Herkes rüyaları severdi. En çok da güzel olan, kendilerini mutlu eden rüyaları. Ancak ben rüyaları değil, kabusları severdim. Rüyalardan uyanınca gerçek olmadığı için üzülürdüm. Asla gerçek olamazdı, mutlu olamazdım, olmayacaktım. Çünkü ben Almina Sarrafoğlu'yum. Mutlulukla aynı cümlede bile kullanılamam. Ben herkesin aksine kabusları severdim. Uyanınca gerçek olmadığı için sevindirirdi çünkü. Rüyalar gibi değildi. Ben uyku vaktine değil uyanınca olanları önemserdim. Ama nereden bilebilirdim ki hayatımın kabusa dönüşeceğini? Yıllarca acı çekeceğimi. Adımın anlamına uymayarak, yıkılacağımı. Daha da önemlisi, beni bu kabustan uyandıran kişinin, tüm hayatımı tepetaklak edeceğini. Ah bu kadar karmaşıklık benim için bile fazla. Her şey birbirine giriyor. Ben ise, sanki bu durumların içindeki kişi kendim değilmişim gibi hissediyorum. ---------------------------- Yazardan Bu kitapta Almina'nın çektiği acıları ve gerçekten onu hayata döndüren adamın, Ateş'in hikayesini okuyacaksınız. Hayata tutunmak için bir dal ararken Almina, sağlam olup olmadığına emin olmadan bir dala tutunacak. Bunun elbet sonuçları da olacak. İyi mi kötü mü bilemeyiz. Belki Ateş'in de durumu Almina'dan farklı değildir. Ateş ve Almina, birbirlerinin yaralarını beraber sarabilecekler mi? Bir de Almina'nın, erkeklerden nefret ederken Ateş'e bağlanması büyük şeyken, geçmişte yaşadıklarının sorumlusu, anne ve babasına yaptığını kendine de yapmaya çalışırlarsa? Zaten her şey birbirine girdi. Nasıl daha da karışabilir işler? Eh okuyun da görün. Not 1: Bu kitap yalnızca aşk değil, aksiyon, heyecan, dövüş ve macera da içerir.Korku kitabı değildir.