14

526 55 48
                                    

Yaklaşık üç saattir buradaydım. Dışarıdan gelen küçük bir ses bile duymazken içim içimi yemeye devam ediyordu. Yatağın üstünde oturmuş bir sağa bir sola bakıp duruyordum.

Duvarda asılı duran saati takip ediyordu gözlerim. Kucağımda duran çantaya indi yavaşça bakışlarım. O an aklıma gelen şey kendimi parçalamama sebep olabilirdi.

Çantam yanımdaydı ve telefonumu almayı akıl edememişlerdi. Düşmanın bile aptalı rastgelmişti. Çantamdan telefonu çıkardığım zaman dışarıda oluşan hareketliliğin canımı sıkma hızı kaçınılmazdı. Telefonu göğsüme sıkıştırdım ve pançomun önünü sıkı sıkı kapattım.

Yatağa uzandım ve arkamı döndüm. Kapı açılmıştı. Adım sesleri yankı yapıyordu fakat yine de birden fazla olduklarını anlamıştım  "uyudun demek." dedi Halit, kendi kendine konuşuyor gibiydi.

"şunun çantasından telefonunu alın!" yanındaki adama seslenmişti. Sanırım daha yeni aklı başına gelmişti. Yere bıraktığım çantamı karıştıran adam, Halite döndü "burada telefon falan yok."

Kolumda bir el hissettiğim zaman korkarak uyanmış gibi poz kestim ve Halite baktım "ne oluyor?" sağ elinde tuttuğu bastonunu, sol eline aldı ve sağ elini bana uzattı "telefonu ver!" Selimin elindeki çantaya baktım "zaten çantamı karıştırmışsın! Bulamadın mı?"

Selim çantayı yatağın üstüne bıraktı "çantada yok. Nereye sakladın?" düşünür gibi yaptım "sanırım Lâl beni acilen sesleyince şarjdan çekmeyi unuttum ve evden çıktım."

Beni kolumdan tuttu ve ayağa kaldırdı "Selim! Yatağı ara!" önce yorganı sonra da yastığı kaldırıp bakmıştı. Bir şey bulamayınca döşeğin altına da baktı.

"burada bir şey yok efendim." diyen Selim ayağa kalktı ve Halitin yanında durdu "eğer bana yalan söylüyorsan seni şurada gebertirim." sinirli bir şekilde hızlı hızlı nefes alıp vererek odadan çıkmıştı.

Şu durumda arayacağım tek kişi Baybarstı ama hemen aramak yerine biraz daha bekleyecektim. Biraz benim için endişe etsin ve meraklansın da kıymetimi bilsin istiyordum.

-------------------------------------------------

Ertesi gün Baybars işe gitmeden önce pastaneye uğrayıp bir çay içmek ve aynı zamanda Ayzayı görmek istiyordu. Hâlâ fikrinin arkasında duruyordu fakat onun kalbini kırmış olmayı istemiyordu.

Sonuçta bu zamana kadar ona bazı dosyalarda çok yardımı dokunmuştu. Öğlen çalıştığını bildiği için bilerek üçten sonra gitmişti ama Ayza ortalıklarda görünmüyordu.

Üst kata çıkıp bir masaya oturduğu zaman etrafa bakındı. Gül Hanım çıkış yapmamış aynı zamanda Murat da salonda garsonluk yapmaya başlamıştı. Muratın, sadece eleman ihtiyacı olduğunda yukarı çıktığını biliyordu.

Gül Hanım elindeki yemek listesiyle masaya gelmişti "hoş geldiniz Baybars bey. Ne arzu edersiniz?" önüne bırakılan listeyi kenara itip etrafa baktı tekrar "Ayza... Bugün işe gelmedi mi?"

Gül Hanımın yüzünün düştüğünü fark etmişti "Ayza dünden beri telefonlarımızı açmıyor. Bugün de işe gelmedi. Dün akşam iş çıkışı, hasta diye ona yemek götürecektim, adresini Fuat beyden öğrendim ama evde yoktu. Geri dönmek zorunda kaldım."

Baybars iyice şüphelenmişti. Sağ elinin parmaklarıyla masaya hafif bir şekilde vuruyordu. Birden ayağa kalktı ve merdivenleri hızlı hızlı inerek çıkışa ilerledi.

Aliyi aramıştı arabaya binmeden önce. Gece nöbetini Aliye devredip, Ayzanın evine doğru yola çıkmıştı. Kızmadan edemiyordu.

"Birini sevdiğini söylüyordu ama hareketleri tıpkı bir çocuk gibi
İnsanların çağrılarına cevap vermemenin ve kapıyı açmamanın başka açıklaması olamaz." diye söylendi ve karşıdaki iki arabanın arasından hızlı bir manevrayla geçti.

ESİR RUHLAR ALEMİWhere stories live. Discover now