VI|Yara

2.1K 250 145
                                    

Asıl olaylara son bir ya da iki bölüm..


İyi okumalarrr :*

-

Chase atlantic, no rainbows
-

VI|Yara

Bazı şeylerin bir nedeni olmazdı. En azından sizin açıklayabildiğiniz nedeni olmazdı. Düşüncelerimize kılıf uydurmaktan başka çaremiz olmadığından da bu duruma kısaca 'iç ses' derdik. Bazen yanıltabilirdi fakat eğer sağ duyu denen şey gerçekse onunla hareket edip sizi doğru olan şeye de yöneltebilirdi. Tabi bizim yönümüz Felix'ti fakat istisnalar kaideyi bozmadı. Ya da tüm bunları boş verin. Bozardı, siktirin ki bozardı.

"Sana demiştim," diye bağırmıştım ve çantamı Jeongin'e doğru atmıştım. Hep bu sözü söylemek istemiştim ve şu anda içimde kalmadığı için mutluydum.

İlk bu kadar defa emin olduğum bir şeyde haklı çıkmıştım çünkü.

Elim boşaldığı gibi geçen senelerde tırmanma duvarı yaptığımız yangın merdiveninin dış demirine tutunmuştum. Duvarın ardından, "Nereye gidebilir ki?" demişti Jeongin. O çoktan atlamıştı ve beni bekliyordu. "Nereye gidecek.." görmediğini bile bile omuzlarımı silktim. "Bir boklar çeviriyor. Yine haberim olmadan bir şeyler yapacak."

Bahisleri kendi atardı ve benim genelde hep sonradan haberim olurdu. Tabi geçen haftaki gibi maça kadar rakibimi her zaman görmüyordum. Bu işler öyle düzenle ilerlemediğinden fırsatçı olmanız gerekiyordu. Felix hangi ara işin içine bu kadar sızmıştı bilmiyordum fakat eli baya uzundu. "Kaçtır ölümden dönüyorsun?" duvarın tepesine vardığımda sol bacağımı üzerine atmış ve denge kurabildiğimde ellerimi demirden çekip duvara yaslamıştım. Jeongin'e tepeden bakıyordum. "Sanırım.. İki kez." suratım buruştu.

On beş ve on altı yaşlarındayken daha zordu tabi.

"Aptal.." demişti. "Ne zaman dövüşmeyi bırakacaksın? Pişmaniye hamuru olunca mı?" bacaklarımı sarkıttıktan sonra atlamış ve ellerimi birbirine sürterken Jeongin'e bakmıştım. Ses tonu ciddiydi fakat suratı alayla bakıyordu. Kaşlarını çattım. "Bırakmayacağım." demiştim ve çantamı elinden sertçe çekip almıştım. En iyi olduğum iş buydu benim. Önümde güzel bir gelecek zaten yoktu. Bok çukurundaydım ve kurtulacağımı zannedip ne kadar çırpınsam da dibe batacaktım. Dünya toz pembe değildi. Hele de benim gibiler için hiç değildi. Ayrıca da bundan gocunduğum falan yoktu. Kimse beni zorla ringe çıkarmıyordu. Gücüm yettiğince bunu yapacaktım.

Arabasının kapısını açmış ve içeri girip direkt topladığım saçlarımı açmıştım. Tokayı bileğime geçirdiğimde şimdi daha iyi hissediyordum.  "Umarım, her seferinde ölümden dönersin dostum. Öteki türlü bilirsin.." Jeongin de sürücü koltuğuna geçmiş, sonunu bildiğim konuşmasına karşın yalnızca sıkıntılı bir iç geçirmiştim. "Acı olacak."

Cevap vermedim. Daha başında bile değilken sonunu düşünmek saçma geliyordu fakat elbette ki ölmek falan istemiyordum. "Sadece keyfini çıkar ve konumu gir Jeongin. Ruhumu beceriyorsun." huysuzdum özellikle de üzerine henüz düşünmek istemediğim şeylerde. Jeongin'in sadece beni önemsediğini biliyordum. Ringlere çıkmamın havalı olduğunu falan düşünüyordu fakat içinde bir yerlerde boktan bir 'arkadaş kaybetme' korkusu da taşıyordu." Pekala, "demişti ve ilgisini yola vermeden hemen önce telefonunu kucağıma fırlatmıştı. Modu düşüktü ve bu ses tonundan epey belli oluyordu. Sırtımı koltuğa yaslarken ona baktım. Sanırım biraz daha yumuşak olmalıydım. " Tarif mi etmem gerekiyor? "

Başını iki yana sallamıştı ve gülümseyerek, hayır, demişti.

" Among us oyna diye verdim. Ezbere biliyorum zaten."

Reckless - 破壊者 ¦ hyunlixWhere stories live. Discover now