İlk Ders

14.7K 85 2
                                    


Aradan geçen 1 ayda komşuculuk oynamaya devam ettiler. Karşılaştıkça muhabbet ettiler, samimiyetlerini ilerlettiler, Buse arada sırada mesaj atıp şu soruyu yapamadım diye sordu, Murat çözümünü gönderdi ama aralarındaki ilişki daha ileriye gitmedi. Muratın fantezileri artık taze değildi, üzerine yenisini ekleyemiyordu,  yavaş yavaş kafasından çıkartmaya başlamıştı bile bu düşünceleri. Zaten çok da ihtiyacı yoktu,  aktif bir cinsel hayatı vardı sürekli evine gelen giden kızlar zaten olurdu ama komşu fantezisi ona çok çekici gelmişti en başında, Buseyi de çok beğenmişti. 

Henüz hava kararmamıştı ama mesai yoğunluğu bitmişti. Murat gün bitsin diye beklerken Buseden bir mesaj geldi telefonuna. Biraz şaşırdı,  genelde daha geç saatlerde hatta annesi eve geldikten sonra yazardı Buse. Zaten annesi yokken çok ders çalışacak birine de benzemiyordu.  Bir soru görseli göndermişti yine yapamadım diye, Murat anlattı cevabı hızlıca. "Aslında yapamadığım bir kaç tane daha var,  müsaitsen sana gelsem, anlatsan olur mu ?"  yazan mesajı görünce birden heyecanlandı Murat.  Cevap vermeden önce hızlıca ortalığı toparladı, kendine çeki düzen verdi. "tabi olur müsaitim istersen hemen gel" diye yanıtladı, fantezileri bir anda geri canlanmıştı, acaba nasıl bir kıyafetle gelecek diye merak etmeye başladı. Çok geçmeden çaldı zaten kapı. 

Kapıyı açtığında koyu bordo renkli taytı ve gri sweatshirt ile karşısında duruyordu. Dış kapı küçük bir antreye açılıyordu. Kapının hemen karşısında salonun camlı kapısı, sol taraftan arkaya doğru uzayan koridorda sıra sıra odalar ve banyo vardı. Salonda televizyon, yemek masası ve koltuklardan başka bir şey yoktu, çok eşya sevmezdi zaten ama eşyalarını güzel dekore ederdi. İçeriye davet ettikten sonra salonu işaret etti eliyle, buraya geçebilirsin der gibi. 3 metrelik kısacık bir yol da olsa, üzerindeki taytı görür görmez poposunu merak etmeye başlamıştı bile,  buseyi önden yürütüp amacına ulaşmak istiyordu. Başardı da.

Salona girer girmez etrafını süzdü, "farklıymış, bizim evden yani" dedi, Muratın ne yapacağını söylemesini bekler gibi çekingen bir tavırla duruyordu salonun tam ortasında.  

+ Çekinme lütfen, istediğin yere otur, ben de bi kahve getireyim. Kahve içersin dimi ?

- Olur içerim tabi, çok severim.

Televizyonun tam karışındaki koltuğun sol başına oturdu, koltuğun hemen yanındaki ayak uzatma sehpası ilgisini çekti. Belli ki rahatına düşkündü Murat, televizyon kapalıydı ama akşamları oraya oturup ayaklarını uzatıp TV izlediğini anlamak hiç de zor değildi.  Kahveler geldi, ev ve genel konular hakkında biraz konuştular. "Şu sehpa çok iyiymiş, biz de alalım, çok seviyorum ayaklarımı uzatmayı" dedi hafif gülerek ama bir şey anlamadı Murat.  Küçük dikdörtgen ama çok şık bir yemek masası, 4 de sandalye vardı. Çalışmak için masaya geçtiklerinde yan yana oturmadılar. Murat bir sandalyeyi alıp masanın kısa kenarına, Buse de Muratın hemen sağındaki uzun kenarına geçti,  birbirlerine doğru  yaklaşıp kitabı da tam ortalarına koyup soruları çözmeye başladılar. Buse sözelciydi, özel bir üniversitede psikoloji okumak istiyordu, zaten kazanabileceği bir okuldu. O yüzden çok da stres olmuyordu aslında sınav için. Sorduğu matematik soruları Murat için çocuk oyuncağıydı genelde ama bu sefer getirdikleri daha bir kolaydı, bunları Buse de yapabilirdi, sanki biraz muhabbet olsun diye gelmiş gibi düşünüp sevindi Murat, öyleydi de.

