37- Gerçek hisler

1.5K 148 387
                                    

Sessizlik.

Yoongi, eşiyle yaşadığı evine ilk adımını attığında kaplamıştı dört bir yanını.
Sessizlik.

Saat kaçtı, bilmiyordu. Zaman kavramını yitirmiş gibiydi. Hissettiği şeyler, canını acıtan şeyler zamanı bile unutturmuştu genç adama. Saat kaçtı şu an ya da bugün günlerden hangi gündü bilmiyordu. İçindeki kötü hisler evine girmesiyle artmıştı.

Evlerinin güzel kokusu gitmiş gibiydi. Birçok şey gitmiş gibiydi aslında evlerinden. İhanetin tohumları serpildiğinde evlerine bizzat Yoongi tarafından, aşk sessizce gitmişti. Aşkla ihanet aynı çatının altında olamazdı zaten, nitekim olmamıştı da. Aşk gitmişti, huzur gitmişti, saygı gitmişti.

Yoongi aldattıkça Namjoon'u biraz biraz eksilmişti evlerinin güzel kokusu. Birer birer gitmişti güzel şeyler, huzurları gitmişti. Aşk yuvaları şimdi dört duvardan fazlası değildi. Namjoon yoktu ve Namjoon'un kokusundan yoksun bu ev Yoongi için adeta bir cehennemdi.

Sahi Yoongi Jungkook'un kollarında iken bu evi cehenneme çevirmemiş miydi Namjoon için?

Şu an Yoongi'nin oturduğu koltukta tüm çaresizliğiyle oturmamış mıydı o günde Namjoon?

Kendisine, 'Cennetim' diye hitap eden adama 'Cennetimi cehenneme çevirenim' dedirtmemiş miydi?

Yoongi, şu an içinde bulunduğu durumu fazlasıyla hakediyordu. Aldatmıştı eşini çünkü, saygısızca aldatmıştı defalarca. Pişman olmadan, tereddüt etmeden, bir an bile düşünmeden. Cehennemi yaşatmıştı Namjoon'a. Cehennemi kendisi de yaşamalıydı. İçindeki kötü hisler peşini bırakmayacaktı. Yoongi, hakediyordu. Bedel ödemeyi hakediyordu.

Eskiden, eşini henüz aldatmaya başlamadığı zamanlarda bu salonda birlikte olurlardı. Birbirlerine sarılmış bir şekilde yahut Yoongi Namjoon'un kucağında, film izlerlerdi, sohbet ederlerdi, birbirlerini severlerdi. Kahkaha sesleri eksik olmazdı evlerinden, mutlulukları dolup taşardı aşk yuvalarında.
Sonra aldatmıştı Yoongi Namjoon'u ve kirlenmişti aşkları.

Namjoon'la sarılarak oturduğu koltukta Jungkook'u öptüğünde kirletmişti herşeyi. Namjoon'un, 'aşk yuvamız' dediği evde bedenini birleştirdiğinde bir yabancıyla yıkılmıştı aşk yuvalarının duvarları. Yoongi öpmüştü Jungkook'u ve bitirmişti herşeyi.

Geri dönülemezdi artık, geri dönülemeyecek kadar ileriye gidilmişti çünkü. Herşey kirlenmiş, herşey bambaşka olmuştu. Artık Yoongi'nin hissettiği pişmanlığın bir önemi yoktu, herşey bitmişti çünkü. Yoongi başlatmıştı Namjoon bitirecekti.

Son pişmanlıklar fayda etmezdi, gözyaşları işe yaramazdı, üzgün olmak hiçbir şeydi. Yoongi bunları çok iyi biliyordu, bilmesine rağmen kendini pişman hissetmekten alıkoyamıyordu. Hissettiği bu pişmanlığı ömrünün sonuna kadar hissedeceğinin bilincindeydi. Berbat hissediyordu, iğrenç hissediyordu kendisini. Şimdi, Hoseok'un kendisine olan bakışları daha anlamlıydı. Neden arkadaşının öyle baktığını şimdi çok iyi anlıyordu. Çünkü iğrençti Yoongi, eşini aldatacak ve bunu aylarca sürdürebilecek kadar iğrençti.

Ucuz nefisli bir adamdı, kendi gibiydi kalbi, kendi gibiydi hisleri...

Gözünden akan yaşlar temizlemiyordu onu, temizleyemezdi. Yoongi yıkansa bile temizlenmezdi. Ruhundaki kir çıkmazdı.

İç çekişleri sessiz evdeki tek sesti. Bir zamanlar Namjoon'un gülüşleriyle, kahkahalarıyla kutsanan duvarlar bile kızgındı Yoongi'ye. Eşini aldattığını için ve Namjoon'un gülüşlerine kıydığı için. Bir daha o güzel adamın güzel gülüşlerini duyamayacakları için kızgınlardı Yoongi'ye.
Yoongi sadece eşini değil, aşk yuvalarını da yaralamıştı Jungkook'la defalarca burada sevişerek.

Betrayal Where stories live. Discover now