FİNAL

3K 258 435
                                    

GÜNÜMÜZ;

"O gün, her şey bittikten sonra yani son adamı vurduktan sonra, ortalık hem sakinleşmiş hem de bir panik havası yayılmıştı. O gün Gguk saçlarını tekrar Kızıla boyadı. Polisleri öldürmüşler ama kim öldürdü bilmiyoum. Her şey hem çok açık hem gizliydi. Ama ben sonradan öğrendim. Onlar polis değil, son adamın çalışanıymış çünkü-"

"Çünkü polisler rehinenin içinde olduğu bir arabayı tehlikeye atmazlar." Doktorun sesiyle başımı salladım. "Doğru."

 Ellerimin üstünde ki yaralar kabuk bağlıyordu. Kısa siyah saçlarım artık omuzlarıma geliyordu. Ve artık ağlarken çokta canım yanmıyordu. Verilen sakinleştiriciler sanırım işe yarıyordu. "O gün ne oldu sonra?" Kuruyan boğazımı temizleyip ona baktım. "O gün uzun bir gündü. Önce Jungkook büyük alanda bir toplantı yaptı. Herkese çok ama çok fazla para teklif etti. Amerika'ya geri dönmemiz lazımdı çünkü. Babası ile yüzleşmek için." yutkundum başım dönüyordu. "Elimi hafif şiş karnımda gezdirdim. "İyi misin Lalisa?" Başımı olumlu anlamda salladım. "Kızım yoruldu sanırım." Gülümsedi. "İsabella olacak adı değil mi?" 

"Evet. Babasının istediği gibi. Her neyse bitirelim artık şunu. Bir sürü çalışan kabul etti. O sırada Jungkook ve Gguk özel bir konuşma yaptı saatlerce benim haberim yoktu. Bize söylemediler. Daha sonra ise Gguk geriye kalan tüm cinayetlerin hepsini yaydı. O gün saklanılan fotoğraflar, gazete haberleri, görgü şahitlerinin adı, orada bulunan polisler hepsi..." 

"Hatırlıyorum o günü. Gündemden düşmedi saatlerce. " Doktor açık saçlarını topladı. "Bütün kanıtlar gün yüzüne çıkarken, görgü şahitleri ve o gün orada bulunan tüm herkes sorguya alındı. Sıra sıra itiraflar geldi. Artık ikizler masumdu. " Başımı iki yana salladım. "Hayır tam olarak değil. Onlara kızgın olanlarda vardı. İnsanlar ikiye bölündü. Bizi savunanlar, devleti savunanlar. "

"Ama yine de..." dedi gözlüklerini düzeltirken "artık yalnız değildiniz." Derin bir nefes aldım. "Değildik. Jungkook ölmeden önce, her şeyi halletmişti." Gözlerimden yaşlar akarken zor da olsa gülümsedi. "Devam edebilecek misin?" diye sordu elimi tutarak. "Evet. Evet. Gguk son işini de hallettikten sonra ortadan kayboldu. Taehyung, Soobin, Soojin hepsi ortadan kayboldu. Jungkook'a sorduğum da sonra anlatacağım demişti." Göz yaşlarım biraz daha arttı. 

"Eğer çıkan yangında ölmeseydi..." Ağlayarak başımı salladı. "Evet. Ölmeseydi... Şuan hepsi nerede biliyor olacaktım. Her neyse..." Burnumu çekip gözlerimi sildim. "Gece, gece yola çıktık. Kaç araba sayamadım. Çok çok fazla araba vardı sayamadım. Havaalanına geldik. İki saatten fazla bir süre bekledik orada. Adamların hepsi bir bir ortadan kaybolmaya başladı." 

"Plan için görev yerlerine geçtiler yani?" Başımı olumlu anlamda salladım. "Aynen öyle. Sonra bir telefon geldi. İkimizde kılık değiştirmiştik. Benim uzun turuncu saçlarım ve mavi lenslerim vardı. O ise sakal falan takmıştı. Çok ama çok korkuyordum. Nasıl olacak diye düşünmeden edemiyordum Jungkook sürekli sakin olmamı söylüyordu ama yapamıyordum. Kapıdan girdiğimde anladım..."

Merakla yüzüme eğildi. "O kadar güvenliğin, kameranın içinden nasıl geçebildiniz merak ediyorum gerçekten. " Yanaklarımı sildim. "Jungkook'un bütün adamları. Hepsi görev başında ki insanları etkisiz hale getirip onların yerine geçmişler. Yani herkes bizim adamımızdı." 

Doktor şaşkınca bana bakarken ağzının açılmasına engel olamadı. "Film gibi." Başımı salladım. "Film gibi. Güvenlikten, valiz kontrolünden, güvenlik kameralarından o kadar kolay geçtik ki... Ölüme o kadar o kadar kolay yürüdü ki!" Ağlamam şiddetlenirken yanıma geldi ve bana sarıldı. "Normalde o kadar zorluk olurdu o gün o kadar kolay geçtik ki! Keşke polisler gelseydi! Keşke bombalar falan patlasaydı! Ne bileyim bir çatışma çıksaydı! Ama ölmeseydi! Jungkook ölmeseydi! Ölmeseydi!" Göz yaşlarım aralıksız akarken zar zor nefes alıyordum. "Bugünlük bu kadar yeter. Hadi odana gidelim." 

TWO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin