Bölüm 55 - Kapı

3.8K 417 335
                                    

Bölüm 55 - Kapı

Teğmen soluklanmak için kapı iskeletine yaslandığında sözlerinin ardından gelen şok, kış bahçesinde dalgalar halinde yayılıyordu. Kısa sürede ne, kim ve nasıl sorularından oluşan bir uğultu doldurdu havayı. Toplantı masasındaki hareketlilik Jen'in ayağa kalkarken sandalyesini devirmesiyle başlamış, etrafındakilere sıçrayarak sonunda yanımdaki Mateusz'a ve kalbim kulaklarımda atarken bana ulaşmıştı.

"Mahvolduk!" diye ciyakladı kadınlardan biri.

Jen kollarını incecik bedeninin etrafına sarmış, dal gibi titreyerek kadına döndü. "Sakin olalım. Sakin. Sorun yok." Tekinsiz bakışlarını bana çevirdi. "Reena? Sen de söylesene. Sorun yok de. Halledeceğim de."

Ona soğuk bir bakışla benim her şeyi düzeltecek sihirli bir değneğim olmadığını anlatmaya çalıştım, fakat Jen bunu asla görmezdi.

"Yalan söylemem neyi değiştirecek?"

Kadın fenalaşırken Jen, bu benim suçummuş gibi
"Reena!" diyerek ikazda bulundu.

"Üzgünüm Jen ama ortada bir sorun yokmuş gibi davranmamı bekleyemezsin."

Başıma yükseliyordu öfke, şakaklarımda kan toplanıyordu. Masadan titreyerek kalkıp Teğmen'e doğru bir adım attım.

"Ne oluyor? Bu defa en başından ve tane tane anlatın lütfen. "

Teğmen Gottwald başını sallarken titizlikle taradı zihnini. Konuşmadan önce derin bir nefes aldı.

"Biri canlı yayın açmış, Uyananlar'ı çağırıyor. İnsanlar kapıya akın ediyor."

Kadın boğuk bir feryat daha koyuverdi, Jen onu sakinleştirmek için bu defa kollarını açarak koştu yanına. Fakat kadının dondurmayı andıran üç topuzlu başını tutabilmişti sadece.

"Belki endişelenmekte aceleci davranıyoruz."

Sese dönünce Mateusz'un yavaşça doğrulduğunu gördüm. Birkaç saniye boyunca sırtı dönük bir şekilde dikildi, bol gömleği dökülse de sırtından, omuzları zarafetle taşıyordu giysisini. Elini, artık fazlaca uzayıp ensesinde kıvrılan soluk saçlarına götürdükten sonra arkasını döndü.

Düşünceliydi, bir o kadar da keskin bakıyordu gözleri. İçlerinde bir kıvılcım çaktı.

"Reena," dedi, "Chester'dan başka kimse kapının nasıl açılacağını bilmiyordu, öyle söylemiştin."

"Öyleydi."

"Korkarım artık biliyorlar." dedi Teğmen, "İçlerinden birinin elinde talimatlar var."

"Bu Chester Lincoln'ın kayıp olduğu birkaç saatte ne yaptığını açıklıyor."

"Onun yaptığına bahse girerim." dedi Teğmen, celallenerek. "Henüz itiraf etmedi, Reena gelene dek konuşmayacağını söyledi. "

"Öyleyse gidelim."

Teğmen yolu göstermek için önden fırladığında "Biz ne yapalım?" diye seslendi, kollarında saçtan bir dondurma tutmakta olan Jen.

"Kendinizi kandırmayı bırakın, yeter."

Koridora çıktığımda Mateusz peşimden geliyordu. Teğmen ise yol göstermek için öndeydi.
İkisinin arasında yürürken surlarla çevrilmiş bir kaleden farksızdım. Güvende olduğumu bilmenin beni oldukça rahatlatacağını zannedebilirsiniz, ancak bu haldeyken bile ciğerlerimi sıkıştıran bir his vardı.

Bir müddet sonra Mateusz'la konuşmaya başladık.

"Kapıya gideceğim." demiştim. O da, "Sence Chester, gerçekten protokolü başkasına devretmiş midir?" diye sormuştu.

A0023Where stories live. Discover now