğini Kris'e söylediğinde Kris'in tepkisi "Ne?! Bugün senin doğum günün bugünü bir daha yaşayamazsın. Uyuma lütfen." oldu. Luhan, "Buna gerçekten ihtiyacım var sen halledersin herşeyi. Parti sabaha kadar sürmesin." dedi. Sonra Kris'e sarıldı. O kadar sıkı sarıldı ki Kris'in şövalye zırhı sıktı onu. Sarılmayı kesince Kris onun saçlarnı karıştırdı. "Teşekkürler Kris." Dedi Luhan. "Sen bir insanın sahip olabileceği en iyi arkadaşsın."

       Luhan, tavşanla uyudu. Tavşanı yatağa koyar koymaz tavşan gözlerini yummuştu. O da ayakkabılarını çıkarıp yatağına kıvrıldı.

      Luhan rüyasında mumya çocuğu gördü. Mumya çocuk bu kez mumya kılığında değildi. Üzerinde keten dökümlü bir gömlek altında şalvarımsı bir şort vardı. Luhan normalde korkmalıydı çünkü mumya çocuk (Ona Kai diyebiliriz artık sanırım) etrafına ışıklar saçıyordu. Yeşilli mavili, bedeninin etrafını beş cm kalınlıkla saran ışık hüzmesi onu hayalet gibi gösteriyordu. Luhan rüyasında titredi. Kai elini cebine attı. Büyük altın bir iğne çıkardı. Sonra onu Luhan'a fırlattı. Luhan onu havada tuttu. "Al." Dedi Kai. "Buna çok ihtiyacın olacak." Yüzünde karşı konulamaz bir gülümseme vardı. Sonra Kai Luhan'ın arkasında bir yere baktı. "Bir misafirin var. Gitmem gerek. Görüşeceğiz." Görüntü karardı.

       Luhan bir çıtırtıyla uyandı. Odası boştu. Sabah 9-10 gibi olmalıydı çünkü güneş ışıl ışıldı. Yatakta doğruldu Luhan. Sonra alt katta dış kapının kapandığını duydu. Pencereden kapının önüne baktı. Evden bir erkek çıkıyordu. Kris olamazdı. Kris'in saçları koyuyudu ve omuzları daha dardı. Bu çocuk ise geniş omuzlu, beyaz tenli ve kahverengi saçlıydı. Sehun? O olamazdı değil mi? Pencereyi açıp "Sehun!" Diye bağırdı Luhan. Çocuk biraz tereddüt eder gibi oldu ama durmadı. Sokak boyunca yürüyüp gözden kayboldu. Luhan önce Lay'i aradı. Telefonu kapalıydı. Sonra Kris'i aradı. Kris'in telefonu alt katta çalıyordu. Luhan Kris'in gerçekten aşağıda olmasını diledi. Ona ihtiyacı vardı. Salonda 30 kadar balonun ortasında büyük koltukta Kris yatıyordu. Siyah dalgalı saçları dağınıktı. Luhan çağrıyı sonlandırdı. Telefon Kris'in cebinde, o da tam karşısındaydı. Ellerini Kris'in saçlarının arasına koydu Luhan. Sonra ellerini alnına kaydırdı. Kris sıcacıktı. Kris'in yanındaki balonları aşağı attı. Luhan Kris'in kollarının altına girdi. İçini bir huzur kapladı, gülümsedi. Sonra ufak bir iniltiyle Kris uyandı. "Luhan?" Dedi. Luhan "Hı?" Dedi ve mutluluk ve huzur içerisinde. Kris, Luhan'ın oraya ait olmadığını düşünürcesine kıpırdandı. Luhan "İyi ki buradasın." Dedi. "Dün bir çok şey oldu." Kris, Luhan'ın kalp atışlarını ve önü açık gömleğini görmekten rahatsızlıkla karışık mutluluk duyuyordu. "Luhan önünü ilikle hasta olacaksın." Dedi. Luhan kıyafetine baktı takım elbisesinden geriye önü açık dağılmış gömleği ve kemersiz pantolonu kalmıştı. Sonra bakışlarını Kris'e kaydırdı. Üzerinde zırhı yoktu. O kostümünü çıkarmıştı. Bir t-shirt ve kot giyiyordu. Luhan huzursuz bir ses tonuyla "Hayır. Önce dinleyeceksin." Dedi. Ardından içini çekti ve şişe çevirmeceden bu sabaha kadar olan her şeyi anlatmaya başladı. (Mumya çocuk Jae Joong ile ilgili rüyayı atladı.) Söylediklerini bitirince ürkerek Kris'in yüzüne baktı. Kasvetli bir ifade vardı. Tek kaşı aşağıda, diğeri ise olması gereken yerde pencereden dışarı bakıyordu. Kris ne düşüneceğinden emin değildi. Luhan ona ne zaman Sehun'u anlatsa onu ilgiyle dinlerdi. Ama Sehun Kris'e asla gerçekleşmeyecekmiş bir hayal gibi gelirdi. Sehun'un Luhan'ı öpmesi... İşte buna inanamıyordu. Sonra düşündü... O benim kollarımda. Ne düşünmem gerekir ki? Luhan ile ortaokuldan beri yakın arkadaşlardı. Çok yakın arkadaş... Birbirlerinin her şeylerini biliyorlardı. "Luhan..." Diyebildi. "Adına sevindim ama..." Cümleyi tamamlamak istemedi. Luhan ortamın büyüsünü bozduğunu için kendine kızdı. Keşke anlatmasaydı.

