🌼12🌼

624 58 9
                                    

" Bugün harekete geçiyoruz johnny hyung...işaretimi bekleyin. Tüm nişancılar yerlerini alsınlar."

Mark birkaç konuşmadan sonra telefonunu kapattı. Artık harekete geçme vaktiydi. Herkesi masanın etrafına topladı mark ve birkaç kere öksürdü. Diğerleri masaya geldi. Lucas ve renjun ise koltukta oturuyordu. Çünkü renjun nöbetten gelmişti ve lucas'ın kucağında uyuya kalmıştı.

"Herşey hazır çocukla-"

Lucas'ın işaret parmağını dudağına götürüp kaşlarını çatmasıyla mark sesini alçalttı ve elini haritaya konup tekrar konuştu.

"Jisung, ana hatta gidip orada büyük bir hendek oluşturucaksın. Hendeğin bizim tarafına ise yüksek bir tepe yapıcaksın. Böylelikle büyülü orman halkı güvende olucak. Nişancılar tepelere yerleşicekler. Abimi tanıyorsam, asla savaşın içine girmez. Bu yüzden sadece askerlere saldırıcakdınız. Akbabalarla jisung'un şahini sea ve tüm şahinler ilgilenicek. Biz de sağ tarafta ki gizli geçitten içeri girip jaemin'i alacağız. Jeno burda en çok sana iş düşüyor, patlayıcı güç her an ortaya çıkabilir. Çıktığında sakın panikleme. Haechan maxi ile havadan saldırıcak. Lucas bize yolu gösterirken renjun da geçitten geçerken bize ışık kaynağı sağlayacak. Planı anlamayan var mı?"

Chenle elini kaldırıp söz istedi ve kısık bir sesle konuştu.

" Hyung aslanlar ve ejderhaları ne zaman devreye sokucaz?"

"Aslanları ve ejderhaları sol taraftan getiriceksin chenle. Onlar B planı."

Chenle'da kafasını salladığında mark tekrar öksürdü.

" Başka sorusu olan var mı?"

Kimseden ses çıkmadığında mark başını sallafı ve yerine oturdu.

" Yarın gece harekete geçeceğiz. Jisung chenle ile ana hatta gidip dediklerimi yap şimdi."

Diğerleri joltuklara dağılırken chenle ve jisung üstlerine ceketlerini aldılar ve sığınaktan dışarı çıktılar. Arkalarından kapı kapandıpında jisung hemen chenle'nin elini kendi eline almış ve ona gülümsemişti. Chenle kıkırdayarak jisung'a döndü.

" Benden hiç ayrı kalamıyor musun?"

Jisung kaşlarını kaldırarak dilini damağına vurdu.

" Hayır senden ayrı kalmak için bir sebebim yok. Ve istemiyorum..."

Chenle tekrardan gülümsedi.

" Ama jisung-"

Sözünü kesen şey jisung'un kelebek öpücüğüydü. Chenle tekrardan kıkırdadı.

" Jisung-ah beni dinlemen-"

Ve tekrar bir kelebek öpücüğü daha... chenle tekrardan kıkırdamaya başladı.

" Jisung-ah ben-"

Jisung bu sefer boşta ki elini kaldırdı ve konuştu.

" Aish! Tamam sus artık. Gecenin tadını çıkaramıyoruz..."

Chenle ona gülümsedi. Uzun sevgilisinin biraz golden rose saçlarına baktı. Sonra da tanrının sanatıyla harmanlanmış kusursuz suratına...Zaman ne çabuk geçmişti. Henüz tanıştıklarında 15 yaşlarında bile değillerdi. Birbirlerine kardeş gözüyle baktıklarını sanıyorlardı ancak durum yaşları 18'e merdiven dayayınca biraz değişmişti. Artık jisung chenle'yu sürekli kıskanır ve gözünder sakınır olmuştu. Bu da chenle'nun gözünden kaçmıyordu. En sonunda hatırlayamadıkları bir konu üstünde tartışırken birden jisung'un ilan-ı aşk yapmasıyla başlamıştı aslında herşey. Birbirlerine hem aile hem kardeş hem arkadaş hem de sevfili olmuşlardı. Bir yapboz gibi yaşamış ve birbirlerini neredryse hiç üzmemişlerdi.
"İki metanın kalbi birbirlerine hitap ederse, o metalar asla ayrılmaz. Sizde ayrılmayacaksınız." Derdi büyük elçi. Ne kadar da haklıydı...

" Geldik."

Jisung'un tok sesi chenle'yu düşüncelerinden ayırırken jisung önce yavaşça chenle'nun elini bıraktı. Sonra da ceketini çıkarıp chenle'ya uzattı. Ve yere çöküp gözlerini kapattı. Ellerini yavaşça toprağa bastırdığında kendilerinden 40-45 metre uzaklıklarındaki topraklar çökmeye başladı. Jisung'un elleirnden çıkan nur chenle'nun gözlerini kamaştırırken jisu g ellerini topraktan çekti ve karşıda oluşan büyük hendeğe baktı.  Biraz bileklerini ovup  gülümsedi.

" Biraz paslanmışım huh?..."

Chenle kıkırdayıp kafasını salladı. Jisung bu sefer ayağa kalktı,biraz ellerini ve ayak bileklerini esnetti. Vücudunu iyice gerdi ve sağ ayağını sertçe yere vurdu. Vurduğunda yavaşça yükselen tepeye baktı ikisi de. Kocaman olmuştu. Bu tepeyi aşmak taeyong'un beyinsiz askerlerini baya zorlayacaktı...

" Sence aşabilirler mi?"

" Tch, onlar aşana kadar hepsi ölmüş olur. Umarım bu mark hyung'u etkilemez..."

" Umarım lele~ hadi gidelim."

Jisung gülümseyerek ellerini çırptı, sonra da chenle'nun elini tuttu ve oradan ayrıldılar...

------------------------

"İmdat!...Yardım edin!"

Vücudunda ki yaralar sızlıyordu, yorgundu, ne yapacağını bilmiyordu, unutulmuş hissediyordu, ama emindi ki arkadaşları onu kurtarıcaktı. Jaemin 'Sonum böyle olmamalı'
Diye düşünüyordu. Haklı olmalıydı...

" Kapa çeneni gerizekalı!"

Dış kapıda ki gardiyanlardan biri bağırdığında jaemin irkildi. Vücuduna sarılı zehirli sarmaşıklar yüzünden gücünü kullanamıyordu. Hareket ettikçe vücudu daha da sızlıyordu.

" Yardım edin lütfen!...lütfen..."

Sonlara doğru sesi kısılmıştı jaemin'in. Artık ağlayıp feryat etmekten bitap hale düşmüştü. Bugünlükte pes etti jaemin. Güneşi göremediği bu karanlık odadan bir gün çıkıcaktı. Güneş gibi doğacak,rüzgar gibi esecekti bu topraklarda. Kurtulucaktı...Onu jeno kurtarıcaktı...

" Jeno...nerdeysen elini çabuk tut...lütfen..."

♧♧♧

Bir geçiş bölümü daha gençlik çiçeklerim.
Geç kaldığım için özür dilerim.
Ancak kitabın biraz daha uzamasını istiyorum.
Bu yüzden bölümleri 600-700 kelimeden oluşturmaya karar verdim.
Yani bu kitap daha final yapmayacakkk!
Neyse, iyi okumalar gençlik çiçeklerim
🌺💐🌸💮🏵🌹🥀🌻🌼

Magic Forest || Nomin Where stories live. Discover now