0.5

208 34 21
                                    

Sooyoung sözleştikleri gibi okul kütüphanesine gitmişti. O gün aklına gelmeyen ancak ablasına anlatırken fark ettiği gerçek karşısında ablasının sözünü dinlemiş ve yine de gelmeye cesaret etmişti.

Sooyoung'un dersleri de çok iyi değildi ve bunu Jaehyun'a ders çalışmayı teklif ederken unutmuştu. Ablası ise ona "Ben son konulara çalışmamışım birlikte çalışalım mı dersin ne olacak sanki? Bu fırsatı kolay kolay yakalayamazsın",demişti.

Kütüphanedeki masaları tararken köşedeki masada yakışıklılığıyla göze çarpan Jaehyun'u fark ettiğinde gülümsemeden edememişti. Üzerindeki siyah kazak ve siyah kot pantolon ile dikkatleri üzerine çekiyordu. Sooyoung içinden "Bir ara kesinlikle Jaehyun'u bu şekilde hayal etmeliyim. Çok yakışıklı gerçekten!",demeden edememişti.

O sırada kafasını kaldıran Jaehyun da uzun koyu renki saçını salmış, lacivert kot eteği ve kendi gibi siyah kazağı kombin yapmış Sooyoung'u fark etmişti. Sooyoung masaya geçip oturduğunda Jaehyun'a mahcup bir ifadeyle baktı.

"Jaehyun benim o gün aklıma gelmemişti ancak son konulara ben de pek çalışamadım. İstersen burada birlikte çalışırız istersen de kendi evlerimize gidip ayrı ayrı çalışırız. Ne dersin?"

"Bence birlikte çalışalım hem kütüphane kadar rahat olmuyor ev hem de buraya kadar gelmişiz tekrar geri dönmemizin manası yok."

Sooyoung onu ufak bir baş hareketiyle onayladıktan sonra çantasındaki defterini ve test kitabını çıkarttı. Jaehyun Sooyoung'un suratını izlemekten alıkoyamamıştı kendini. Kısa süre sonra bakışlarının onu rahatsız etmesinden korkarak önündeki kitaba baktı.

İkisi de önce konuyu okumuş ardından birbirlerine anlatmışlardı.

Sooyoung, "Bence artık soru çözümüne başlayalım. Konuyu biliyoruz artık ne de olsa.",dedi.

"Haklısın o zaman ben iki dakikaya geliyorum. Kahve alacağım, şekerli mi istersin?"

Sooyoung "evet" diye mırıldandığında Jaehyun masadan kalkıp kahveleri almaya gitmişti.

Elindeki iki kahveyle masaya geri döndüğünde Sooyoung'un duvara boş baktığını ve sürekli olarak aynı sayfayla oynadığını gördü. Üstelik sebepsiz yere gülümsüyordu sanki karşısında biri varmış gibi...

Bu manasız hareketi onun gözünün daldığını düşünmesine sebep olmuştu. Masaya gidip elindeki kahveyi Sooyoung'un önüne bıraktıktan sonra elini gözlerinin önüne getirip salladı.

"Hey! Sooyoung, burda mısın?",diye seslenmişti Sooyoung'a. Sooyoung hemen tepki vermemiş kendi hayal aleminde biraz daha kalmaya devam etmişti.

Jaehyun şaşkınca tekrar biraz daha yüksek ses tonuyla seslendiğinds Sooyoung  olduğu yerde sanki uykudan yeni uyanmışcasına sıçramış ve gözlerini etrafta gezdirmeye başlamıştı.

Sooyoung "Neredeyim?",dediğinde Jaehyun daha da şaşırmıştı.

"Kütüphanedeyiz ya Sooyoung?"

"Ah evet! Tabii bir an unutmuşum."

Sooyoung başını yan tarafına çevirip etrafta gözünü gezdirmeye başladı. Hayal dünyasındaki mutlu, herkes tarafından önemsenen ve özgüvenli o kız gerçekte o kadar da mutlu olmayan, sınıfındaki insanlarla bile doğru düzgün iletişimi olmayan, içe dönük bir kızdı. İşte bu yüzden gerçeği değil hayali yaşamak istiyordu. O hayallerinde mutluydu ve orada kalmak istiyordu. Jaehyun'u da hayallerinde sevse bile gerçekte onunla sevgili olmak onu korkutuyordu. Ya beni bırakırsa, aldatırsa işte o zaman dünya benim için daha acı bir hâl alacak, diyordu.

Jaehyun Sooyoung'un bu garip hareketlerini onu izledikçe fark etmişti ve gerçekten bu kız ona çok farklı geliyordu.

"İstersen biraz dinlen sen. Yoruldun sanırım."

Sooyoung Jaehyun'un gözlerine bakıp
"Evet. Aslında ben artık eve gitsem iyi olur. Soru çözümünü de evde hallederim. Olur mu?",dediğinde Jaehyun isteksizce "Peki sen bilirsin.",demişti sadece.

Sooyoung eşyalarını toplarken Jaehyun'a "Görüşürüz!",dedi.

"Görüşürüz.",diyip hafif asık suratla onun eşyalarını toplayışını izleyen Jaehyun artık bir şeyden emindi. Sooyoung kesinlikle kendisine aşık değildi ve Jaehyun, Sooyoung'a platonikti.

Daydream ↪ jaehyun + joy ✔Where stories live. Discover now