15. BÖLÜM

1.8K 80 20
                                    

Ateş'in ağzından :

Sabah uyandığımda Alev hâla uyuyordu. Tabii buna uyumak denirse. Bu kız neden bu kadar değişik uyuyor ?

Hemen yanımda olan telefonumu elime alıp saate baktım.

11.32

Oha !

Ben bu kadar uyur muydum ?

Kafamı hâla uyuyan Alev'e çevirdim. Ne kadar değişik uyusa da şuan çok tatlı duruyordu. Telefonumla onun bir fotoğrafını çektim. Belki ileride kullanırdım bunu.

Ardından onu rahatsız etmemeye özen göstererek sessiz adımlarla odadan çıktım ve salona ilerledim. Orada ki koltuklardan birine oturdum.

Kendi evime gitmeli miydim ?

Ya da burada kalıp ona destek mi olmalıydım ?

Ne yapacağımı bilmiyordum.

Ama galiba yanında kalmalıydım. Arkadaşlarının haberi yoktu yoksa onlar şuan benim yerime Alev'in yanında olurdu.

Hem Alev'e ne olmuştu ?

Neden bu kadar üzgündü ?

Ayrıca bana bir şey anlatmamıştı.

Ardından gözüme yerdeki dağılmış kağıt parçaları çarptı. Yere eğilip hepsini topladım. Biri Alev'e mektup yazmıştı galiba. Ondan mı bu kadar sinirliydi ?

Mektubu okumaya başladım okudukça aklımda annem ve ben canlanıyordu. Alev'in yaşadığı şeyleri anlayabiliyordum. Benimde annem intihar etmişti... ve benim yanımda kimse yoktu... bana kimse destek olmamıştı... ama ben Alev'e destek olacaktım. Benim yaşadığım şeyleri onun da yaşamasını hiç istemezdim. Ayrıca o bana göre daha kötü olabilirdi. Benim annem intihar ederken bana mektup falan yazmamıştı. İyiki de yazmamıştı ama. Çünkü annenin ölümünü onun yazdığı bir kağıt parçasından duymak istemezdim. Onun için bu durum gerçekten kötü olmalıydı. Hem kızın babası da ölmüştü... Hem annesi hem babası olmamak nasıl bir duygu bilmem ama annesizliği çok iyi bilirdim. Kendimi dünyanın en yalnız insanı gibi hissetmiştim. Çok kötüydüm o zaman.

Alev'e destek olmalıydım...

Elimdekileri hemen önümde duran masanın üstüne koydum. Sonra ayağı kalkıp Alev'in odasına geri döndüm. Hâlâ uyuyordu. Yavaşca yanına doğru ilerledim ve sabah uyandığım yere tekrar uzandım ve odasını incelemeye başladım. Ben Alev'in odasını incelerken bir telefon melodisi duydum. Benim telefonum değildi ama. Hemen yerimden kalkıp tekrar salona geçtim. Masanın üzerindeki telefon çalıyordu. Telefon Alev'indi galiba. Telefonun yanına gidip kimin aradığına baktım. Bilinmeyen bir numaraydı. Acaba Alev'i uyandırsamıydım ? Ya da kendim mi cevaplasaydım ?

Aslında Alev'i uyandırmaya gerek yoktu herhalde. Bilinmeyen numara sonuçta.

Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

" Alo ? "

" merhabalar M***** Hastanesinden arıyoruz. Melek Yıldız'ın kızı ile mi görüşüyorum acaba ? "

Benim kıza benzer bir sesim mi vardı ?

" hayır ben kızının arkadaşıyım o şuan uyuyor kendisine bir şey mi söyleyecektiniz ben iletebilirim ? "

Dedim kibar bir sesle.

Annesini bir otelde ölü olarak bulduklarını ve hastaneye gelip bazı işlemleri halletmesi gerektiğini söyledi.

Doğruydu demek. O mektupta yazanlar doğruydu.

" peki tamam ben kendisine iletirim "

" İyi günler dileriz "

" iyi günler " diyip telefonu kapattım.

" Bir de iyi günler diliyor " diye mırıldandım kendi kendime.

Bunları Alev'e nasıl söyleyecektim ?

Neyse dedim kendi kendime... sonra düşünürdüm nasıl olsa...

Sonra tekrar ayağı kalkıp Alev'in odasına ilerledim. Yine aynı şeyi yapıp yatağına uzandım ama bu sefer ona doğru döndüm ve yüzünü incelemeye başladım. Aynı zamanda elimle saçlarıyla oynamaya başladım. Bunları yaparken de nedensizce sırıtıyordum.

Nasıl makyaj yapmadan bu kadar güzel olabiliyordu ?

Hayatımda ilk defa makyaj yapmadan bu kadar güzel olan birini görüyordum.

Vee bu ister istemez beni etkiliyordu.

Annesinin ismini öğrenmiştim. Melek... acaba görüntüsüde ismi gibi melek gibi miydi ?

Acaba hem annesizlik hem babasızlık nasıl bir şeydi ?

Annesizliği bilsemde hem annesizliği hem babasızlığı bilmiyordum.

Ben bunları düşünürken Alev'in kendi kendine birşeyler mırıldandığını gördüm. Ona biraz daha yaklaştım söylediklerini duyabilmek için.

Sürekli " seni seviyorum ama bir o kadarda nefret ediyorum " diyip duruyordu. Kime söylüyordu acaba bunları ? Uyanınca öğrenirdim nasıl olsa... benim ona yakın olmamı sevmiyordu ve bende bunu ondan birşeyler öğrenebilmek için kullanıcaktım.

Aslında onu öpeceğimi düşünmesi çok yanlıştı. Tamam güzel bir kız olabilidi ama tipim değildi bir kere.

Alev'in ağzından :

Saçımda hissettiğim hareketlilikle yavaş yavaş gözlerimi açtım.

Karşımda Ateş vardı ve uyanmış bana bakıyordu.

" uyandın mı ? " diye sordu.

Bende " yok uyanmadım hâlâ uyuyorum " dedim dalga geçer bir şekilde.

O da sadece gözlerini devirmekle yetindi.

Sonradan beynime dün gece yaşadıklarım geldi. O mektup doğru muydu ?

Ateş bir an konuşacak gibi oldu. Konuşmayınca ona " ne söyleyeceksin ?" diye sordum.

" şey..." dedi. Sen uyurken hastaneden aradılar. Annen..." dedi ve sustu. Aynı zamanda mektubun doğruluğu kanıtlanmıs oldu.

Anladığımı belirtecek şekilde kafamı salladım.

" bazı işlemleri halletmen gerekiyormuş o yüzden seni hastaneye çağırıyorlar. "

Tekrar kafamı salladım ve yataktan kalktım. Daha fazla öyle durursam ağlayabilirdim çünkü.

" istersen..."

"İstersem ? "

" sen kendi evine gidebilirsin burada yanımda kalmana gerek yok artık "

" gideyim mi ?"

" yani... bende birazdan hastaneye gideceğim zaten "

" peki, sen bilirsin " dedi ve ayağı kalktı ardından kapıya doğru ilerledi.

Aslında amacım hemen gitmesini sağlamaktı. Hiç gitmeyecekti yoksa...

" görüşürüz " diye mırıldandım ama duyduğunu bile düşünmüyordum.

Duymadı da zaten...

Yorum yapılmış, oylar verilmiştir umarım.

Ehem. Seviyom lan sizi 💋

Düzenlendi.

FENOMENİST/ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin