5. Bölüm

3.3K 264 200
                                    

Medya Emre Şahin :)

Yağmur

Bilinmeyen ile Caner'in tanışma ihtimali içimi kemirmeye başladı. Eğer öyleyse Caner'in yüzüne bir daha bakamazdım.

Kapım çalındığında yatağa oturmuş düşünüyordum. "Girebilirsin." dedikten sonra kapı açıldı ve Caner içeri girdi.

"Burada ne yapıyorsun güzelim? Seni bekliyoruz." Yanıma gelip oturdu ve saçlarımı düzeltti. "Hiçbir şey. Öyle oturmak istedim biraz."

"İyisin değil mi? Bir sorun yok." Kafamı salladım. Beni düşünmesi beni mutlu etmişti. "İyiyim. Sorun yok."

"Hadi o zaman gidelim. Seni arkadaşlarım ile tanıştırmak istiyorum." Elimden tutup beni aşağı indirdi.

Salonda tanımadığım üç yeni yüz gözlerini bize dikti. Ayağa kalktılar ve Caner beni öne çıkardı. "Gençler bu size bahsettiğim güzeller güzeli sevgilim Yağmur."

Kısa, kahverengi saçlı tatlı bir kız bana elini uzattı. "Ben Selin. Caner'in çocukluk arkadaşıyım."

"Memnun oldum Selin." Gülümseyip yerine oturdu. Onun yanında iki sarışın çocuk vardı. Uzun boylu olan elini uzattı. "Ben Ediz. Selin'in erkek arkadaşıyım."

"Memnun oldum Ediz." Ediz'e göre biraz daha kısa olan diğer çocuğa yaklaştım. "Ben de Cenk. Memnun oldum Yağmur."

"Bende." dedim ve geri çekildim. Gökçe'nin yanına oturdum. Caner de yanıma geldi.

Yarım saat kadar süren sohbet sonrası Furkan bizi canlandırdı. "Hadi o zaman oyun zamanı."

Kızlara ne oynayacağız der gibi baktım. İkisi de bilmediklerini belli ettiler. "Tamam ne ile başlıyoruz?" Emre ayağa kalkıp sormuştu.

Caner bir şeyler düşünüyor gibiydi. "Doğruluk mu cesaret mi oynayacağız tabiki." Oldum olası nefret etmişimdir şu oyundan. Caner'in bu oyunu önermesi hoşuma gitmemişti.

Diğerleri dünden hazırdılar. Furkan gidip mutfaktan cam bir şişe aldı ve sephaya koydu.

Umarım zor durumda kalmam.

Furkan'a seni öldüreceğim der gibi baktım. Bu sırada Caner kolunu omzuma atınca iş daha da çıkmaz bir hâl aldı.

"Baştan söyleyeyim caymak yok. Çeviriyorum." Furkan şişeyi çevirdi ve şişe Buse ile Furkan'ı işaret etti. Hemde Furkan soracaktı.

Şimdi hepten kötü olmuştu. Çünkü Buse Furkan'ı uzun zamandır platonik olarak seviyordu ama Furkan'ın bundan haberi yoktu. Her hafta başka bir kızla takılmayı seviyordu. Kalp kıran Furkan'dı kısacası. Onu seviyorduk ama kızları kullanma konusunda çok kızıyorduk.

"Evet. Doğruluk mu cesaret mi?"

Buse'nin tedirgin olduğu çok belliydi. Cesaret diyebilirdi belki ama çok absürt bir şey yaptırabilirdi Furkan şerefsizi.

İstemese de "Doğruluk." dedi. Furkan biraz düşündü ve korktuğumuz soruyu sordu. "Hoşlandığın biri var mı Buse?"

"Evet." Furkan bu cevabı beklemediği için şaşırdı. "Vayy! Kim acaba?"

Buse daha fazla gerilmesin diye araya girdim ve şişeyi aldım. "Tek soru tek cevap. Ben döndürüyorum." Çevirdiğim şişe ben ve Cenk arasında durdu.

