4.4

11.6K 684 216
                                    

"Ekin?"

"Lina iyi misin? Sude burada olduğunu söyledi.  Ben..."

Beni yıllardır sevdiği aklıma gelince kendimi tuhaf hissederek bir adım geriye doğru gittim.

"Sude nerede?"

"Annesi gelmesine izin vermedi."

Göz yaşlarımı silip kendime gelmeye çalışırken koluma girmeye çalışmasıyla geriye doğru çekilerek 'napıyorsun' der gibi gözlerine baktım.

"Affedersin! Taksi dışarıda bekliyor. Çok kötü görünüyorsun. Ne oldu?"

Ağlamamak için dişlerimi biribirine bastırarak gözlerimi kıstığım da onun da endişelendiğini görünce, onu son kes gördüğüm koridora doğru başımı çevirdiğim de onu görmeyi ümit etmiştim ama orada değildi.

"Tamam gidelim!"

Sözcükler dudağımdan bağımsız hir şekil de dökülürken, adımlarımı dışarıya doğru yönelterek gösterdiği taksinin içine ifadesi bir şekil de yerleştim.

"Lina?"

"Sonra konuşuruz olur mu?"

O kadar berbat bir haldeydim ki yıllardır sevgilisi onu bırakıp gitti diye film karakterlerine küsen ben şimdi aynı şekil de beni bırakıp gitmiş biri için göz yaşı döküyordum.

Ama bu durum farklıydı! O beni seviyordu ve benim iyiliğim için beni bırakmıştı.

Kimi kandırıyordum ki ben? İnsan sevdiğini terk edip gider miydi?

Son bir umutla telefonu cebimden çıkartıp instagrama girdiğim de Bora'nın kendi hesabına tıklayarak üzerine tıkladım.

@linamina: bora eğer şu an bana cevap vermezsen bir daha asla yüzümü göremeyeceksin!

@linamina: seven insan sevdiğinin mutluluğunu ister ama sen beni daha da yıprattın.

@linamina: peki cevap verme bir daha senin için,

@linamina: hiç kimse için ağlamayacağım.

@linamina: kendine iyi bak

@boradoğanoğlu kişisini engellediniz!

Hıçıkırklar boğazımı düğümlenirlen eve gelmiş olduğu görünce hızlıca taksiden inerek arkamdan bana seslenen Ekin'e aldırmadan kendimi merdivene doğru attım.

Elim de buruşmuş olan maskeyi bir kenara fırlatıp adımlarımı eve doğru yönelterek kapıyı zoraki tıktıklayarak açılmasını bekledim. 

"Lina! Seni ne kadar merak ettim haberin var mı? Nerdeydin? Bu halin ne? İyi misin?"

Annemin bana doğru sarılarak ardı ardına sorularını sıralamasıyla ben de sıkıca boynuna sarılarak daha da şiddetli bir şekil de ağlamaya başladım.

"Lina korkutma beni! Neyin var?"

Kolumdan tutarak odama götürüp kardeşimin duyamaması için kapıyı kapattığın da yatağın üzerin de bağdaj kurarak yorganı yüzüme kadar çektim.

"Kızım konuş? Biri bir şey mi yaptı?"

Yorganı başımdan çekmesiyle gözlerinin içine baktığım da sinirlenerek gözlerimi kıstım.

"Bora senin yüzünden beni bırakıp gitti!"

"Bora kim?"

Bir müddet düşündükten sonra kaşlarını havaya doğru kaldırmasıyla yorganı tekrar kafama kadar çekmemle konuşmaya başladı.

"Ben ne yaptım? Hem o çocuk için bana mı kızıyorsun?"

"O dediğin çocuk seninle aramın bozulmaması için Almanya'ya gideceği gün beni engelleyip her şeyi bırakıp gitti!"

Sinirle çemkirdiğim de anlamaz ifadelerle suratıma bakarken elini yanağıma koydu.

"Kızım ben senin iyiliğini istiyorum. Daha kaç yaşındasınız?"

"Anne ne alakası var bunun yaşla! 16 yaşındayım!"

Bir şey söylemeden odadan ayrıldığın da hıçkırıklara boğularak yorganı kafama kadar çektim.

"Senden nefret ediyorum Bora!"

Sinirle bağırdığım da telefona gelen bildirim sesiyle Bora'dan gelebilecek olması ihtimaliyle ümitsizce telefonu elime aldım.

/bölüm sonu/

insan sevdiğini onun iyiliği için terk eder mi?

💞

Texting||Online DersWhere stories live. Discover now