𝒚𝒐𝒖 𝒔𝒍𝒆𝒆𝒑 𝒔𝒐 𝒉𝒂𝒑𝒑𝒊𝒍𝒚*

4.1K 462 30
                                    

tüm kötü şeyler,bana hiçbir şeymiş gibi geliyor seninleyken*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

tüm kötü şeyler,
bana hiçbir şeymiş gibi geliyor seninleyken*

v, winter bear

|Jeongguk|

Her şey üzerime geliyordu.

Konuşmamızın üzerinden dört gün geçmişti ve biz, hiçbir iletişime geçmemiştik.

Onu ne bahçede, ne şirkette görüyordum. Nefes almam beni zorlaştırırken önümde duran dosyanın kapağını kapadım, ayağa kalkarak ceketimi elime aldım, uzamaya başlamış saçlarımı kulağımın arkasına atarak ilerledim kapıya.

Babam yanındaki biri ile koridorda yürüyordu, yanından geçerken onlara selam verdim. Bir şey demek istediyse de sustu, asistanıma çıktığımı haber vermenin ardından asansöre bindim. Biraz hava almak istiyordum, çok fazla havaya ihtiyacım vardı.

Ona aşıktım.

Bunun nasıl olduğunu anlayamamıştım, daha iki gün öncesine kadar ben bile farkında değildim ama ondan tamamen uzak olmak, kalbimi hiç olmadığı kadar acıtmıştı. Üstelik uzak durmak isteyen bendim, kollarına koşamayacak olmak canımı yakıyordu.

Şoför koltuğuna geçerek arabayı çalıştırmadan önce görevliden jipi getirmesini istemiştim, hava alabileceğim tek yer, onu tamamen hissedeceğim bir yer olmalıydı. Ana yola çıkarak şehir dışına doğru sürürken radyodan eski bir şarkı olan Bruno Mars'ın Just The Way You Are çalıyordu ve bu şarkının, bana Taehyung'u hatırlatması garipti.

Neredeyse iki buçukluk saatin sonunda orman yoluna saptım, kısa bir dönüşün ardından dağ yoluna girdim ve kulübeye ilerledim. Kulübenin önünde tanımadığım bir araba duruyordu. Kontağı kapatarak indim aşağıya, torpidoda duran anahtarı aldım ve kapıya ilerledim.

Açılan kapı beni boş bir salona çıkardı, ayakkabılarımı çıkararak tahta zemine bastım. Belki de ormanı gezen birine aitti ve burada bir kulübe olduğu için park etmeyi güvenli bulmuştu.

Ceketi koltuğun üzerine bıraktım, gömleğin yaka düğmesini ve bir düğmesini daha açarak odaya ilerledim, kapıyı araladığımda beklemediğim bir manzara karşıladı beni.

Kim Taehyung.

Beyaz çarşaflarımın arasında, koyu renk kısa kollu tişörtü ve kıvırcık saçları uyuyordu. Yüzü huzurluydu, meleğe benziyordu. Gözlerimin dolmasına engel olamadım, onu çok özlemiştim. Cebimdeki telefon ve cüzdanı ses çıkarmamaya çabalayarak sandalyenin üzerine bıraktım. Pantolonumun kemerini çıkararak aynı şekilde oraya bıraktım.

Dizlerimin üzerine çöktüm yatağın kenarında, gözüne girmekte olan saçlarını yavaş bir hareketle kenara çektim. Dört gündür yüzünü görmemiş olduğuma inanamıyordum. Yorganın altından çıkmış, avuç içi bana dönük olan elini tuttum, sıkı sıkı. Onu çok özlemiştim, kalbim deli gibi atıyordu.

Parmakları kapandı, tuttuğum elimi tuttu.

Alnımı yatağa yasladım, neden ona olan sevgime inanmıyordu? Neden her an onu bırakıp gidecekmişim gibi düşünüyordu? Bu kadar mı güven veremiyordum ona?

Bilmiyordum.

Hiçbir şey bilmiyordum artık.

Onu uyandırmamaya çabalayarak elimi çektim, ayağa kalkarak gözlerimden süzülen yaşları sildim. Şifoniyerin üst çekmecesini açarak bir tişört ve eşofman altı aldım. Geri kapatmak çok fazla ses çıkaracağı için açık bıraktım, sandalyedeki telefonumu da alarak odadan çıktım.

Salonda üzerimi değiştirdim, telefonumu tamamen kapatmadan önce babama Taehyung ile olduğuma dair mesaj attım, kapıyı kilitledim ve odaya geri döndüm. Bu kez yatağın diğer yanına ilerledim, çok fazla ağırlık vermemeye çabalayarak yanına uzandım.

Bu kadar derin uyuduğuna göre uzun zamandır uyumuyor olmalıydı, yorganı üzerime çektim ve bedenimi ona yaklaştırdım. Yaşlar yeniden gözlerimden süzülürken alnımı onun sırtına yasladım ve gözlerimi kapadım.

Uyandığımda nerede olduğumu idrak etmem, birkaç saniyemi aldı. Taehyung bana bakıyordu, bir eli belimdeydi ve diğeri belli belirsiz saçlarımla oynuyordu. Yorgun olduğu her halinden belliydi, gözaltları hafif mor ve gözleri kızarıktı. Ne yapmam gerekiyordu emin değildim ama düşünmedim, bunca gün sonunda onunla yan yana olmanın keyfini çıkarmak için bedenimi ona yaklaştırdım, başımı boymuma gömdüm ve özlediğim kokusunu içime çektim.

Belimdeki eli daha sıkı sardı beni, tişörtümden içeri girmiş, olduğu yerde dolanıyordu. "Özür dilerim, Jeongguk." diye fısıldadı, uykulu sesi boğuktu, gözlerimi kapadığımda yeniden ağlıyordum. "Kendimi senin beni sevmeyeceğine o kadar inandırmıştım ki, özür dilerim senden şüphe ettiğim için." Kolumu onun beline sardım ben de, dudakları saçlarıma değdi. "Aptalın teki olmalıyım seni üzdüğüm için." Güldüm, başımı geri çekerek yüzüne baktım. Dudakları alnıma değdi, "Taehyung." diye fısıldadım zor da olsa, kahveleri gözlerimi delip geçiyordu.

"Sana aşığım ben."

benden ancak bu kadar kaos oluyor
mia ✨
cuyeoni

once in a lifetime' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin