7- ''Sandığımdan daha güzelsin.''

1.9K 174 57
                                    

''Erkek arkadaşın mı?'' Yabancı, sızmış olan keder sahibi adam yorgun gözlerini ovuşturup, kucak kucağa oturan bize döndü. Utanıp kalkmaya çalıştığımda Jeon eliyle belime baskı uygulayıp hareket etmememi sağladı. ″Hayır, bu güzel çocukla sadece arkadaşız.″

Bana döndü ve yüzümü inceledi. Merak ettiğim bir soru oluştu o an, sorsam mı bilemedim. Arkadaşlar birbirinin tadını bilir mi?

Başımı sallayıp yakasıyla oynamaya başladım. ″Kaçırma bu güzeli, benden söylemesi.″ Adam ona bakıp söylendi ve esneyip ayağa kalktı ve masanın ucunda, düşmek üzere olan ince ceketine uzandı. Giyinip bize döndü ve saçlarımı karıştırıp mırıldandı. ″Beni dinlediğin için teşekkür ederim ufaklık, iyi bak kendine.″

Gülümsedim. Yabancı uzaklaşmadan Jeon konuştu. ″Kaçırmam.″

Adam gülümsedi ve göz kırptı. Arkasını döndü ve bardan çıkana kadar sessizce gidişini izledik. ″Daha iyi misin?″
″Uhm, evet. Teşekkür ederim, senin sayende.″

Utana sıkıla söylediğim sözlerle dudakları yanlara kıvrıldı ve çizgi şeklinde ve yüzüne estetik katan gamzesi bana göz kırparken, gözlerime baktı ve burnumu parmakları arasına sıkıştırdı. Gözlerimi minik çukurdan alıp iki koyuluğuna çıkardım, çehremi turlayan gözleri dudaklarımda oyalanıp gözlerime çıktı.

″Sandığımdan daha güzelsin,″ nefes aldı ve devam etti. ″Çok daha fazla.″

Gözümü saklayan tutamı kulağımın arkasına iterken tek düşündüğüm, güzel sözlerinin aptal kalbimi, saçma bir şekilde hızlandırmasıydı. Bu sözleri hemen hemen her gün farklı insanlardan duyuyordum zaten. Neden böyle tepki vermiyordum onlarda?

Kalbim hızlanıyordu, sanki büyüyüp göğüs kafesimi dövüyordu o an. Ellerim terliyordu, dizlerim titriyordu. Sanki bir yere tutunmasam beni taşıyamayacaklar ve yeri boylayacağım gibi geliyordu. Onun bir güzel sözü, kalbimi kırması, kirli imaları, bakışları, dokunuşları, her şeyi farklı geliyordu bana. Ben ne zaman bu kadar güçsüzleşmiştim ki?

″Ne düşünüyorsun bakalım?″ Belimi okşayıp beni iyice kendine yanaştırdı. Parmağımı doladığım saç tutamımdan kurtarıp omzuna bıraktım. Açılan yakama göz gezdirip parmaklarını uzattı ve köprücük kemiğimi okşadı. ″Hiç..″

Parmaklarının hissi çok güzeldi. Nazikçe kemiğimi okşayıp yakamı kapatırken mırıldandı; ″Senin için bir hiç miyim, yani?″

Gözlerim büyürken dudaklarım aralandı. Yüzümün aldığı hali izlerken kaşlarını kaldırıp gülümsedi, dudaklarımı kapayıp yalanladım hemen. ″N-Ne? Seni düşündüğümü de nereden çıkardın?″

Önce biraz düşünür gibi yaptı. İki eli de belimi kavrarken parmaklarının birleştiğini hissettim tenimde. Belimin inceliğine şaşırdığını belli ederken konuştu. ″Parmaklarınla yanağımı okşadın,″ belimdeki elleri sıkılaştı; ″Sikeyim, belin neden bu kadar ince senin?″

Sevmedi mi bu inceliği? Gerildiğimi belli ettirmemeye çalışarak mırıldandım umursamazca, ″Neden, sevmedin mi yoksa?″

Gözlerimi inceledi, duygularımı kontrol eder gibiydi. İstemedim anlamasını, gözlerimi ondan çekip etrafımızda gezdirdim. Kulağıma yaklaştı ve sıcak nefesini üfledi. ″Çıldırabilirim, bunun anlamını biliyor musun, güzel Taehyung?″

Ellerim altındaki kumaş parçasını avucuma sıkıştırırken, sözleriyle yanağımı yanımdaki yanağına yasladım. Kulağına yaklaşınca nefesimi bıraktım ve fısıldadım. ″Ah, eğer heteroseksüel olmasaydın ne anlama geldiğini tahmin edebilirdim sanırım.″

Belimdeki parmaklarının sıkılaştığını hissettim. Burnundan derin bir nefes bıraktı ve mırıldandı. ″Seviştik, bu sikimin sadece kızlara kalkmadığını göstermez mi?″

Uzaklaşıp yüz yüze gelmemizi sağladım. Gözlerinin içene baktım. Kararlıydı, öylesine söylemiş gibi değil de, bu söylediklerine inanmamı ister gibiydi.

″Sarhoştun,″ devam etmeme izin vermedi. ″Hâlâ erkektin, ben sarhoşken.″

Üzerinden kalktım ve yanına oturdum. Pistte gözlerimi gezdirirken, kolunu yana atıp yayılmıştı. ″Bahanelere sığınıyorsun. Belli ki benimle sikişmek istemiyorsun, hm?″

Ona döndüm. Gözleri verdiğim tüm tepkileri izliyordu. Yüzüne baktım, gövdesine ve bacaklarına. Tepeden tırnağa süzdüm onu. Onu nasıl istemez, nasıl beğenmezdim ki? Tanrı gibiydi. Gerçekten tapılacak kadar güzeldi ve bana onu beğenmediğimi söylüyordu.

Bizden olurdu ama öldürürdük birbirimizi.

Konuşmadığımı hatırladım ve ilgimi gözlerine çevirdim. ″Kabasın.″

Elini uzun saçlarıma attı ve okşarken mırıldandı, ″Nazlısın.″

O gece, geç saatlere kadar oturduk beraber. Bazen güldük, bazen çevremizi izledik, bazense birbirimize laf soktuk. Uhm, sadece laf.



Downtown | TaekookWhere stories live. Discover now