15

2K 129 92
                                    

''Sizce bugün birinci olur muyuz?''

Taehyung sorusunu yönelttiğinde törene çıkmak için makyözler tarafından makyajları yapılıyordu. 2 gün önce yaşadıkları saçma olayın üzerine eğer bugün birinci olurlarsa bu hem ilk birincilikleri, hem de alabilecekleri en güzel haber olacaktı.

O günden sonra Jimin 2 gün boyunca neredeyse kimseyle konuşmamış, kendini tamamen çalışmaya adamıştı. Arkadaşları yemek getirirse yiyor, onun dışında kendini stüdyodan çıkartmıyordu. Diğerleri onun yaşadığı şeylerin ağırlığını bilerek ses etmeseler de üzüldüğü zamanlarda kendini bu kadar yıpratması canlarını sıkıyordu.

Jimin içindeki acıyı bastırmak istercesine bedenini ve ruhunu yıpratırken sevgilisinin canını yaktığını tahmin bile edemiyordu.

''Umarım Taehyung. O kadar istiyorum ki bunu. Buna gerçekten ihtiyacımız var.'' Namjoon makyajının bitmesinin ardından kıyafetlerini kontrol ediyordu.

''Bizim performansımızdan sonra mı açıklanacak kazanan?''

''Evet Hoseok öyle olacak. Yine liderim diye mikrofonu bana tutuşturmayacaksınız, değil mi?''

Namjoon'un sorusuna diğerleri 'sence?' bakışı atarken sahte bir bıkkınlıkla nefesini vermesi yüzlerini gülümsetmişti. Kalpleri ağızlarında atarken vücutlarında hissettikleri duygular birbirlerini harmanlıyor, savaş çıkarıyordu. Stresin çoktan ele geçirdiği bedenleri titriyor, elleri yavaştan terlemeye başlıyordu. Bu onlar için sadece birinci olmaktan ibaret değildi. Bu onların ilk ve en özel şarkılarıyla alacakları birincilik olacaktı.

''Bangtan hazır mısınız? 5 dakika içerisinde sahnede olmalısınız.''

Görevlinin sesiyle aynada üstlerini son kez kontrol ederek kapıdan çıkarken Namjoon her zamanki gibi eksik kontrolü yapıyordu. 7 kişi oldukları için gözleri herkesi aynı anda göremiyordu ve bunun yüzünden sayarak kontrol ediyordu. Namjoon, grubun Jin'den sonraki annesi gibiydi.

Yavaşça sahnede yer alırken ışıklar yavaş yavaş renk değiştirdi. Şarkılarının giriş kısmı kulaklarını doldururken derin bir nefes aldılar. Bu nefes içinde umut ve istekten başka bir şey barındırmıyordu. Şarkılarını ilk kez sergilemiyor olsalar da bu ödül töreni Kore için önemliydi ve buradaki performansları için daha çok çalışarak hazırlanmışlardı. Bedenlerini şarkıya teslim ederek dansa başlayarak, sahnedeki alkışların ve çığlıkların yükselmesine neden olmuşlardı.

Performanslarının sonuna doğru yavaşça nefeslenirken ışıklar tekrardan kapanarak görevlilerin yönlendirmesiyle sahne arkasına ilerlediler. Kendilerinden sonra performans sergileyecek grubun bitiminde tören başlayarak ödüller dağıtılacaktı. Aday oldukları kategorinin ödülü en başta verildiği için törenin sonuna kadar beklemek zorunda olmayacakları onları rahatlatıyordu. Herkes eline birer şişe su kaparak bulduğu yerlere otururken Jungkook Jimin'in yanına adımladı. Sevgilisi performans boyunca zoraki de olsa gülmüş, performansın bitimiyle suratını eski halina bırakmıştı. Son 2 günde Jimin'in adeta çöktüğünü görmesi, Jungkook için acıdan başka bir şey değildi.

''Su iç sevgilim.'' Jungkook elindeki suyun kapağını açarak yerde oturan sevgilisine uzattı ve kendisi de bağdaş kurarak yanına yerleşti.

''Teşekkür ederim, iyi geldi.''

Jimin şişeyi Jungkook'a uzatırken gözlerini birleştirmemek için çaba sarfediyordu. Bastırdığı ağlama hissinin, aşık olduğu galaksilerle karşılaştığı an yıkılacağını çok iyi biliyordu.

''Jimin, biliyorum iyi değilsin Ama düşünmeden edemiyorum. İstemeden kalbini mi kırdım ben?''

Jungkook'un sorusu Jimin'i şaşkına uğratmıştı. Karşısındaki çocuk ona cennet bahçelerini bahşederken nasıl kalbini kırabilirdi ki?

apnapan | jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin