kırk altı

8.4K 824 3.2K
                                    



gerçek NEYRAN şimdi başlıyor. çok dikkatli okuyun lütfen. hiçbir şey anlamıyorum diye düşünmeyin, birkaç bölüme her şey ama her şey anlam kazacak.

Dans eden bedenlerin arasına kaynarken, akıp giden müziğin ritmine göre hareket eden Bade'ye uyum sağlamaya başlamıştım.

Klasik. Haftalardır yaptığımız şeyi yapıyorduk. Başka bir şey yaptığımız yoktu. İçiyor, boş muhabbet döndürüyor, dans ediyor, sarhoş oluyor ve bu lanet döngüyü tekrar etmeye devam ediyorduk.

Sanırım Bade sarhoş olmuştu. Neyseki bu gece ben ağzıma tek bir bira sürmüştüm, üstelik dahasını içmeyi de düşünmüyordum. Özgürlerin evindeydik, yine. Kafam yerinde olsa da, bu görüşümün bulanıklaşmaması anlamına gelmiyordu. Etrafı göremiyordum ve bunun nedeni, Bade ile hiç durmadan dans etmemizdi.

Ilım yanımızda değildi. Onu en son gördüğümüzde, yani partinin başında, Kayrahan ile beraber, bahçenin en uzak köşesinde oturuyorlardı.

Evet. Barışmışlardı. Hem de bir telefon aramasıyla.

Belki de bu akıllanmalarını sağlardı. Bu kadar saçma bir nedenden kavga etmeleri, sadece tatilin başlarını kendilerine zehir etmelerine neden olmuştu. Başka bir şey değildi bu, sadece saçmalıktı.

Tabi, kavga etmeleri için bir neden bile yoktu ki. Sadece yanlış anlaşılmadan ibaretti. Sadece birbirlerini yanlış anlamışlardı.

Akıllandıklarını umut ediyordum.

Üstelik, Kayrahan, Barlaslar gibi büyük boklar da yemiyordu.

Mesela, bir gece yarısı, Instagramda popüler olan üç kızla dil çıkararak poz vermiyordu.

Bunu sadece Barlas Lanet Çevik yapardı.

Fotoğrafı gördüğümde, beklenildiği gibi Bade göstermişti, tam anlamıyla deliye dönmüştüm. Deliye. Bütün gün delirmiştim ancak ondan hesap da soramıyordum, beyefendinin telefonu yoktu çünkü şerefsiz Özgür nasıl bir sarhoşluğun pençesine düştüyse onun telefonunu havuza atmıştı.

Ertesi gece, ben uyurken Kılıç'ın telefonundan beni aramıştı. Bu beklenmedikti ve her ne kadar bu yüzden kendime küfür etsem de, tek bir araması uzun zamandır hissetmediğim kadar iyi hissettirmişti.

Sonunda nefes alabildiğimi düşünmüştüm.

Açıklaması aynıydı. Hatırlamıyordu. Kafamı iki yana salladım. Barlas şu aralar, ne yaptığını ne zaman hatırlıyordu ki zaten? Kendinde değildi. Kesinlikle değildi. Elindeki alkol şişelerine tutunacak son dalıymış gibi sarıldığı sürece de kendine gelemeyecekti.

Eski Barlas'a dönüşmeye başlıyordu ancak bu sadece davranış olaraktı, düşünce olarak o Barlas'a oldukça uzaktı. Hatta ona o kadar uzaktı ki, hiç kimse ona kendisine olduğu kadar uzak değildi.

"Eğleniyor muyuz?" diye sordu Bade bağırarak.

Ya, tabi. Ne eğlenme ama.

Barlas'a söyleyecek bir şey bulamamıştım. Teknik olarak ayrılmıştık, istediği kişi ile istediğini yapabilirdi ve bana açıklama yapmak zorunda değildi. Yine de açıklama yapmıştı, bunu sarhoşken yapmış olsa da sonuçta yapmıştı. Ben ise ona hiçbir şey dememiştim.

NEYRANWhere stories live. Discover now