medya ateş
Ders tanışma faslı ile geçti. O kahverengi gözlü, kahverengi saçlının imi Ateş'miş. Diğerlerini de dinlemedim zaten. Bilekliğim bileğimi terletmişti ve bundan nefret ediyordum. Bu bilekliği babam yaşarken uzun süre yalvararak ona zorla aldırmıştım. Yani böyle bir şeyi 12 yaşındaki bir çocuğa hediye olarak almaları saçma olurdu. Bu bileklik babamdan hatıra kaldığı için hiç çıkarmazdım. Çok terletmediği sürece. Bileğimden istemeye istemeye çıkarıp sıraya koydum ve elimle sırada ritim tutarak bu işkencenin bitmesini bekledim.
Zaten ondan sonrakilere girmedim ve eve gittim. Gerçekten bir şey alıp almadıklarına bakmak için. Bahçede birçok ceset vardı ve polisler gelmişti. Onlar cesetlerle ilgilenirken ben de her şeyi kontrol ettim. Hiçbir eksik yoktu. Bu da işlerinin soygunculuk değil benimle ilgili olduğu anlamına geliyor.
Odama gidip kıyafetlerimi çıkardım. Yarım, kalın askılı siyah rengi sporcu atleti ile siyah şortumu giydim. Sportifti şort ve esnek olduğu için çok rahat ettiriyordu. Saçlarımı siyah bir toka ile atkuyruğu yaptım. Son olarak da ojeleri aseton yardımı ile çıkardım. Böyle daha iyiydi.
Evin bodrum katına indim. Dövüş aletleri ile doldurmuştum burayı. Direk kum torbasının karşısına geçip eldivenlerimi taktım. O gün çok sinirlendiysem eğer eldiven kullanmazdım ama bugün beni delirtecek bir şey olmamıştı. O nedenle boşu boşuna ellerimi parçalamaya gerek yoktu.
Kollarım işlevini kayıp edene kadar, başka bir deyişle yorulup bitkin düşene kadar kum torbamı yumrukladım. Birkaç saattir aralıksız yapıyorumdur bunu.
Terlediğim için istemeye istemeye 2 kat çıkıp odama girdim. İlk önce spor kıyafetlerimi üzerimden çıkardım. Sonra da çamaşırlarımı çıkararak duşa girdim tekrar. Bu sefer suyun dolmasını beklemeyecektim. Direk duşa kabine girip suyu açtım, altına girdim. Yalnızca 5 dakikada duş alıp tekrar çıktım.
Diğer bornozumu giydim. Sabahki hala ıslaktı. Bu seferki tam kalçamın altında bitiyordu. Kimse olmadığı için sorun değildi. Aynanın karşısına geçtim. İkinci kez aynı çile.
Saçlarım çok dolaşmamıştı bu kez. Bir kaç dakikada saçlarımı tarayarak kurutma gereği duymadan odama geçtim. Odama girmemle gördüğüm şey ile şok geçirdim denilebilir. Ateş odamdaydı! Benim! Odamda!
Gözlerimi kocaman açarak ona baktım.
-Senin ne işin var burada!
Resmen kükremiştim. Odama nasıl girdi güvenliği nasıl aştı anlamıyorum. Daha da önemlisi neden?
-Bende meraklı değilim sana. Bunu unutmuşsun. Senin için önemli olabileceğini düşündüm. Kırk yılda bir iyiliğim tuttu gördüğüm muameleye bak lan!
Elindeki benim, babamın aldığı bileklikti. Doğru ya! Ben onu unuttum okulda. Boşuna bağırdım. Ama kim görse aynı tepkiyi verir.
Üzerimi süzdüğü zaman bakışları değişmişti. Neye bakıyor bu ya? Yaralara falan mı? Vücuduma ben de baktığım zaman kalçamı zor kapatan, göğüslerimi belli eden aşırı açık bornozumla karşısında durduğumu yeni fark ettim.
Gözlerim kocaman olmuş bir şekilde hızla banyoya girip kapıyı kıyık bırakıcak şekilde tuttum ve kendimi arkasına saklayarak ona baktım.
Bu davranışıma karşı gülünce daha da utandım.
-İnsan bir uyarır ya. Gelmiş bakıyorsun bide. Bileklik için teşekkürler. Hadi hoş çakal. Yatağa bırakırsan sevinirim.
Beni bu kılıkla gördüğü için fazlasıyla utanmıştım. Yüzümün kızarıp kızarmadığını bilmiyordum ama yanaklarım yanıyordu. O nedenle bu sefer tamamen kapının arkasına saklandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEK KABUS (askıya alındı)
Teen FictionHerkes rüyaları severdi. En çok da güzel olan, kendilerini mutlu eden rüyaları. Ancak ben rüyaları değil, kabusları severdim. Rüyalardan uyanınca gerçek olmadığı için üzülürdüm. Asla gerçek olamazdı, mutlu olamazdım, olmayacaktım. Çünkü ben Almina S...