26. Bölüm 🦠

7.8K 892 28
                                    



Biten eğlence gecesinden sonra herkes evine çekilmişti. Bir kere daha sessizliğe gömülen kasabada ışıklar söndüğünde ben de uyumak için hazırlanıyordum. Bu gece için de üzerimdeki beyaz tişörtün altına kot pantolonumdan başka giyecek bir şeyim yoktu. Koşturmadan çamaşırlarımı yıkayamamıştım. Hepi topu birkaç çift vardı zaten.

Fazlaca uykum olduğu için temiz olmasından başka bir şeyi umursamadım ve yer yatağıma uzandım. Hızla uykuya dalacakken kapım iki kere çaldı.

"Hilal! Uyudun mu Hilal?"

Gözlerim hızla açıldığında sesin Sarp'a ait olduğunu anladım. Gecenin bu vakti ne olmuş olabilirdi ki?

Üzerimdeki örtüyü indirerek ayağa kalktım ve terliklerimi giyerek kapıyı açtım. Endişe dolu gözlerle bana bakıyordu.

"Kusura bakma. Çok geç oldu ama öğrencilerinden biri kayıpmış. Küçük bir erkek çocuğu. İsmi Enes."

Enes'i tanıyordum. Endişe ile ona bakarken biraz daha dışarı çıktım. Daha fazla dışarı çıkmamla Bera ve Toprak'ı da gördüm. Beni neden o çağırmamıştı? Beklenti dolu gözlerle Bera'ya bakarken "Öğrencin olduğu için senin de yardımın olacağını düşündüm," dedi Sarp. "Eğer istersen..."

"Montumu alıp geliyorum hemen."

Tekrar içeri girip montumu aldım ve terlikleri çıkarıp ayakkabılarımı giyerek kapımı kilitledim. Önden giden Bera ve Toprak'ın arkasından ilerlerken Sarp yanımda duruyordu.

"Kale'ye doğru gittiğini söyledi çoban. Normalde de kaledeki mağaralarda oyun oynuyormuş. Bu çocuk gece yarısında özellikle nasıl korkmadan gider ki ta oralara. Seninle gittiğimizde bile çok tedirgin olmuştum."

"Öyle bir çocuk da değil aslında. Sınıfta en uslulardan biridir. Daha h yormadı beni. Mutlaka bir derdi olmalı."

Dördümüz yürürken toprak yoldan tarlaya girdik. Sararmış ekinler içinden hışırtı ile ilerlerken fenerler ışık tutmak için yanıyordu.

"Yanımdan ayrılma," dedi Sarp. "Geceleri tilki ve kurtlar gezintiye çıkıyormuş. Ayrıca bu sapların arasında yılan da olabilir. Bastığın yere dikkat et."

Korku ile Sarp'a daha çok yaklaştığımda önden giden Bera hiç arkasına bakmıyordu. Toprak yanında durduğu için sinirlensem de bunun şimdi önemli olduğunu düşünmüyordum.

"Nasıl bir çocuktu Enes," diye sordu Sarp.

"Sessizdi," dedim.
"Geçim sıkıntısı yaşadıkları belliydi ve sürekli amcasından bahsediyordu. Tek tek ailelerine hakim olmasam da Enes gibi bir çocuğu herkes fark edebilir. Onunla birkaç kez konuşmaya çalışsam da pek bilgi vermedi ailesi hakkında."

"Her şeye rağmen böyle bir şey yapacağını nereden bilebilirsin ki?"
Bera'nın ciddi ses tonu ve arkasına dahi bakmadan konuşması tüylerimi diken diken etse de bir şey demedim.

"Yine de öğretmeni," dedi Sarp.
"Bize gelmeyecek olsa bile Hilal'e gelebilir. Bizden daha iyi tanıyor."

"Bir şey söylemediğini söyledi işte."

Gergin ortamın nedenini tam olarak anlayamasam da gece güzeldi. Samanyolu şehir ışıklarının olmadığı bu doğal yerde tüm güzelliğini sergilerken çekirgelerin sesleri bize yol gösteriyordu. Enes için dua ediyordum. İnşallah başına bir şey gelmemiştir. Ailesi geçim sıkıntısı
çekse de birbirlerine çok düşkünler. Annesinin bu gece vakti ne hale geldiğini düşünmek bile istemiyorum. Dikkatli adımlarla tarlalar içinde yürümeye devam ederken "Bence adını söyleyelim. Belki duyar da gelir," dedi Toprak.

SALGINWhere stories live. Discover now