Soru sorma tarafı ona gelmişti. Gururla doğruldu ve sordu. "Doğruluk mu cesaret mi?" Kendi sonumu kendim hazırlamıyorumdur umarım.

"Doğruluk." Doğrudan gözlerimin içine baktı. Soracağı soru belliydi sanki. Ama gözlerimde araştırmak istiyormuş gibiydi.

"Caner'i gerçekten seviyor musun?" Bu soru beni biraz düşündürdü. Gerçek aşkın ne olduğunu bilmeyen bir kız olarak ne diyeceğimi bilemedim.

Ama Caner yanımdayken fazla düşünmem doğru olmazdı. "Evet. Caner'i seviyorum." dedim hızlıca ve gözlerimi kaçırdım. Caner beni yanağımdan öptü ve kendine çekti.

Göğsüne uzanıp derin bir nefes aldım. Bu sırada şişeyi Ediz aldı ve çevirdi. Kendisi ve Caner arasında durdu.

"Evet kardeşim. Doğruluk mu cesaret mi?"

"Doğruluk." Ediz şişeyi elinde çevirdi ve hiç beklemeden sordu. "Yağmur'dan sakladığın sırrın ne?"

Ne sırrı ya?

Caner doğruldu ve ben yavaşça üzerinden çekildim. Biraz tedirgin olmuş gibiydi. "Evet kardeşim. Burada biz bizeyiz. Söyleyebilirsin."

Caner bir şey söylemedi. Ediz ile arkadaştılar ama Caner benden ne saklıyor olacakki bu kadar tedirgin oldu.

"Cevap vermeyecek misin?" dedim. Gözlerimin içine baktı. Özür diler gibiydi. "Üzgünüm Yağmur."

"Ne için üzgünsün? Ne oluyor?" Ediz pis pis sırıttı. Selin Ediz'i geri çekip bir anne edasıyla konuştu. "Bunu ona söylemelisin Caner. Bilmeye hakkı var."

Neyden bahsediyordu bunlar? Artık öğrenmeliydim.

"Bana da söyler misiniz artık?" Caner derin bir nefes aldı ve konuştu. "Ben yakında evleniyorum."

"Ne? Şaka mı yapıyorsun?"

"Duydun işte. Evleniyorum." Ayağa kalkıp suratına tokat attım. "Ne kadar rahat söylüyorsun ya! Sen evlenmek üzere bir adamsın ve buna rağmen benimle birlikte oluyorsun. Nesin sen padişah falan mı? Önüne gelenle evlenip, canının istediğiyle sevgili olabileceğini mi zannediyorsun?"

"Yağmur olay sandığın gibi değil gerçekten? Ben isteyerek evlenmiyorum! Ailem zorluyor. Evlenmezsem tüm mirası benden men etmekle tehdit ediyorlar! Buna mecburum! Ama seni çok seviyorum! Gerçekten!"

"Caner ne olursa olsun bunu bana söylemen gerekiyordu. Her şeyden önce biz arkadaştık! O zaman bile bizden böyle bir şeyi sakladın! Söyleseydin belki birlikte çözüm bulabilirdik. Üzgünüm Caner başlamadan bitti."

Masanın üzerindeki çantamı alıp çıktım. Gökçe, Buse, Furkan ve Emre de peşimden geldiler. Onlar da inanamamışlardı.

Birden kahkaha atmaya başladım. "Ne oldu kızım? Delirdin mi?" Furkan şaşkınca sormuştu. "Yok ya ben Caner'i sevmiyordum. Onu farkettim de ona gülüyorum. Ayrılmak mükemmel oldu. Bahane aramaktan kurtuldum."

Benimle birlikte herkes gülmeye başladı. O sırada telefonuma mesaj geldi.

Bilinmeyen Numara: Doğru yolu bulmana sevindim (:

Patlamış Mısır | TextingWhere stories live. Discover now