Bölüm 8

542 29 34
                                    

Sabah Theo isimli şahsın üzerimize hortumla su tutmasıyla uyandık.

"Hadi uyanın artık kocam ve kumam!" dedi ve suyu kafamıza tutmaya başladı.

"Theodore Nott derhal çek şu suyu derhal üzerimizden!"

"Tamam karamelli kekim neden hemen kızıyorsun ama." dedi ve bu defa suyu kapatıp dudak büzdü.

"Hey hey, karamelli kekim falan sen hayırdır?" diye girişti Draco. Bunun üzerine oldukça büyük bir kahkaha attım ve bir asa hareketiyle bizi kuruttum.

"Sakin ol kocacığım. Sen dışındaki herkes sadece arkadaşım."

"Lan bir yürü git!"

"Tamam ayol yemedim sevginizi."

***

Erkek grubunun kaldığı apartta kahvaltı yapıyorduk. Draco'nun hemen karşımda oturması kahvaltımı yapmamı zorlaştırıyordu. Çünkü sürekli bana bakıyor ve gülümsüyordu.

"Hey Draco ve Hermione anlatmayacak mısınız artık?" diye sordu Harry.

"Önemli bir şey yok ya altı üstü sevgiliyiz." dedim ve kahvaltıma geri döndüm. Herkes garip garip bize bakıyordu. Şaşırmamışlardı ama aramız bozuk diye biliyorlardı.

***
Yazardan

Kumsalda el ele Draco ile yürüyorlardı. Bir anda Draco "Gidince evlenelim hemen." dedi. Hermione bunun üzerine Draco'ya şaşkın şaşkın bakıyordu.

"Doğru tabii." dedi ve gülümsedi genç adam. Hermione'nin önünde diz çöktü ve cebinden siyah kadife bir kutu çıkardı. Hermione bunun üzerine daha çok şaşırdı.

"Benimle evlenir misin Hermione?" dedi Draco.

Hermione bu kadar çabuk evlenmek istemiyordu. Henüz her şey için çok erkendi. Ama şu an Draco'nun gözlerindeki umudu ve kesinliği gördüğünde reddedemedi ve istemsiz olduğunu belli etmeyen bir şekilde "Evet, evet." dedi ve elini uzattı. Draco yavaşça parmağına yüzüğü taktı ve Hermione'nin dudaklarına kısa bir öpücük kondurdu. Sonrasında sıkıca sarıldı ve teşekkür etti.

***

Gece saatleriydi. Hermione elindeki bronz renkli altın yüzüğe bakıyordu. Yüzüğün üzerinde oldukça zarif, kırmızı bir taş vardı. Gerçekten çok zarifti. Draco, bu kadar kısa sürede Hermione'yi iyi tanımıştı.

Hermione, aon defa etrafına ve kenarda duran bavuluna baktı. Kaçıyordu. Evine kaçıyordu. Habersiz, sessiz... Gerisinde sadece bir mektup bırakmıştı. Eskimiş parşömenin üzerinde "yapamayacağım" yazıyordu sadece. üzerine de parfümünü sıkıp odasının kapısına yapıştırmıştı.

O da haklıydı kendi sebeplerince. Daha yeni çıkmaya başlamışlardı ve Draco hemen ona evlilik teklifi etmişti. Bu tür şeyler için hem çok gençlerdi, hem de çok erkendi. Birbirlerini daha çok tanımaları gerekiyordu. Bunları Draco'ya anlatsa vereceği tepkiden korkuyordu.

Eline asasını ve bavulunu aldı ve evine cisimlendi. Odasına girdi ve üzerini değiştirdi. Beyaz, kolsuz bir tişört ve mavi bir pijama giymişti. Kolunu kafasının altına aldı ve olanları tekrar düşünmeye başladı. Kolundaki 'bulanık' yazısı dikkatini çekti. Malikanenin diğer kenarında uyuyan annesi yapmıştı bunu. Bunları hatırlayınca düşün seline gitti. Aklına daha iyi bir fikir gelmiyordu.

Anıslarını suya boşalttı ve kafasını suya soktu.

Hermione

Malfoy Malikanesinin soğuk zemininde yatan bedenimi gördüm. Karşımda da annem vardı. Hızlıca yanıma geldi ve bana işkence yapmaya başladı. Bedenimin üstüne çıktı ve kolumu açtı. Tırnaklarını etime batırıp üzerine 'bulanık' yazmaya başladı. Bulanık... Kendi kızına hem de...

Hermione Riddle -Dramione-Where stories live. Discover now