⋆36

1.2K 152 111
                                    

fun - why am i the one

Nefes nefese kaldığım o dakikalar bile, bir milim sevgilimden uzaklaşmamış, aksine bedeninde dudaklarımı gezdirmeye devam etmiştim. Gerçi sevgilimin de bundan şikayetçi bir tavrı yoktu. Parmaklarıyla saç diplerimle oynayıp duruyordu.

"Ne düşünüyorsun?" Diye mırıldanmıştım, dalgınca tavanı izlediğini fark ettiğimde. İşte tam o zaman bakışları bana kaymıştı. "Hayatımın bir an da nasıl böyle değiştiğine şaşırıyorum sadece." Demişti gülümseyerek.

"Eskiden uyuyamazdım bile. Sürekli hakaretler dinler, dayak yerdim. Çalışmaktan kafamı kaşıyacak vaktim bile olmazdı. En kötü yanı o kadar çalışırken cebimde param bile olmazdı." Diye devam ettiğinde derin bir iç çekip yanağını okşamıştım. Aklıma geldikçe deliriyordum. "Sonra karşıma sen çıktın. Benim için çabaladın. Beni hayata döndürdün. Artık geceleri daha huzurlu uyuyorum, senin sayende."

Söylediklerini dinler dinlemez çıplak bedenimi onun üzerinden kaydırıp aynı onun gibi yatağa uzanmıştım. Anlaşılan biraz sohbet edecektik. Bu yüzden "Benim de hayatım bir an da değişti." Diye fısıldamıştım. Şimdi aynı onun gibi odamızın beyaz tavanını izliyordum. "Hayatıma kimse girmez sanıyordum. Sevmeyi, sevilmeyi elbet istiyordum ama insanlara karşı hep mesafeli olmuşumdur. Bundan kaynaklı diğer insanlar gibi olamayacağımı düşünürdüm. O gün ilk randevuma giderken bile o kadar isteksizdim ki... Sonra senin sesini duydum işte. Seni gördüm. Ve ben ilk kez birini tanımak istedim. Artık yalnız değilim. Hayatımı paylaştığım birisi var yanımda. Yaşamak daha bir anlamlı oldu benim için, senin sayende."

Kıkırdamıştı cümlelerim son bulduğunda. Ardından aniden yatakta doğrulup bacak arama girmiş ve ben daha olayı idrak edemeden erkekliğimi ağzına almıştı. "Tanrım." Diyerek inlemiştim bu zevk karşısında. "Çok arsızsın bebeğim."

Erkekliğimi ağzından uzaklaştırırken yerini hemen eline bırakmış "Hoşuna gitmediğini söyleyemezsin ama." Demişti. Haklıydı. Deli gibi hoşuma gidiyordu bu arsız tavırları. Benden cevap olarak bir gülümseme aldığında yeniden eğilip kaldığı yerden işine devam etmişti. Boşalmama yakın yeniden benden uzaklaştığında dizlerinin üzerinde durarak dilini dudaklarının üzerinde gezdirmiş, dizlerinin üzerinde ilerleyerek kalçalarını erkekliğimle hizalamıştı. Ardından erkekliğimi eliyle deliğine konumlandırdığında beni yavaşça içerisine almıştı. Bu hareketi ikimizi de inletirken ellerimle kalçalarına tutunmuş, kızartacak seviyede avuçlamıştım. Sevgilim ise üzerimde zıplama işini layıkıyla yerine getiriyordu.

Bir sürenin ardından ikimiz de boşaldığımızda bir öncekine nazaran daha çok nefes nefese yatakta yan yana uzanırken bulmuştuk kendimizi. Neyse ki annem yoktu bu aralar. O yüzden daha rahattık evde. Hatta birkaç hafta da gelmeyecekti. Akraba ziyaretlerine gitmişti ve teyzemin kızı doğum yapacaktı. Eh, gitmişken de herkese tek tek uğramayı düşünüyordu. Yılda en az bir defa yapardı bunu. Bu yüzden tatile de gelmeyecekti. Gerçi evde olsaydı da gelmezdi ama onu yalnız bırakırsam aklım onda kalacaktı. Böylesi iyi olmuştu. Sevgilimle baş başa vakit geçirecektim.

"Hadi artık kalkalım ve duş alalım." Diyen sevgilim hemen doğrulmuştu. "Akşam arkadaşlarınla dışarı çıkacaksın."

"Böyle bir şey söylemedim." Çıkışmıştım aniden.

"Ama davet etmişlerdi."

"Gitmeyeceğim." Evet, davet edilmiştim. Fakat sevgilimle planımın olduğunu söylerek nazikçe reddetmiştim. Taehyung'la evde baş başayken bu fırsatı asla ama asla kaçıramazdım. "Seninle vakit geçiriyoruz işte ne güzel. Gitmemi mi istiyorsun?"

"Yani. Kendine de zaman ayırmanı istiyorum."

"Bugün baş başayız Taehyung. Yapma ama!"

Derin bir iç çekip hala daha yatakta uzanan beni izlemişti. "İyi peki. Ben duş almaya gidiyorum."

little star あ vminWhere stories live. Discover now