Fortysix°

337 40 51
                                    


(Finale son 4 :')

İyi Okumalar


Gözümden uyku akıyordu.

Sabahın köründe havalanına gitmek için odamın kapısına dayanmış bir adet Wong salak Yukhei, beni yaka paça yataktan kaldırıp üzerimi değiştirmem için dibimde konuşup durmuştu.

Heyecanlıydım, hemde gereğinden fazla. Günlerdir bu anı bekliyor ve heyecandan uyuyamıyordum. En çok sevindiğim nokta ise Jungwoo'nun annesinin izin vermiş olmasıydı. Kore'ye dönünce Bayan Kim'i yanaklarından öpmeyi not ettim bir köşeye.

Bizimkilere bilet almak için düşünüp durmuştuk. Lucas babasının ona verdiği kredi kartından alacağını söylese de ben izin vermemiştim çünkü habersiz böyle bir işe kalkışırsa büyük bir ihtimalle babasından azar yiyecekti. Ve bende kendi babamdan.

Bu yüzden her şeyi babama anlatmış ve bir çıkar yol bulmaya çalışmıştık. En son canım kuzenim Tao, ortaya çok güzel bir fikir atmıştı.

Bizim şirket zaten Çin'in en iyi hava yollarından birisine sponsorluk yaptığı için, buraya gelirken bile neredeyse bilet parası ödemiyorduk bile. Böylelikle Tao buraya gelecek olan herkese bileti ayarlamıştı.

İşte tam da bu yüzden Tao en sevdiğim kuzenim, anlarsınız ya?

Bir tek ben değil, aynı zamanda annemler de heyecanlıydı. Annem çocukların geleceğini duyduğunda ne yemekler hazırlayacağını düşünür olmuştu. Ve bizim burada ki ev hepsini birden ağırlamak için küçük olduğundan, Büyükannemlerle kalacaktık ki bu beni bir tık daha fazla heyecanlandırıyordu.

Büyükannemin saray yavrusu dururken başka yerde kalmak da olmazdı şimdi...

Bu yüzden büyükannem sırf bizim için üst katta ki misafir odalarını ayırmıştı.

"Şu klimayı açar mısın? Üşüyorum." dedim üzerime giydiğim kapşonlu ceketime sarınırken. Sabah erkenden kalktığımız için hava biraz serindi ve ben soğuk havaya dayanamazdım.

"Şu uykunu bir aç artık, birazdan varacağız zaten." uzun parmakları önüme doğru uzanıp klimayı açtığında arabaya yayılan sıcak hava ile iç çektim. Büyük bir ihtimalle regl olacaktım ve bu ani gelen üşümelerim bunun habercisiydi.

"Ben zaten açtım uykumu. Sadece üşüyorum." dudaklarımı büzüp başımı ona doğru çevirdim. Başımı arkama yaslayıp onu izlerken içimde bir şeyler hisseder oldum.

Direksiyonu tutan kemikli uzun parmakları, üzerine giydiği kısa kollu tişörtün açıkta bıraktığı kaslı kolları, tekrardan kendi rengine boyattığı dağınık kahverengi saçları ve kalemle çizilmiş gibi eşsiz duran yüzü...

Bu çocuk nasıl on sekiz yaşındaydı Tanrı aşkına?!

Geçen senelere nazaran kendini gayet geliştirmiş ve gittikçe irileşmişti. Küçükken de böyleydi, hep diğerlerinden daha uzun ve büyük dururdu ama şimdi bakıyordum da, herkesin gözü onun üzerindeydi.

Ve benim cinnet geçirmeme ramak kalmıştı...

"Beni dikizlemeyi kesecek misin?" diye gülerek söylendiğinde onun taktiğini kullanarak "Yoo, ne münasebet?" dedim.

Kahkahası şirkette ki en büyük -bizimklerin sığacağı kadar büyüktü- arabalardan birisi olan arabayı doldururken yüzümde ufak bir gülümseme oluştu.

Onun gülüşü beni de mutlu ediyordu.

"Mal benim, mülk benim. İstediğimi yaparım." diye homurdandım oturduğum yere iyice yayılırken. Şu sıralar şirkette çok vakit geçiriyordu ve şirkette ki yarım etek kızları bildiğimden, kıskanmadan edemiyordum.

𝑪𝒓𝒂𝒛𝒚 𝑳𝒐𝒗𝒆°|Lucas Wong|°✔Where stories live. Discover now