Yıllar önce işlenmiş bir günahın iki gencin üzerine yüklediği büyük sorumluluk konu edinilmiştir. Hikayenin ilk bölümünde anlatılan olay gerçek yaşanmış olmakla birlikte devamı tamamen hayal ürünüdür. Bu benim ilk hikayem olup sizlerin güzel katkıl...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Sizce Emre bu bölümde neler yapmıştır yine :) ?
Cevap: Evet, bir şeyler yapacak ve ben çok heyecanlıyım bu bölümü yazarken. O zaman hemen başlayalım. Şarkımızı yine belirttiğim yerde açalım canlarım. Keyifli vakitler hepinize...
Medya: Göksel_ Baksana Talihe
Medya: Menajerimi Ara_Simge Gezmiş_ Koş Koş
*************
Gece Destina'dan nasıl ayrılıp odama gittim bilmiyorum. Odama geçtiğimde beraber geçirdiğimiz her dakikayı üzerine dakikalar ekleyerek tekrar tekrar yaşadım. Kurduğumuz cümleleri hafızama sert çivilerle kazır gibi kazıdım. Yaşadığı hayatın içerisindeki yaşanmamışlıklardı onu yaralayan. Elimde telefon döndürüp döndürüp durdum. Kafamda bazı planlar vardı, uygulamaya geçirmek için sabırsızlanıyordum. Yapacağım şeyin onu ne kadar mutlu edeceğini düşünüyor, yanlış bir harekette ise ona gelebilecek zararları düşünüp acı bir şekilde yutkunuyordum. Dudaklarımı bir iki ısırdım, odanın içinde kıvırcık saçlarımı karıştıra karıştıra turlar attım. Yüzümü avuçlarımla iyice sıvazladım.
'Çok büyük riske gireceksin Emre farkında mısın?' Bir bardak suyu içiverdim hemen, durdum odanın ortasında öylece. Mavi kuş bana baktı ben de mavi kuşa.
'Kuşum artık uçmanın vakti gelmedi mi sence? Dışarda risk var; ama riskin yanında da özgürlük.'
Kuşum öterken odanın içinde benim içime de baharları getiriyordu. Salacaktım onu artık doğaya, soğuklar bitmişti artık.
'Mavi Kuş'um sence senin gibi Destina da uçmalı değil mi?'' sanki beni anlıyor gibi indirip kaldırdı kafasını.
'Korkuyorum ona bir zarar veririm diye, dışarda ne zorluklar var, en başta da halam ve babam. Onları ne yapacağız peki?' kanadını çırpıp kafesin kapı kısmına geldi ve ötüşünü daha da artırdı.
'Diyorsun ki kapalı kafesler ardında gökyüzün maviliğini nasıl görebilirim? Korkularımız da bizim kafesimiz.' aldım kafesi elime çıktım dışarı.
''Destina!'' seslendim mutfağın içinde süzülen ikinci kuşuma. Onun kafesi de bu koca köşktü ya.
Gülümsedi, açtı kafesin kapağını, aldı kuşu eline, çıkardı kafesin içinden.
''Ya tekrardan yaralanırsa ve bu sefer onu bulamazsak.''
''Emin ol, bin sefer yara alsa da yine o uçmayı kafese tercih edecek.'' gökyüzünde uçan kuşları gösterip:
''Hadi salıver artık, o kuşların yanında olmak en büyük hakkı.'' kuşun başına küçük bir öpücük kondurup bembeyaz ellerinin içinde pırıl pırıl parlayan mavi kuşumu salıverdi gökyüzüne. Gözlerinin içi yaşlarla dolsa da yüreğinin kuşla birlikte kanat çırptığına emindim.