37. Bölüm

1.5K 63 74
                                    

Günaydın... :)

Cumartesi sabahı erken uyanan arkadaşlarım varsa, onlara bir sürpriz olsun bu bölüm. Zira sabahın köründe kimse bölüm beklemiyordur sanırım :)

Yorum yapmamınız beni bir miktar üzüyor, söylemek isterim. Keyifli okumalar.

***

Oğuz çıkar çıkmaz telefona sarılıp Filiz'i aradım. Oğuz'un şirketine gitmek istiyordum ama Oğuz'dan ya da içeriden birisinden teyit almadan o kapıdan tek başıma geçmem mümkün olmazdı. Ama muhtemelen Filiz için durum böyle değildi. Onun kimseyi aramadan içeri girebileceğinden emindim.

Filiz, tam da beklediğim gibi ikiletmeden heyecanla teklifimi kabul etti. Eğlenceli olacağını düşünüyordu. Bense sinirlerimin bozulacağı konusundan endişeliydim ama bir yandan da çocuksu bir heyecan duyuyordum. Uzun zamandır en çok hayat dolu hissettiğim anlardan birisini yaşıyordum. Annesinden gizli evden çıkmaya çalışan ufak bir çocuk gibiydim. Şu an hayatıma dair benden başka sorumluluk almak isteyen yalnızca Oğuz vardı ve ondan saklayarak bir şey yapma fikri garip derecede heyecan vericiydi.

Tabii bir de benim ve Filiz'in başındaki korumalar vardı. Bizimle olmalarında bir sakınca yoktu ama Oğuz'a şirkete gideceğimizi bildirmemeleri gerekiyordu. Hoş, adım adım Oğuz'a hesap verdiklerini sanmıyordum. Öyle olsaydı, Oğuz çalışmaya bile fırsat bulamazdı. Ama yine de tedbirimizi almamız gerekiyordu.

Filiz'i beklerken hazırladığım kahvaltıyı edip bulaşıkları toparladım ve üzerime ofiste sırıtmayacak, rahatlıkla araya kaynamamı sağlayacak bir şeyler giymek için odama çıktım. Ne giyeceğim belliydi. Siyah, dar kesim ve bileklerimi açıkta bırakan bir kumaş pantolon, beyaz gömlek ve siyah dar bir, klasik ceket... Siyah topuklu ayakkabılarımı da giydiğimde tam bir ofis kadınına dönüşmüştüm. Olabildiğince sıradan giyinmiştim çünkü içeri girdiğimizde çalışanların arasına kaynamak istiyordum. Yüzüme de sade ama etkili bir makyaj yaptım. Aynaya baktığımda gördüğüm şeyden memnundum. Gerçekten iyi görünüyordum. Kendi kendime ayna karşısında seksi olduğunu düşündüğüm pozlar vererek oyalandım. Bu görüntünün ofislerde sıradanlaşmış olmasının bir nedeni vardı. Çünkü ne kadar sık kullanılırsa kullanılsın, etkiliydi.

Kapı nihayet çaldığında saatim öğleden sonrasını gösteriyordu. Çantamı alıp, direkt çıkmak üzere kapıyı açtım. Filiz'i de kendim gibi ofis tarzında giyinmiş olarak görmeyi bekliyordum. Ama beklediğimi bulamadım.

Filiz'le karşılıklı olarak birbirimizi baştan aşağı süzdük. Ben olabildiğince iş kadını görüntüsündeyken o, kot pantolonu ve su mavisi spor gömleği ile son derece rahat görünüyordu. Siyah saçlarını sıkı bir atkuyruğuyla toplamış, kocaman gözlerle beni süzüyordu.

"Bahar, sen ne yaptın?" diye sordu bana tereddütle.

"Ben de aynısını sana soracaktım" dedim.

İç çekerek içeri girip kapıyı kapattı ve beni bir kez daha baştan aşağı süzdü.

"Toplantın falan mı var?" diye sordu.

Gözlerimi devirdim. "Şirkette abin dahil kimsenin dikkatini çekmemek için böyle giyindim" dedim. Eminim içerde aynı kombinle dolaşan en az on kadın vardır. Yani en azından babamın şirketinde öyleydi" dedim.

Filiz kollarını göğsünde bağlayıp gülerek kapıya yaslandı.

"İyi hoş da Bahar, abimler mühendis. Yani çoğunlukla kot, spor ayakkabı, tişört falan giyerek çalışıyorlar. Hatta daha çok tulum ya da yelek giyerler çünkü bizzat makinelerle uğraşıyorlar. Senin bu üstündeki kombin olsa olsa yönetim tarafında, bir de toplantılarda falan olur. Bizim de bugün orada işimiz yok" dedi.

Bahar: DönüşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin