27. Bölüm "Eskiye Dönük İzler"

13 3 0
                                    


Hem çok sinirli hem de üzgündü. Yüzünde ki bin bir çeşit ifade arasından hangisinin anı ele geçireceğini tahmin edemiyordum. Uyandıktan sonra bana kırk saate yakın baygın kaldığımı, arada gözlerimi açıp sayıkladığımı ve yeniden uyuya kaldığımı söylemişti. Maalesef bunların hiç birini hatırlamıyordum. Bedenimde hissedilebilir boyutta ki ağrı ve sızı dışında az bir baş ağrım vardı, gözlerimin önünde uçuşan siyah noktalar bana selam çakarken Kasım elinde ki tepsi ile içeriye girdi. Sıcak mantar çorbası ve ekmek olan tepsiyi kucağıma bırakıp "Yediyeyim mi?" diye sordu. Gülüp "Ben hallederim." dedim. 

"Bir tek bunu pişirebildim, et yemen lazım, dışarıdan sipariş verdiklerim gelene kadar idare et olur mu?"

"Bana bu yeter, teşekkür ederim."

"Salak salak konuşma." yine sinirlenmişti "Ölüyordun diyorum sana. Az-kalsın-ölüyordun! Vitamin haplarında gelecek, bolca et ve onları tüketmen lazım ki normale dönebilesin."

"O şey neydi?" Sorum alnında ki çizgilere yenilerine eklerken üfledi. "Bir uyuşturucu, Sanarazlara özel."

"Nasıl yani? Türlere özel uyuşturucular mı var?"

"Tabi ki." dedi ardına yaslanıp "Bir Sanaraz kanında taşıdığı çi'ye eklenen lanet sayesinde dönüşüm geçirir. Aldığım o toz yani Namesfarhanum kanımızda ki dönüşüm etkisini zayıflatır. Şanslısın ki dün geldiğimde etkisi geçmişti, yoksa dönüşüp kanını asla temizleyemezdim"

Bana bedenim de ki kanın çoğunu emdiğini söylediğinde küçük çaplı bir korku rüzgarına kapılmıştım. Biraz sakinleşip düşündüğümde hayatımın bu hamle sayesinde kurtulduğunu fark etmiştim.

"Namesfarhanum'u normal bir uyanan bile kullansa yan etkileri olur, onu hasta eder ama uyuyanlar için tam anlamıyla ölümdür. Şükürler olsun ki az almışsın ve yine şükürler olsun ki adını sızlandığın adam yaralandığında sana kanını vermiş, onun antikor oranı yüksek kanı hala sisteminde dolaşmıyor olsaydı ben eve varıncaya dek ölmüş bile olabilirdin."

Gece'nin yanımda olmadığı zamanlarda bile hayatımı kurtarmaya kaktı sağlayışı içimi ısıtırken "İyide sana kokain mi diye sordum." dedim.

"Bende sana sayılır dedim Masal, bulduğun her şeyi üç yaşında bir bebek gibi azına sokacağını nereden bileyim."

"Üzgünüm." dedim onu suçlamanın bir manası olmadığını bilerek.

"Asıl ben üzgünüm, ortalık yerde bırakmamam gerekirdi."

"O şeyi ne zamandır kullanıyorsun Kasım?" sorum onu önce güldürdü sonra ise biraz sessizliğe gömdü, konuşmaya başladığında verdiği cevap "Senelerdir." oldu.

"Merakımı affet ama kendi isteğinle Sanaraz'a dönüştürüldüğünü söylememiş miydin? Neden bunu bastırmak isteyesin ki?"

"Çünkü merakını affettiğim kadın, Namesfarhanum sadece dönüşümümü değil, hislerimi de bastırıyor ve ben buna o kadar alıştım ki o olmadan nasıl yaşayacağımı bilmiyorum, şimdiden başım ağrımaya başladı bile." dedi burun kemerini sıkıp.

"Neden, kullanmayı bıraktın mı yoksa?"

"Sana baktığım süre boyunca ne olur ne olmaz diye, yemeğini yedikten sonra dozumu almak için ip çekiyorum."

Çorbamdan bir kaşık daha içip düşündüm, ne gibi içinden çıkamadığı hislere boğuşuyor diye. Kendi öz kız kardeşi Efil'in bile mezarını ziyarete gitmemişti, bu kadar mı hissiz yapıyordu onu o melet?  "Kasım."

Ölümden Doğanlar - Gece'nin Masal'ıWhere stories live. Discover now