Bölüm 23 (ACI)

1.5K 93 28
                                    

İşte size anlatacağım en can alıcı noktaya geldim. Acımın tam ortasına. Kahroluşumun oluşturduğu paramparça haldeki kalp kırıntılarımı, yanan yüreğimden savrulan küllerinin olduğu güne.

Onunla marinadaki tartışmamızdan sonra hiç konuşmamıştım o da mesaj atmamıştı. Ertesi gün akşam saatlerine kadar dersteydim bütün gün. Son günlerdir derslerim çok yoğundu. Telefonuma hiç bakamamıştım. Bekir ısrarla defalarca aramış ama görmemiştim. Son konuşmamızdan sonra aramız bozuktu. Tersleyip beni, gitmişti yanımdan. Onu aradığımda sesi tuhaf geliyordu. Sinirli gibiydi. Her zaman buluştuğumuz sahildeki yere çağırdı beni. Geç olduğunu, eve gitmek istediğimi ve çok yorgun olduğumu söyledim.

"Hemen gel!" diye sesini yükselterek kapattı telefonu. Şaşkındım. Başına bir şey geldiğini düşünüyordum çünkü Bekir bana böyle davranmazdı. Aramız bozuk olabilirdi ama bana sesinin tonunun yükseldiğini hiç duymamıştım zaten öyle bir durumda yaşamamıştık. Hızlı adımlarla sahildeki yerimize yürümeye başlarken yağmur yağmaya başladı. Feci şekilde ıslanmıştım ben oraya vardığımda.

İleride sahil yanındaki araba park yerinde yeni aldığı siyah jeepinin içinde oturuyordu. Camını tıklattım. Yağmur yağmaya devam ediyordu ve ben ıslandığım için su gibi olmuştum. Eliyle kapıyı açarak,

- Yanıma gel! Diye bağırdı.

- İyi misin? Dedim.

- Yanıma otur Tuana? Dedi ısrarla.

Arabasına binmediğimi biliyordu ama bir tuhaf görünüyordu. Gözleri kan çanağı gibiydi. Ayrıca dudağında kan ve ellerinde yara izleri vardı.

- Bekir ne oluyor hiçbir şey anlamıyorum. Dedim.

- Yanıma gel dedim sana? Anlamıyor musun? Diye sesini yükseltti.

- Hayır. Dedim korkarak. Gözlerine bakamıyordum ilk defa çünkü çok korkuyordum. Bu benim tanıdığım adam değildi.

- Gelmiyor musun? Diye bağırdı.

Başımı hayır anlamında iki yana çevirmiştim. Bir hışımla arabadan indi ve hızlıca yanıma geldi. Yağmur hızlanmıştı ve ben üşüyordum. Bekir o keskin parfümü gibi değil de başka türlü kokuyordu. Biraz daha yanıma yaklaşınca sarhoş olduğunu gördüm ve o kokunun içki olduğunu düşündüm. İçki kokusunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum. Bana bakarken kendinde değildi.

- Bana bak! Dedi.

Bakamıyordum onun gözlerine ve çok ürkmüştüm.

- Ya şu an bu arabaya binersin ya da tamamen çıkarım hayatından! Dedi sertçe.

Çok kötü olmuştum bunu duyunca. Ne demekti bu?

- Ne diyorsun Bekir? Hiçbir şey anlamıyorum. Dedim sessizce.

- Seni bırakıyorum. Senin hayatından defolup gidiyorum şimdi anlıyor musun? Dedi.

Ağlamaya başladım. Bu benim sevdiğim adam olamazdı. Bana dokunmaktan, beni incitmekten korkan, beraber hayaller kurduğumuz, güldüğümüz, sohbetler ettiğimiz adam bu olamazdı.

- Kararını hemen ver şimdi?

- Ya benimle gelirsin benim olursun ya da sonsuza kadar hayatından çıkarım!

Donakaldım. Dilim tutulmuştu. Tir tir titriyordum. Ellerim, ayaklarım ve her yerim buz kesmişti.

- Ne diyorsun Bekir? Neden böyle yapıyorsun? Dedim gözlerimden akan yaşlar yağmur damlalarıyla birlikte karışarak yere damlarken.

- Çünkü hepsi yalandı kızım anladın mı? Dedi gözlerimin içine iri gözleriyle bakarak.

- Olamaz! Dedim bağırarak.

BEKİR (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now