       Dış kapının anahtar deliğine bir anahtar konuldu. Sonra kapı yavaşça açıldı. Gelen Luhan'ın annesiydi. Etrafa bakıp "Vay canına." Dedi "Ne partiymiş ama." Gözleri odayı tararken koltuktaki süslerin arasında Luhan ile Kris i gördü. "Çocuklar Lay nerede?" Diye sordu annesi. Kris elini Luhan'ın omzundan çekti. "O dün gece eve gitti efendim. Luhan erken uyudu ve ben de herkesi gönderdikten sonra burada uyuyakaldım. Aslında Luhan'ı evde yalnız bırakmak istemedim." Dedi. Annesi "Anlaşıldı. Luhan üzerini değiş. Krisle dışarı çıkın evde temizlik olacak." Dedi. Luhan ayağa kalktı. Kris onu süzdü. Luhan'ın annesinin bunu görmemiş olmasını umdu.

      Luhan eline geçen ilk gömlekle pantolonu üzerine geçirdi. Yüzünü yıkayıp dağınık saçlarını düzeltti. 2 dakika sonra aşağıdaydı. Kris arabada bekliyordu. Annesini öpüp dışarı çıktı. Sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa oturdu. Kris arabayı çalıştırdı. Luhan başını çevirip ona baktı. Kris'in dudakları hep bu kadar mükemmel miydi? Sonra irkildi. Radyo düğmesine basılmadan açılmıştı sanki. Veya Luhan Kris'in radyoya uzandığını görmeyecek kadar dalgındı. İkincisinin olması için dua etti. Kris Luhan'a bakmadan, "Benim işim var Luhan. Üzgünüm seni dışarı çıkaramayacağım. Annene söyledim. Seni Lay'e bıraksam sorun olmaz herhalde?" Dedi. Luhan, ona hakaret etmiş gibi Kris'e baktı. Bir şey demeden önüne döndü. Lay'in evinin önüne gelir gelmez, Kris'in siyah porschesinden hışımla indi.sırf arabaya acıdığından kapıyı çarpmadı. Kris, Luhan Lay'in kapısını çalıp Lay açana kadar bekledi sonra gaza bastı. Luhan Lay'in odasına girdiği an ağlamaya başlamayı planlıyordu. Ama odasına girdiğinde yatağın üzerinde kırmızı bir pelerin gördü. Ve mavi bir tayt. Bu ikisi 'süpermen buradaydı' demenin en açık yoluydu. "O burada mı?" Diye sordu Luhan. Lay göz kırptı. "Şşt evet." Dedi. Duşta biri vardı. "Duşta mı?" Dedi Luhan. Ardından "Tanrı aşkına ne yaptın sen??" Dedi. "Luhan bu ilkim değildi biliyorsun. Hem o süpermen dediğin çocuk Chanyeol. Şu okulun zengin takımından olan." Dedi Lay. "Chan-Chanyeol mu? Ponpon kız Baekhyun'un eski sevgilisi şu yakışıklı -hoş bunun ne önemi varsa- çocuk mu?" Dedi Luhan. "Hıhı" dedi Lay sonra sağ elinin işaret parmağını ısırdı. "Çocuk çok iyi." Diye ekledi. Luhan tiksindi arkadaşından. Tanımadığı -tamam çocuk popüler olabilirdi ama bu tanıdık demek değildi- bir erkeği evine almıştı. Üstelik şu an içinde bulunduğu durumu utanmak bir kenara muhteşem bir şeymiş gibi anlatıyordu. Duştaki ses kesildi. Luhan ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Aklına gelen ilk şeyi yaptı. "Sonra görüşürüz." Dedi ve Lay'e arkasını dönüp kapıya ilerledi. Çıkarken tam geriye koridora baktı. Lay öylece kalakalmıştı. Lay in üzerinde boxerı ve bir t shirt vardı. Luhan o an arkasındaki çocuğunun anaokulu arkadaşı olmadığını anladı. Nereye gideceğini şaşırdı bir taksi çevirdi. Eve gidecekti. Taksi evin önünde durduğunda Luhan taksicinin söylediği miktarı duyabilecek durumda değildi. 20bin won uzattı adama. Üstü olan 5 bin wonu almadan eve koşar adımlarla ilerledi. Aklına yapacak bir şeyler gelmişti. Kapıyı kendi anahtarıyla açtığından mutfakta temizlik şirketi görevlileriyle konuşan annesine hesap vermek zorunda kalmadı. Odaya girip yatağına ve çevresine bakınmaya başladı. Öncelikle dün geceki minik beyaz tavşanı arıyordu. 15 dakika kadar aradıktan sonra tavşanın orada olmadığına kanaat getirdi. Kendini yatağa attığında sırtında sert bir şey hissetti. Elini atıp o şeyi bulduğunda titredi. Bu, rüyasında Kai'nin ona verdiği altın iğneydi. "Buna ihtiyacın olacak." Demişti. Luhan bu iğneyi yanında taşımaya karar verdi. Normalde Pazar günleri Kris, Lay ve Luhan dışarıda buluşurlardı. Dolayısıyla eğlenirlerdi. Şimdi ne Lay'i ne Kris'i arayabilirdi. Yapacak bir şey kalmamıştı. Aklına yeniden tavşan ve sabah evden koşarak uzaklaşan çocuk geldi aklına. Kameraların kayıtlarına daha sonra bakmak için not aldı. Aşağıda parti sırasında kilitli olan sinema salonunda yeni filmleri vardı Luhan'ın. İnip onları izleyerek Pazar gününü geçirmeye karar verdi.

☆☆☆☆☆☆

The Magic Between UsWhere stories live. Discover now