⋆23

1.6K 238 230
                                    

edith whiskers - home

Bulunduğumuz yerden nasıl ayrılmıştık, arabaya atlayıp hastaneye nasıl gelmiştik bir fikrim yoktu. Ben zaten içime yerleşen o korkunun etkisinden henüz sıyrılamamıştım, Taehyung'da elimi kestiği için endişeliydi. Hastaneye gelirken tek hatırladığım Taehyung'un sayıklar gibi özür dileyip durmasıydı. Ben ise tepkisiz kalmıştım o ağlamaların arasında fısıldayıp dururken.

Kalbim hala boğazımda atıyordu, elimin acısını bile yeni yeni hissetmeye başlamıştım. Arabayı zor kullanmıştım zaten. Ama neyse ki hastaneye ulaşabilmiştik ve acile giren ikimizin de üstü başı kan olduğu için insanlar garip garip bakmışlardı. Bir çoğu da bakışlarını kaçırmıştı.

Neyse ki şu an bir odadaydım ve elime dikiş atılıyordu. Canım yanıyordu yine de pek umurumda değilmiş gibi davranıyordum. Çünkü yanımda bulunan Taehyung göz yaşlarıyla ıslanmış gözlerini üzerimde gezdirerek beni süzüyordu endişeyle. Gerçi durumu pek iyi değildi. Onun da pansumana ihtiyacı vardı. Fakat ne dedilerse yapmamıştı. Bir saniye bile olsun yanımdan ayrılmak istememişti. Ben de sağlam kalan elimde uzanıp kan bulaşmış elini tutmuştum sıkıca.

Onu kaybetmeye o kadar yakındım ki, bu travmayı üzerimden nasıl atacaktım bilmiyordum bile. Sadece geçip gitmesini, hiç yaşanmamış gibi olmasını dileyebiliyordum. Ve bir de ömrüm boyunca Taehyung'u gözümün önünden ayırmak bile istemiyordum. Ben o korkuyu bir kere yaşamıştım, nasıl olur da gözümün önünden ayırabilirdim?

"Çok acıyor mu?" Boğukça konuşan Taehyung'a karşılık burukça gülmüştüm. O an gözlerim buğulanmıştı yeniden. Bugün onu takip etme kararı almasaydım eğer, ya da bir gün önce ona bağırıp çağırdığım için pişman olup iş çıkışına gitmeseydim onun bu ses tonunu bir daha duyamayacaktım. Onu bir daha göremeyecektim. Tanrım, düşüncesi bile çıldırmama yetecek kadar etkiliyken ben onun bıçakla olan anılarını kafamdan nasıl silecektim ki? Bir iki damla yaş süzülmüştü yanaklarımdan, Taehyung'da bunu yanlış yorumlamıştı işte. "Çok mu acıyor?"

"Çok acıyor." Diye mırıldanmıştım. Elime dikiş atan doktor sanki ortamda yokmuş gibi konuşmaya devam etmiştim. "Sen benim canımı çok yaktın Taehyung."

"Hyung özür dilerim." Der demez yeniden ağlamaya başlayınca tuttuğum elini biraz daha sıkmıştım. Şimdi onu kendime çekip öpmek istiyordum ama elime dikiş atıldığı için sabit durmak zorundaydım maalesef. "Ben o an bıçağın keskin tarafını tuttuğunu fark etmedim. Yemin ederim bilmeden oldu. Görseydim asla yapmaz-"

"Sorun sence bu mu?" Diye sormuştum öldürücü bir sakinlikle. İşte şoku yavaş yavaş üzerimden atıyor gibiydim. "Seni o halde görmek-" Susmuştum bir an da. Devamını getirmek bile zordu. "Nasıl hissettiğim hakkında en ufak bir fikrin bile yok!"

"Hyung-"

"Darp raporu alacağız." Demiştim bu sefer de konuyu değiştirerek. "Bugün muayene olacaksın ve darp raporu alacağız."

Dudaklarını araladığında ne diyeceğini bilemesem bile derin bir nefes alıp "Sus lütfen." Diye mırıldanmıştım. "Sadece yanımdan ayrılma."

Ondan sonraki zamanlar da sessiz kalmış, elimin sargıya alınmasını beklemiştik. Ardından Taehyung'un pansumanını yapmışlardı. Üstelik darp raporu için de ayriyetten görüşmüştük. Neyse ki şu an yanımda bulunan Taehyung uysal davranmıştı da bugünün korkusunu, endişesini, öfkesini onun üzerinden atmamıştım. Ama yine de o elini bir kere bile olsun bırakmamıştım.

Uzun sessizliklerimizin arasından hastanedeki işlerimizi hallettikten sonra yeniden hastanenin otoparkına bıraktığım arabama ilerlemiştik. Taehyung yolcu koltuğuna geçmeden önce, sanki iki elim de sargıdaymış gibi kapımı açmıştı. Bir şey söylemeden arabaya bindiğimde ise yavaşça kapıyı geri kapatmıştı. Ben de az önce doktordan aldığımız darp raporunu, Taehyung arabanın çevresinden dolanırken arka koltuğa bırakmıştım.

little star あ vminWhere stories live. Discover now