Soruları çözerken şakalaşmalar, kıpırdaşmalar hiç bitmedi. Zaten çok yakın oturuyorlardı, arada dizleri birbirinin bacağına değiyor ama ikisi de geri kaçırmıyordu. Bu dokunuşlardan memnun gibilerdi, sorular bittikten sonra muhabbet etmeye devam ederken ikisi de çok eğleniyor görünüyordu.  "Şuraya geçelim istersen" diyip koltukları işaret etti Murat. Saate baktı Buse, "çok da geç kalmıyım ama bi kahve daha içerim yaparsan" dedi.  Tabi diyip mutfağa gittiğinde bir ses duydu salondan; 

- "Bunu deneyebilir miyim, ayak uzatma sehpasını yani". 
+ "Tabi tabi keyfine, bak. neyi istersen kullanabilirsin bu evde."

Murat kahveyi getirdiğinde Buse koltuğa kurulmuş ayaklarını uzatmıştı çoktan, rahatı baya yerindeydi.  Ama o şekilde kahveyi koyabileceği bir yer olmadığını farkedince toparlanmak için hamle yaptı Buse. "Dur dur hiç bozma rahatını" diyip ayakları koltuğun altına doğru girebilen sehpalardan getirdi, Busenin tam sağ elinin hizasına doğru yerleştirdi ve üzerine koydu kahveyi. Rahatına çok düşkün biri olduğu için, kendisi de öyle oturuyordu zaten genelde.

B : Off mükemmelmiş yaa, acayip rahat burası. Otur akşama kadar TV'den bir şeyler izle.
M : Ehh yalnız yaşayınca onu yapıyorsun zaten genelde.
B:  Yalnız falan diyosun da, pek de yalnız kalmıyosun sanki :) Sürekli görüyorum apartmanda asansörden inen kızları. O kızlar bizim eve gelmediklerine göre ?
M : Oo senden de hiç bişey kaçmamış
B : Kaçmaz tabi.
M : O kadar da çok değildir ya abartma
B : 2 kız ben gördüm, 2 de görmediğim olsa :))
M : Eh var işte bişeyler çok girmeyelim :)
B : Sevgilin desem değil heralde ? 
M : Yok yaa.
B : Wifi şifrenin sebebi belli oldu şimdi :)
M : Neyse çok da şeyapmayalım bu konuları :)) Rahatın da yerinde bakıyorum sevdin sen o koltuğu.
B : Bura mükemmel yaa acayip sevdim, her gün gelirim ben artık. Kahve servisi de var :)
M : Gel valla bana da değişiklik oluyor, akşama kadar tek başına çalışmaktan sıkılıyor insan.

Murat çok belli etmek istemese de Busenin vücut kıvrımlarından gözünü alamıyordu konuşurken.   Flörtle karışık geçen 15-20 dakikalık bir muhabbetten sonra Buse; ayaklarını sehpanın üzerine uzatmış, koltuğa hafiften geriye doğru yayılarak oturmuş, kahve fincanını iki avucunun içinde tutarken sağ dizini hafiften geriye doğru kırdı. Sağ ayağının alt iç kısmını yavaşça sol ayağının üzerine getirdi, çok yavaş ve nazik hareketlerle sanki sağ ayağı ile sol ayağını okşamaya başladı. Muratın gözleri bir anda oraya kaydı, her ne kadar belli etmek istemese de Buse çoktan yakalamış bu bakışları ve farkettirmese de hoşuna gitmişti. İki eliyle tutuğu kahve fincanından bir yudum daha aldıktan sonra, "ben artık kalkayım, zaten bundan sonra sürekli burdayım" dedi gülerek. "Tabi tabi, arka odalardan birini de sana veririz". diye yanıtladı Murat.  İkisi de şaka yapıyormuş gibi yapsa da, hayal ettikleri şeyi söylüyorlardı, İkisi de birbirinin gerçek olmasını dilediklerini biliyor, fakat itiraf etmiyorlardı. 
  


Komşunun TopuklarıWhere stories live. Discover now