Bölüm 14/ Şans

554 76 55
                                    

    Lana bütün sabahı Lucas ile antreman odasında çalışarak geçirmişti. Gücünü artık daha kolay kontrol edebiliyordu. Blake'in avlanırken bulduğu, etini kullanamayacakları hayvanları hayata döndürmeye çalışıyordu. Genelde hayvanın ne kadar süre önce öldüğünü bilmedikleri için bazen başarıyor bazen başaramıyordu. Eğer yakın zamanda öldüyse Lana onları kolayca geri getirebiliyordu.

   Yaraları iyileştirmek konusunda ise uzmanlaşmıştı. Genelde sabahları revirdeyken ufak yaralanmalarla ilgileniyordu. Koşarken düşüp dizlerini kanatan çocuklar, tarlada çalışırken yaralanan üreticiler, atölyelerde oluşan iş kazaları Lana için hiç sorun değildi. Bazen Alexander'ın operasyona gönderdiği insanlardan yaralı dönenler oluyordu. Lana soru sormamayı öğrenmişti ama bazısı ciddi şekilde yaralanmış olarak dönüyordu.

    Bir keresinde adamın birinin karnından Chris ile birlikte sivri uçlu küçük metal bir silindir çıkarmışlar, Lana gücüyle yaranın kapanmasını sağlamıştı. Chris daha sonra ona bunun kurşun olduğunu söylemişti. Salgından önce insanlar silah adı verilen aletlerin içine bunları koyarak birbirlerini yaralıyor ve öldürüyorlarmış. Mutasyondan sonra Elitler güçlerini kullanarak savaştıkları için tüm ateşli silahları toplatmışlar ve kullanımını yasaklamışlar çünkü Sıradanların bunları kendilerine karşı kullanıp kazanmalarını istememişler. Elitlere zarar verebilen tek şey bunlarmış yanlarına yaklaşmadan bile.

    Elbette Lana'nın tahmin ettiği gibi İsyan'ın ve Birlik'in elinde hepsi imha edilmeden önce kaçırabildikleri silahlar bulunuyormuş ve her nasıl olduysa iyileştirdiği adam onlardan biri tarafından vurulmuş.

     Dünya ne halde olursa olsun, mutasyondan önce ve sonra insanların birbirini öldürüyor olması değişmeyen tek şey olarak kalmış diye düşündü Lana. Kötülük, güç hırsı ve ırk kastı her zaman vardı. İlk defa Birlik'te beraber barış içinde yaşayan insanlar görmüştü ama son zamanlarda revire gelen ve operasyonlardan yaralı gelenleri görünce Alexander'ın da söylediği gibi barış yanlısı olmadığını düşünmeye başlamıştı.

   Babası olduğu için elbette bu kuşkularını Chris'e söylememişti ama bu durum içini kemiriyordu. Alexander çoğu kararında daha iyi gözükmesine rağmen Joseph ile aynı taraftalardı ve beraber çalışıyorlardı. Lana Joseph'in neler yapabileceğini gördüğü için Alexander'ın da ondan farklı olup olmadığını sorgulamaya başlamıştı. Özellikle de son zamanlarda ortalıkta gözükmeyişi Lana'nın bu kuşkularını güçlendiriyordu. Bir şey planlıyorlardı ve bu muhtemelen büyük bir şeydi. Lana'nın içinde yakın zamanda çok kötü şeyler olacağına dair bir his vardı ama kafasını sallayarak bu düşünceleri kovdu.

    "Lana aklın dağılmış gibi. Konsantre olamıyorsun. Yarın devam edelim mi yorgunsan?" dedi Lucas anlayışla.

    Lana düşüncelerinden ayrılıp mahcup bir ifadeyle karşısındakine baktı. "Çok özür dilerim Lucas, aklımda çok fazla şey var."

    "Yardım edebileceğim bir şey var mı?" diye sordu Lucas samimi bir şekilde mavi gözleriyle Lana'ya bakarak. Son zamanlarda birbirlerine iyice ısınmışlar, arkadaş olmaya başlamışlardı. Lucas yaşça ondan büyüktü ama Lana ile muhabbet etmekten hoşlanıyordu.

    "Bazen aklıma takılıyor. Yani senin söylediğin gibi gücümüzün sınırlarını genişletebiliyorsak ya da tersine çevirebiliyorsak bunu ben neden yapamıyorum? Yani evet daha önce konuştuk, benim birini hasta edemeyeceğimi, gücümü o yönde kullanamadığımı söyledin ama teorik olarak bu mümkün değil mi?" dedi Lana kafasındaki düşüncelerden en azından birini konuşabileceğini umarak.

    Lucas ona onaylamaz bir ifadeyle baktı. "Daha önce de söyledim Lana. Gücü bu şekilde kullanmak iyi bir şey değil. Kullanan kişiye bağlı olarak insanı delirtebilir. Sen iyi bir insansın, gücünü o şekilde kullanırsan bu senin ruhunda geri dönülemez bir yara açar. Zaten bunların hepsi dediğin gibi teorik. Auranda böyle bir gücün olduğuna dair bir şey yok. Artık bunu sorgulama. Sadece yapabildiğin şeylere yoğunlaş." dedi.

MELEZ / Dönüşüm Serisi 2. KitapWhere stories live. Discover now