Sekiz

180 31 5
                                    

Her zamanki gibi telefonum çalıyordu. Daha uyuyalı iki dakika bile olmamıştı. Johnny olduğunu düşünerek gözlerimi araladım. Oflayarak yerimde doğrulup komidinin üzerinde duran telefonuma uzandım. Bu sefer arayanın annem olduğunu görünce gözlerimi sıkıca kapattım. Kesin okula verilen raporlarımı öğrendiği için arıyordu. Aramasını yanıtlamadım. Zil sesim odayı doldururken sabırla aramanın sonlanmasını bekliyordum. Kısa bir süre sonra arama sonlandığında derin bir nefes aldım. Verirken yeniden zil sesim odamın sessizliğine savaş açtı. Oflayarak arayana bir kez daha baktım. Annemdi. Ben aramasını yanıtlayana kadar arayacağına emindim ama yine de onunla konuşmak içimden gelmiyordu. Açmadığım için daha fazla azar işiteceğimi de biliyordum. En sonunda pes edip arama kapanmadan yeşil daireye tıkladım.

"Efendim anne?" dedim en az odam kadar soğuk olan tavrımla. Bana sevgisini vermeyene çoktu bile.

"Bana gel. Önemli." Ciddiydi. Ses tonu yüzünden meraklanmıştım.

"Tamam. Üzerimi değiş-" Arama kapandı. Cümlemi tamamlamama izin vermeden suratıma kapatmıştı telefonu. Yıllar geçtikçe buna alışsam da her seferinde cümlemi tamamlamama izin vermemesi üzüyordu beni. Birazcık bile değerim yoktu gözünde. Eğer olsaydı uyuşturucuyu bırakmam için ikna ederdi beni ya da en basitinden aramalarını pat diye kapatmaz birkaç saniye daha fazla dinlemiş olurdu. Her yıl doğum günümde birazcık beni önemsemesini dilesem de bunun asla gerçekleşmeyeceğini biliyordum. Boşuna dilek haklarımı onun için harcıyordum. Bu yüzden hayal kırıklığına da uğramıyordum. Dediğim gibi alışmıştım.

Yerimden kalkıp dolabıma ilerledim. Annem benim her zaman resmi giyinmemi isterdi. O her an iş odaklı olduğu için kendi kurduğu şirkette bir yerim olsun istiyordu. Ama ne üzerine olduğunu bile bilmediğim, bana göre uydurma olan bir "şirket" için asla resmi giyinmezdim. Onun yerine kendimce resmi gördüğüm şekilde giyinir, annemin birazcık da olsa memnun olmasını sağlardım. Onunla iletişimimizin iyi veya kötü olması o anki giydiğim kıyafetlere bağlıydı. Dediklerine ne kadar çok uygun olursam o kadar az sinirlendirirdi beni. Sanırım iletişiminizi böyle sağlıyorduk. Tek sorun benim ona itaat etmeyişimdi.

Dolabı karıştırırken gözüme siyah uzun kollu kazağım ilişti. Hiç düşünmeden onu raftan aldım. Altına da siyah bir pantolon seçtim. Üzerime giyebileceğim ceketleri ararken kesikli çizgilerle işlenmiş kabanımı buldum. Bunu uzun zamandır giymemiştim. Doğum günümde Johnny almıştı. Benim için en değerli şey onun aldığı hediyelerdi. Kendimi birazcık iyi hissetmek için onu da askıdan alıp yatağımın üzerine bıraktım. Üzerimdeki pijamalarımı çıkartıp pantolonu ardından da kazağı üzerime giydim. Çekmeceden de kıyafetime uygun siyah çoraplarımı alıp yatağa oturdum. Giydikten sonra hazırdım. Annemin kokusunu sevdiği parfümümü de sıkıp aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı geriye taradığımda artık daha iyi gözüküyordum. Telefonumu, cüzdanımı ve Yuta'dan aldığım son paket uyuşturucuyu cebime koydum. Yatağa ilerleyip kabanı da üzerime giydikten sonra eksiğim olup olmadığını kontrol etmek için ayna karşısına geçtim. Uzun zamandır böyle hazırlanmamıştım. O yüzden bu halim gülümsememe neden olmuştu.

Odamdan çıkıp hızlıca merdivenlerden indim. Bu takımımın altına giyebileceğim tek ayakkabım converselerimdi. Resmiyet için asla annemin takım elbisemin altına giymem için aldığı ayakkabıları giymezdim. Bunu bildiği halde almıştı. O yüzden umursamayıp ayakkabılarımı ayağıma geçirip bağcıklarını dikkatlice bağladım. Evin anahtarını da alıp çıktım.

Evi bana yakındı. Her zaman kolaylıkla bana ulaşabileceği ve kontrol altında tutabileceği yerlerden ev alıyordu. Johnny'nin o sevmediği evi de annem almıştı. Sırf bana daha yakın olsun diye. Her şeyi önceden planlamış hissi yaratıyordu. Caddeye çıktığımda arabaların motor sesleri, korna sesleri, insanların konuşurken çıkardıkları sessiz ve yüksek kıkırdamalar... hepsi birer birer beynimde yer ediniyordu. İki ya da üç, sayısını tam olarak bilmediğim kadar sokak geçtim. Mahallenin en ünlü içki dükkanının önüne geldiğimde düşünceler sardı beynimi. Dükkanın yanından geçip sokakta ilerlemeye başladım. Beni uykumdan kaldırabilecek kadar önemli olan şey neydi acaba? Aslında merak etmemiştim. Annemin ses tonu meraklanmamı sağlamıştı. Düşünürken annemin evinin kapısına gelmiştim. Sanki beni izliyormuş gibi bahçe kapısını açtığımda tıklamamı beklemeden evin kapısını açtı.

Drugs | TaetenWhere stories live. Discover now