4- ''Ayıkken sevişmek?''

2.4K 193 68
                                    

Sandalyemi çekip kendimi bıraktım üstüne. Elimdeki ufak defteri ve kalemi masaya bırakıp başımı, şakaklarımı ovmaya başladım. Tanrı'm, ne yaşadım ben az önce?

Bacağıma temas eden başka bir bacakla, pozisyonumu bozmadan yanımdakine baktım. Bir dirseğini sandalyeye yaslamış ve yayılarak oturmuş olan John, gözlerini dikmiş beni izliyordu.

''Ne bu hâl güzellik?'' Sırıtarak söylediği cümleyle oflayıp yüzümü kollarımın arasına gömdüm. ''Ne işi vardı onun burada?''

''Sormadım.'' Başımı kaldırdım ve saçlarımı parmaklarım yardımıyla geriye tarayıp tuttuğum soluğu bıraktım.

Sahi, neden buradaydı? Bu soru nasıl aklıma gelmezdi ki? Neden numaramı istemişti ki? Cebimdeki telefonu çıkarıp kilitli ekranla bakıştım. ''Benim görmediğim ne görüyorsun orada Taetae?''

Şaşkın bir ifadeyle sorduğu soruyla ona döndüm. ''Tatlı çocuk, yürüyen seks numaramı aldı.'' Duyduklarıyla yüz şekli değişen arkadaşıma baktım. Şokla gözlerini kırpıştırıp yutkundu. Konuşmayacağını anlayınca sırıttım ve ayağa kalkıp mutfak bölümüne doğru ilerledim. İki içecek kapıp boş kafe içine adımlayıp masamıza oturdum.

John'a olayları anlatıp tepkisini izlemek uhm, tatlıydı? Daha sonra eve geçip sıcak bir duş aldım ve yatağıma uzanıp telefona ulaştım.

Bara gitmeli miydim? Neden çağırmıştı ki beni? Mesaj atmalı mıydım?

Gittiğimde ne ile karşılaşacağım belli değildi. Jeon çocuğu dengesiz piç kurusunun tekiydi ve başıma gelecek olayları tahmin edebilirsiniz. Daldığım düşüncelerden, telefonumdan yükselen bildirim sesi ayırdı. Avucum arasında çevirdiğim telefonu açtım ve bildirim panelinde görünen yabancı bildirimin üzerine tıkladım.

Kırmızı mı? Cidden mi Jeon çocuğu?

Kırmızı:
Yoksun.

:
Geleceğim dememiştim sonuçta.

Kırmızı:
Olsaydın güzel olabilirdi bazı şeyler.

Hm? Bu da ne? Ellerim neden terliyor? Benimle oynama aptal.

:
Oyuncak değilim, açık ol ya da bitirelim bu saçma konuşmayı.

Kırmızı:
Daha önce birlikte olduğumuzu öğrendim.
16 Ağustos 03.45

Oh, ne? Hatırlamıyor muydu? Bunca zaman kendi uydurduğum senaryoyu mu yaşamıştım yani? Resmen tarihini bile hatırlıyordu. Kalbim, yavaşla. Öleceğim.

:
Hm, ne yapmalıyım?

Kırmızı:
Bana olan bakışların kirli ve ağır.
Sebebi bu olsa gerek.

Sadece bakışlarım mı, Jeon? Oturduğum yerden zihnimde neler kurguladım bir fikrin bile yok. Bana olan o derin bakışların hatırlamak içinmiş meğer. O katı suratın ve donuk bakışların bir sürtükmüşüm gibi hissettirmişti. Neden sormadın ahmak herif?

:
Bunları söylemek için mi yazdın? Değerli vaktimi bu gereksiz konuşmaya harcamayacağım daha fazla.

Kırmızı:
Sikim kızlara kalkıyor sadece. Nasıl seninle sevişirim anlamıyorum.

Sesi duydunuz mu?

:
Bu konuyu sikinle konuşmanı öneririm. :d

Kırmızı:
Ben,
Ben denemek istiyorum, ayıkken.
Seninle.

Ekranda yazan kelimeler nefesimin kesilmesini sağlamıştı. Elimdeki telefonu uzattığım ayaklarımın yanına fırlatıp, ellerimle yüzümü sıvazladım. Sırtımı yatak başlığına yaslayıp sönmek üzere olan ekrana odaklandım.

Tanrı'm, Tanrı'm, Tanrı'm, Tanrı'm.
Aptal hetero Jeon benimle sevişmek istediğini mi söyledi?
Yok artık. Kendine gel Taehyung!

Ellerim saç tutamlarımı kavrayıp çekiştirmeye başladı, donuk suratıma bir, iki ufak tokat çarpıp kendime gelmeye çalıştım. Nefesimin tükendiğini ve kalbimin sıkıştığını hissetmeye başladım. Terleyen avucumu ve titreyen parmaklarımı şortumun üzerine silip yavaşça telefona uzandım.

Açtığım ekranda son mesaj olarak az önce şoka girmemi sağlayan mesajı görünce dudaklarımı birbirine bastırdım ve aciz parmaklarımı klavyenin üstünde oynattım.

:
Siktir git Jeon.

Downtown | TaekookWhere stories live. Discover now