2.Bölüm🔼"Kaderin Cezası"

75 48 18
                                    

Kitabımızın simgesini buraya alalım"🍁"

Bölüm şarkısı: Sezen aksu-kaçak

***

Feride makyaj aynasının önünde derin derin aynadaki yansımasına bakıyordu. Sadece bir kaç dakika kalmıştı ertunç'un ailesinin gelmesine...
İlk başta şerife hanım sert bir tonda karşı çıktı bu duruma daha sonra kızının bu evliliği istediğini söyleyince istemeye istemeye kabul etmek zorunda kaldı.
Feride istemiyordu ama mecburdu evlenmeye...
Bu kaderin cezasıydı...
Şimdi ise acı dolu kendine bakıyordu. Yerinden kalktı, dolabındaki siyah kutuyu çıkardı. Üzerindeki küçük kilidi, boynundaki anahtarla açtı. Kutunun içinden günlüğü ve bir kaç yiğitle çektiği fotoğrafları vardı... fotoğrafları çıkardı, usulca fotoğrafları okşadı. Kendini tutamayarak ağladı. Fotoğrafları kalbine yaslayıp,

"Umarım beni affedersin yiğit." Dedi.
Fotoğrafları kutunun içine koyup, masanın üstüne bıraktı kutuyu.
Ardından odadan çıkıp, mutfağa gitti.
Ordan bir kavanoz ve kibrit aldı. Tekrar odasına döndü. Fotoğrafları bu sefer kavanozun içine koydu. Ardından kibriti yakıp kavanozun içine attı. Bir kaç saniye sonra fotoğraflardan geriye sadece külleri oldu. Bu küller tıpkı onlara benziyordu, yandılar ve bir daha eskisi gibi olmayacaklardı.

Ardından kavanozu kutunun içine koydu. O fotoğrafları artık görmeyecekti, sadece hissedecekti...

Evin kapısının zili çaldı. Feride gözyaşlarını silip odasından çıktı. Merdivenlerin başında annesi onu bekliyordu.
"Gerçekten istediğine eminmisin kızım?"

"Eminim anne."

"Peki o zaman kapıyı açalım."

İkiside kapıya doğru gidip, kapıyı açtılar.
Ertunç'un annesi, babası, teyzesi ve ertunç kapıdaydı.
Anne kız içtensizce gülümseyerek "hoşgeldiniz" dediler.

"Hoşbulduk kızım" dedi ertunç'un annesi. Kaç zamandır bunu bekliyordu. Oğlu bir türlü evlenmediği için üzülüyordu. Sonunda oğlu gelip evleneceğini söyleyince çok sevinmişti annesi.

Feride onları içeriye gösterip, içeriye doğru ağırladı. Ertunç en son içeriye geçerken elindeki çiçek ve çikolataları feride'ye uzattı.
Kulağına doğru eğilip;
"Bu ânı kaç zamandır bekliyordum. Böyle güzel olduğunu bilseydim, bir bu kadar da seve seve beklerdim feride'm." Diye fısıldadı ertunç.

Feride ise ona, "sırf bu ânı yaşamamak için ölmek isterdim." Dedi.
Ertunç'un yüzü düştü. Oda içeriye doğru gitti. Kapıyı kapatmak için kapıya doğru adımladığında, yiğit'i gördü. Evin karşısındaydı. Üzgün bir şekilde feride'ye bakıyordu. Feride bir kaç saniye ona baktıktan sonra kapıyı kapattı. Ardından kapının arkasına yaslandı.
"Bu günü seninle yaşamayı ne de çok isterdim yiğit." Dedi feride.
Ardından kendine çeki düzen verip, oda mutfağa geçti. Kahveleri hazırlarken ertunç'un kahvesine bol tuz ve pul biber ekledi. "İnşallah içtikten sonra geberirsin." Dedi.
Ve içeriye doğru gitti. Önce babasına ikram etti ardından annesine ve teyzesine sıra ertunç'a geldi. Tepsiyi uzatırken sinsice sırıttı. Ertunç kahveyi aldı. Tek yudumda bitirdi. "Nasıl bir şey olmaz buna. Acaba yanlış mı dağıttım kahveyi?" diye geçirdi içinden feride.
O sırada ertunç onun duyacağı şekilde kulağına fısıldadı "elinden zehir olsa içerim." Dedi.

Ertunç'un babası boğazını temizleyip söze girdi, "gençler zaten birbirlerini sevmişler. Bizede düşen bu mutluluğun temelini atmak." Dedi.

Şerife hanımda mutsuzca başıyla onayladı. Ertunç'un annesi hemen atıldı, "Ee o halde yüzükleri takalım." Dedi çoşkulu bir sesle.
Herkes ayağı kalkmıştı. Masanın üstündeki yüzük tepsisini şerife hanım aldı. Ertunç'un babası yüzükleri takıp, kurdeleyi kesti.
Artık sözlüydüler. Feride'nin gözleri doldu. Ertunç'la sözlenmek istemiyordu. Birinin onu kurtaracağını düşünmüştü. Ama olmadı. Kendisi daha kendini kurtaramazken bir başkası nasıl kurtaracaktı ki?

FERİDE {düzenleniyor}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin