11

1.1K 115 70
                                    

Merhaba kuzularım. İzmir'de olan deprem yüzünden hayatını kaybeden herkesin ailesine Allah sabır versin. Çok zor bir olay bu ve birbirimize destek çıkmalıyız. Twitter'dan İzmir'e sallayarak değil. İzmirde bizim ülkemizden bir şehir ve orada olan deprem için içkiyi veya CHP yi sebep gösteremezsiniz. Ya o şehirde siz olsaydınız. O şehrin İzmir olması neyi değiştiriyor. İzmir bizim ülkemizde değil mi? Eğer olan depremin sebebini İzmirde yaşayan insanların içki içmesi veya Atatürkçü olması görüyorsanız. Lütfen kitabımdan siktirin gidin. Kalanlara iyi okumalar.

~24 Kasım 2012~

*New York*

Clint bir haftadır Natasha'nın evinde kalıyordu. Natasha'nın söylediği isimi bulduğunda onunla iletişime geçmek istemişti fakat Natasha'ya verdiği sözden geri dönmek istemiyordu. Belki Natasha'nın ikizleri olduğunu Laura'ya söylemiş olabilirdi. Ama bu onun hala Natasha'nın en yakın arkadaşı olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

Clint mutfakta kahve yapıyordu. Bir anda yanında kızıl saçlı çocuk belirdi. Clint elindeki kupayı az kalsın düşürüyordu. Çocuk iki ay önce ormanda geri insan formuna döndükten sonra Klaus'un eğlencelerinden biri olmuştu. Klaus elinde ne kadar Elena Gilbert'ın kanı varsa hepsini melez yapıp melezleri tek tek öldürmekle harcamıştı.

Çocuk hayatta kalan tek melez olmuştu. O zamandan beri Clint'in korkulu rüyasıydı. Kendisi de bir anda ortada belirebiliyordu fakat çocuk bunu en beklemediği anlarda yaptığı için Clint'in anlık afallamasına sebep oluyordu.

"Şunu yapmayı kesicek misin Archie? Bir kalbim var."

Archie, Clint'e doğru sırıttı. Bunu yapmayı çok seviyordu. Aynısı annesinde işe yaramıyordu. Bu yüzden her seferinde Clint'in anlık kalp krizleri geçirmesine sebep oluyordu.

"Bu hiçbir zaman eskimiyecek."

Clint gözlerini kısıp çocuğa baktı. Archie salonun mutfak kısmından çıkıp koltuklardan birine oturdu.

"Kızı buldum demiştin. İletişime geçtin mi?"

"Hayır. Natasha'ya sözüm var."

Çocuk tek kaşını kaldırarak Clint'e baktı.

"Sen sözlerini tutabiliyor muydun?"

Clint tekrar gözlerini kısıp Archie'ye baktı.

"Beni dinle seni küçük bok parçası -"

Archie Clint'e baktığında Clint sustu. Neden bu ailenin her üyesi bu korkutucu olmak zorundaydı ki? Daha Natasha'nın kızını görmemişti. Fakat fotoğraflardan gördüğü kadarıyla o da aynı bakışlara sahipti.

"Birşey mi diyodun?"

"Hayır. Hiçbirşey söylemiyordum."

Archie önüne dönüp telefonuyla ilgilenmeye başladı. Ava'nın bazı fotoğraflarını bulmuştu. Kendisi ikizini hatırlıyordu. Beş yaşlarına kadar birlikte büyümüşlerdi. Archie'nin dedikleri herşeyi yapması için her zaman kız kardeşini kullanıyorlardı. Daha on üç yaşındayken görevlere gitmeye başlamıştı. Sırf kardeşine dokunmasınlar diye.

Ama ikizinin hafızasından kendisini sildiğini öğrendiğinde yaptıklarının boşa gittiğini anladı. Ava'nın aksine onun güçleri daha geç ortaya çıkmıştı. Alexander Pierce ona gerçekleri anlatmıştı. Çocuğun daha çok acı çektiğini görebilmek için. Fakat çocuğu sinirlendirmek adamları için iyi bir son olmamıştı. Odanın içindeki herkes kül olmuştu. Pierce onu başka bir odadan izlediği için ona birşey olmamıştı.

Natasha ise çocuğun yarattığı kargaşadan yararlanarak Archie'yi oradan çıkarabilmişti. Üç yıldır annesiyle birlikteydi. Bir de Clint'le. Clint arada bir eve gelip Natasha'dan otlanıyordu. Ve kıskanç bir çocuk gibi Natasha'yı Archie'den kıskanıyordu.

The Little BallerinaWhere stories live. Discover now