Steve Rogers

2K 99 92
                                    

Evet Steve yazma kıtı olan ben Steve yazdı. Hepsi Rümeysa malı yüzünden.
Dip not; Ona sadece ben mal derim.

Yanlış Zamanda Doğmuşum

Yağmur yeni diner dinmez toprak kokusunu çekerek bir yürüyüş yapmak için kabanını giydin.

Sonbahar mevsiminin neredeyse sonuydu ve etraf buz gibiydi.

Laboratuvarda çalışan biri olduğun için de yükselen grip vakaları yüzünden hastane laboratuvarında çıkamıyordun.

Yani hasta olmasaydın...

Son üç gündür yatak döşek hastaydın . Ve artık yeni yeni ayağa kalkmıştın. Ama şu an çok iyiydin ve dışarı ufak bir yürüyüşe çıkacaktın.

Gene aynı hatayı yapmamak için kalın atkını şapkanı ve kabanını giydin.

Yağmurlu sokaklardan geçerken. Aklına geçen doğum gününde sana alınan pikap geldi.

Onun için bir kaç plak almaya zamanın olmamıştı.

Aklına gelen fikirle sırıtıp uzun yola saptın.

Yükselen evler ve gökdelenler yavaş yavaş azalırken.

Eski binaya girdin.
Burası sadece plak değil antikaylada uğraşan yaşlı Chris amcanın dükkanıydı.

Orada duran askılığa üzerindekileri astın.

Seni çocukluğundan beri tanırdı ve sende onu tanırdın.

" Hey yakışıklı ?''

'' Güzel evladım. Kusura bakma acil bir işim çıktı birkaç saatliğine burayı idare eder misin?''

Daha öncede sana birkaç saatliğine dükkanı bırakmıştı. Çünkü torunu kanserdi. Beş yaşında küçük bir kızdı. Ve dedesini çok seviyordu. Bu yüzden onlara yardım etmek için elinden geleni yapardın.

Onu onaylayınca hızlıca kapıdan çıktı. Sen ise boş durmamak için antika kitapların tozunu aldıyordun. Yağmur tekrar çok şiddetli şekilde başlamıştı.

Kapının açıp kapanma sesi gelince merdivenden indin. Ve gülümsedin. Tahminen 20-30 yaşlarında genç bir adamdı.

Şapkası ve gözlüğü yüzünden onu ayırt edemiyordun.

" Üzgünüm bayan yağmur fazla bastırdı ve bu taraflarda olan tek bina bu."

" Sorun değil sıcak bir kahve ister misiniz?"

" Sanırım red edemem."

İkisini de çıkarınca karşındaki kişinin Kaptan Amerika olduğunu görsende olgun davranıp. Ceketini aldın ve peteğin üzerine koydun.

" Bir görev de falan mısın? Buraya uzaylılar gelmesini istemem?"

Bunu şaka yollu sorduğunda ikinizde gülümsediniz.

" Pek sayılmaz Brooklyn benim doğduğum yer oraya gidiyordum ve yağmur çok bastırınca bu havada sürmenin tehlikeli olacağını düşündüm. Umarım rahatsız etmemişimdir?"

" Kesinlikle etmedin. Ben de aslen Brooklyn'liyim ama oraya küstüm galiba."

" Galiba? Sebebi ney?"

" Babam askerdi o öldüğü zaman Brooklyn'deydim. Çok direndim babamla gitmek için babamsa 'Brooklyn'in de bir kahramana ihtiyacı var.' Dedi. O öldüğünde yanında olmamak canımı yaktı."

" Sende Brooklyn'e küstün ve bir antikacı açtın?"

" Sayılmaz ben Genetik Mühendisim. Buranın sahibi çok tatlı yaşlı bir amca beni de çocukluğumdan beri tanır."

" Sana burayı emanet edecek kadar güveniyorsa iyi biri olmalısın."

" Tepemde Kaptan Amerika varken kötü olma şansım var mı?"

İkiniz kıkırdarken yağmur durmuştu. Steve içinden sessizce küfür etti.

Uzun zaman sonra ilk defa iyi hissetmeye başlamştı. Bu kız ona çok iyi gelmişti. Uzun zaman sonra gerçekten gülmüştü hemde iki kez.

" Yollar ıslak duruyor istersen biraz daha kalabilirsin?"

Bunu kabul etmesini umarak söyledin. Dürüst olalım hoş ve nazik bir beyfendiydi. Ve senin uzun zamandır işlerin yüzünden ne bir flötün ne de çıktığın biri vardı.

" Sanırım kalacağım sonuçta New York güvende bensizde kalabilir?"

Sen gülümserken o gün akşam saatleriydi ve sabaha kadar sohbet ettiniz.

Ama sabaha doğru malesef ayrıldınız.

Sen evine giderken o ise kuleye gitti. Telefon numaranı almadığı için kendine kızıyordu. Ama o anın büyüsündeyken çıkmak istemediği için unutmuştu.

Geriye tek seçenek kalıyordu ve en korkutucusu olayı Tony'e anlatmak ve yardım istemek. Kesinlikle zordu ve Nat bunu ilk Tony'e bahsettiğini duyunca ona eziyet çektirecekti.

Ama o kızdan o kadar hoşlanmıştı ki onunla konuşmak gerçekten Avengers'ın onunla alay etmesine aldırmayacaktı.

Labatotuvara indi.

" Hey Tony?"

Bir kaç saniye içinde kafasını yarısı yapılmış diğer yarısı ise kablolarla çevrili zırhtan kaldırdı.

" Efendim ihtiyar? Gene telefonunla ilgili sorunların mı var?"

" Telefonla değil numaralarla ilgili diyelim?"

Sıkıntıyla nefes verip kafasını geriye attı.

" Bir telefon numarasını kayıt etmek ne kadar zor olabilir?"

" Olay kayıt etmek değil! Bana bak birazdan anlatacağım olayı kimse bilmeyecek tamam mı?"

Olay sonunda Tony'nin dikkatini çekince yan taraftan sandalye çekip. Steve'in karşına oturdu.

" Tamam dün Brooklyn'e gidecektim ve biraz geç dönmüştüm hatırladın mı?"

'' İstersen doğumundan al olayı anlatmaya?''

'' TONY!''

'' Tamam be! Evet hatırlıyorum.''

'' Normalde Brooklyn'e gidiyordum. Yağmur çok bastırınca motoru süremeyeceği için bir antikacıda durup yağmurun dinmesini bekledim. Bu sırada bir kızla tanıştım ismi S/A S/S/A telefonunu almayı unuttum benim için bulabilir misin?''

Tony glümsemeden edemedi.

'' Bir saniye akşam sen yoktun yoksa işi mi pişirdiniz?''

'' Hayır ! Bu zekayla kendine nasıl dahi diyorsun Tony. Tüm akşam konuştuk oldu mu? Bu arada kimse bilmiyor lütfen aramızda kalsın?''

Tony içten içe Steve'in ona güvenmesine sevinmişti. Ayrıca biriyle çıkmasına da. Sonuçta hayat tek kişiye takık kalmak için çok kısaydı.

Biraz Steve'i uyuz ettikten sonra
kızın numarasını Steve'e verdi.

Şimdi tek sorun Steve'in ona yazacak cesareti olmayışıydı.

Nörüyonuz?

Bölüm nasıldı?

İstek ve öneri.

Sizi seveyrum >3*

MARVEL İLE HAYAL ETWhere stories live. Discover now