3

60 10 23
                                    

En son yağdı gözlerimden yağmur.

Hatırlıyor musun? Okulun orda küçük bir bakkal vardı. Tam sağ köşede kırmızı kurabiyelerden satardı.Çok severdin. Öyle bir severdin ki onları bazen beni okulda unutup koşa koşa onu almaya giderdin.

Sonra farkına varır, okula elinde o kırmızı kurabiyelerle tavşan dişlerini göstere göstere yerken beni unutmanın verdiği utangaçlıkla geri gelirdin. Senin bu hallerini kızgınlıkla değil masumiyetle izlerdim. Yeni yeni boyun uzuyor, saçların kendine ait dalgalığı, üstünde çiçeklerin masumiyeti.

Bazen seni izlerken her şeyi unutur, dünya yansa kavrulur seni izlemeyi bırakmazdım. Sen bana bir kere gül diye neleri yapmazdım ki. Sen her zaman bana o güzelliğinle güler, gözlerindeki yansımamı görene kadar gözlerinin derinliklerine bakar kaybolurdum orda.

Sizin eve ilk geldiğimde annen bize portakal suyu ve senin sevdiğin kurabiyelerden getirmişti. Heyecandan ne bir şey yiyebilmiştim ne içebilmiştim. Annen öyle tatlı, şefkatli bir kadındıki beni dizinde uyutsun saçlarımı okşasın isterdim. Benden anneni kıskanmazdın biliyordum. O zamanlar bile bende bir şeylerin eksik olduğunu anlardın. Ama hiç konusunu açmaz, yaralarımı kanatmak istemezdin. Bilmezdin ki yaralarımın yarabandı sendin.

Annen ve baban beni çok seviyorlardı, hala öyle. Onlar bana senin arkadaşından çok oğullarıymış gibi davrandılar. Sofranıza bir tabak daha eklemeniz benim için dünyalara değerdi.

Benim evde bulamadığım o sıcaklık annenin elinde, babamın gözlerinde senin ise gülüşün de saklıydı.

Anne saçlarımı sever misin? Lütfen bir kerecik. Bir kerecik dizine yatayım. Sen saçlarımı sev bense sana bugün okulda yaptıklarımızı anlatayım. Sen bana bütün yorgunluklarını anlat. Ben sana tüm kırgınlıklarımı. Babamı anlat mesela. Sevdiniz mi birbirinizi, neden terk etti. Suçlusu ben miyim? Ondan mı sevmiyorsun beni? En son yağdı gözlerimden yağmur.

Bugün mektubumu kısa tutacağım güzelim. Biraz yorgunum. Bütün bu hisler nasıl desem fazla. Kötü anlamda değil çatma o güzel yüzündeki keman kaşlarını.

Ben seninle her şeyi öğrendim. Sevgiyi, aşkı, mutluluğu, ağlamayı, deli gibi yağan yağmurun altında çılgınlarca dans edip seni özlemle öpmeyi.

Şimdi yazacağım bir kaç cümle tüm cesaretiyle, tüm korkusuyla, tüm hisleriyle sana gelen bir çocuktan.

Mısralar saçının bir telinde toplanır. Ah bir gülsen sevgilim tüm şiirler sana yazılır.

Yağmur akşama doğru yağarken, sokaklarda dans etmeyi seviyorum seninle

O çok sevdiğin kurabiyeleri en çok seninle yemeyi

Yavru köpekleri en çok seninle sevmeyi

Seni öpünce tüm kırgınlıklarım, tüm çığlıklarım geçecekmiş gibi seviyorum seni

Gözyaşlarında, gülerken, bakarken, gözlerindeki ışık gibi seviyorum seni

Tüm bu bilinmezliklere rağmen seni seviyorum

Yıldızların altında en çok sen güzelken

Elin elimdeyken, yatağın diğer ucunda kalbin kalbimin üstündeyken seviyorum

Seni tüm yaralarıma rağmen öyle bir seviyorum ki

Tüm yaralarım ben oluyor, sen oluyor, biz oluyor uçup gidiyor rüzgarla

Öyle seviyorumki seni sevgilim

Merhametimle, sevgimle, cesaretimle seviyorum.


Selammmm nasılsınız?

Şu anlık çok az bir okuyucum var fakat yazmak beni iyi hissettiriyor. O yüzden 2 günde bir bölüm atıyorum. Bu bölüm birazda küçüklükten geçiş gibi oldu. O yüzden biraz kısa tuttum. Hala geçmişte bir çok sır, bir çok yara saklı. Fakat onları ilerleyen bölümlerde göreceğiz. Çok uzattım. Umarım beğenmişsinizdir bölümü. Öpüyorum güzel kalplerinizden.. -İmera-

Wine and Die -TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin