4-"Yardı(m) edebilirim."

150 17 8
                                    

BTS,V-Singularity 1 Hour VER.

Taehyung eliyle önüne gelen saçlarını geriye taradı. Jeongguk'tan hoşlanıyor muydu? Bunca zaman ondan nefret etmişken, şimdi ondan hoşlanıyor muydu? Kafasının için Jeongguk'un sözleri yankılanmaya başladığında ofladı.

"Ben senin oyuncağın değilim! İstediğin zaman oynayıp, canın sıkılınca bir kenara atabilecek biri değilim. Sana olan hislerimle oynama! Ve onları asla küçümseme."

Taehyung içinde kendi kendiyle savaşırken, okula girdi. Jeongguk'la karşılaşmamak için geç gelmişti. Sabah sabah onunla tekrardan kavga etmek istemiyordu. Kendi sınıfın önünde durdu. Biraz bekledikten sonra kapıyı çalıp içeri girdi.

Ders ingilizceydi. İngilizce hocası koyduğu kasetteki filmi izletiyordu. Hiçbir şey demeden Jeongguk'un yanındaki yerine oturdu. Jeongguk kafasını sıraya koymuş uyuyordu. Hoca film izlettiği için uyuyanları önemsemiyordu. Çantasını yere bırakıp Jeongguk yanına oturdu. O da Jeongguk gibi kafasını sıraya koyup, ona doğru dönük olan Jeongguk yüzünü izledi.

Bir süre Jeongguk'un uyuyan yüzünü izledi. Bir anda Jeongguk'un yüzündeki kaslar kasıldığında kaşlarını çattı. Yüzünün kasılmasının ardından ağzından minik bir inleme çıkmasıyla, Taehyung sırıttı. Neyse ki film çok sesliydi. Jeongguk kaşlarını çatıp gözlerini açtı. Bedenindeki his yeniydi, ama ne olduğunu biliyordu. Taehyung'la göz göze geldiğinde yutkunup doğruldu.

Taehyung'a hiçbir şey demeden ayağa kalkıp hocanın yanına gitti. "Bayan Choi, tuvalete gidebilir miyim?" Ufak bir baş sallamasıyla onay aldığında hızla lavaboya yöneldi. İçinden boş olması için dua ederek ilerledi. Taehyung, ardından gitmek için bir kaç dakika bekledi.

Bir süre geçtikten sonra o da lavaboya gitmek için izin alıp sınıftan çıktı. Yüzündeki sırıtış ile lavaboya girdi. Girer girmez Jeongguk'un kısık sesli inlemelerini duyduğunda sırıtışı büyüdü. Jeongguk'un içinde olduğu kabinin önünde durdu. Ona yardım edecekti. "Tae-ahm."

Jeongguk'un adıyla inlediğini duyduğunda kabinin kapısını tıklattığı. Jeongguk'un çıkardığı sesler anında kesildi. "Kapıyı açarsan, yardım edebilirim." Jeongguk yutkundu. Derin bir nefes alıp kabinin kapısındaki kilide götürdü, az önce kirli işlerle uğraşan elini. Kilidi çevirip açtığında, Taehyung kapıyı ittirip içeri girdi. Kabine girdiğinde Jeongguk'un çıplak alt bedeni ile karşılaştı.

Yapılı bacaklarına baktığında yutkundu. Gözlerini kaçırıp irislerine döndüğünde kesik kesik nefes alan güzel yüzüne bakarak sırıttı. "Belki de, buna değil de..." Jeongguk'un ıslak elini işaret parmağıyla gösterdi. Sonra da işaret parmağının yönünü kendisine doğru değiştirerek kendisine çevirdi. "Bana ihtiyacın vardır."

Elini kemerine götürüp sesli ve aceleci bir şekilde kemeri çıkartıp yere attı. "Belki de, aynı senin yaptığın gibi, ben de seviyorumdur..." Elini Jeongguk'un titreyen omuzlarına koyup gömleğinin ilk üç düğmesini açarak dudaklarını belirgin köprücük kemiklerine sürttü. "Hatta belki çok seviyorum, kim bilir?" Jeongguk, Taehyung'un kurduğu cümleyle birlikte dudaklarından kesik bir inleme çıkartıp elini duvara yaslayarak destek aldı. Taehyung şu ana kadar hep canını yakmıştı lakin, onun en ufak bir kelimesine bile razıydı. Taehyung belki onu kullanıyordu fakat, Jeongguk bunları anlamayacak kadar aşık olup gözünü kör etmişti, bilmiyordu.

"S-sen..." Jeongguk, Taehyung onun köprücük kemiklerinde uğraşırken kemikli parmaklarını onun saçlarına geçirdi. Deliriyordu, başını geriye doğru attı ve ona alan açtı. "Sen gerçek o-olamazsın..."

"İster kabul et, ister etme." Dudaklarına doğru fısıldadı. "Ben gerçeğim."

"Y-yapma..." Bilincini kaybedermiş gibi sayıklamaya başladı, hala Taehyung'un saçlarıyla oynuyor, çekiştiriyordu tutamlarını. "Canımı yakıyorsun, Taehyung."

Stigma [TK]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin