🦇47🦇

9.4K 829 2K
                                    

Heeeeellloooooooooooo ben geldim.

Upuuuzuuun bir aradan sonra yeni. bölümle karşınızdayım. Kitap yazmayı özlemişim ya...

Nasılsınız ?

Sınavlarınız nasıl geçti ?

Bizi özlediniz miiii ?

Açıkçası ben sizi çok özledim. Aslında daha önceden yeni bölüm atabilirdim ama belki biliyorsunuzdur duyuruda söylemiştim. Annem ve babam corona olduğu için bende karantinadaydım. Sınavlarım da daha olmadı,  25'inde başlayacak. Şu karantina sürecinde biraz yıpranıp yorulduğum için hiçbir şey yapma isteği yoktu. O yüzden bölüm yazasım gelmedi.

Bundan sonra pazar günleri yb atacağım.

Uzun zamandır kitap yazmadığım için kötüleşmiş olabilirim, sorry...

!!!ÖNEMLİ!!!

Bir instagram sohbet grubu oluştursak hiç fena olmaz. Şahsen ben sizle birlikte konuşmak çok isterim. Gruba katılmak isteyenler özelden bana yazsınlar, herkese alım açık...

Neyse çok konuştum.

İyi Okumalar 💜

°°°°°°

2 saat süren yürüyüşümün ardından nihayet eve varmıştım. Cebimdeki anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım. Eve gelmenin ve yalnız olmanın verdiği mutlulukla odama doğru ilerliyordum. Yaklaşık beş saattir dışarıdaydım ve Melek için intikam planları kuruyordum.

Ulaşmıştım da...

Aslında o kadar da zor olmamıştı. Herkeste olduğu gibi onun da kirli bir geçmişi vardı. Sosyal medyaya yüklenen veya atılan her şeyin sonradan acısı çıkıyordu. Bir iki bağlantı sayesinde Melek'i etkisiz hale getirecek koz elime geçmişti.

Bu sefer kaçışı olmayacaktı.

Bu mutlu halim telefonumun çalmasıyla bölünmüştü. Bora arıyordu.

Aramayı kabul ederek telefonu kulağıma tuttum. Direk konuşmaya başlamıştı.

"Ben geri dönüyorum, evin dış kapısına sana aldığım bir şeyi bıraktım. Birisi kapmadan uçmanı tavsiye ederim. Ayrıca hediyenin yanında 2 ayrı büyük şey daha var. Umarım mutlu olursun."

Kaşlarımı merakla çattım. Odama giden adımlarımı geri çevirip kendimi biraz dinlenmek için koltuğa attım.Eski Lina'yı düşünmüştüm. Bora olmadan önce daha yıkılmazdım ama şu an tek zayıf noktam Bora'ydı. Dediği tek kelime ile bile tüm duvarlarım yıkılıyordu. Bunu galiba 182892. kez söyleyişimdi ama ben bunu düşünmekten bıkmıyordum. Doğru mu yapıyordum yanlış mı, bir türlü anlayamıyordum.

Dudağımı ısırarak söylemek istediğim şeyleri zor olsa da dökülmelerine izin verdim.

"Hastaneye giderken stresten ters davranmış gibi gözükmüş olabilirim ama o anda gerçekten konuşmak istemiyordum. Yanlışlıkla da olsa birisine zarar vermiştim ve ne yapacağımı bilemedim. Yanlış anladıysan özür dilerim. Hemen gidecek misin ?"

Arabanın durduğunu anlamıştım. Sonrasında büyük bir iç çekme ve oflama sesi geldi. Yorgun bir sesle konuştu.

"Sana asla kötü davranamıyorum, sikiyim." mırıldandığı şeyi duyduğumda ettiği küfür o kadar tatlı gelmişti ki bir daha desene dememek için kendimi zor tuttum.

Yine iç geçirerek konuştu. "Kalmamı istiyor musun?"

Dudağımı dilimle ıslattım, ne diyeceğimi bilemeyerek parmağımı koltukta ileri geri hareket ettirdim. Bakışlarımı evde gezdirip yutkundum.

Corona | TextingWhere stories live. Discover now