xv "final"

3.3K 348 274
                                    

felix
hey
sanırım kim olduğunu biliyorum :3

jasminium
ne?
nasıl ya?

felix
biliyorum işte

jasminium
kimim ben?

felix
hwang hyunjin!!
değil mi???

jasminium
TANRIM
NEDEN BU KADAR ÇABUK OLDU??

felix
şapşalsın biraz
konuşmayı açık bırakmışsın bende anneni aramak isterken gördüm

jasminium
ah
aptal ben!
her şeyi mahvettim

felix
hayır
mahvetmedin

jasminium
nasıl?
mahvettim işte...

felix
yanında heyecanlandığımı görmedin mi hiç?
neden heyecanlanıyorum biliyor musun?
çünkü seni seviyorum!
kasetleri dinlerken bunu bir kez daha anladım

jasminium
onları attığını düşünmüştüm...

felix
saçmalama!
her gece dinliyorum onları

jasminium
sen beni seviyor musun ki?

felix
şey
evet

jasminium
bahçeye çık
lütfen

-

"ne?" felix'in dudakları arasından çıkan fısıltı odanın içerisinde kaybolurken koltuğun üzerinde ki atkısını ve montunu alıp hızla kapıdan çıktı. basamakları inerken elindekileri giyiyordu. atkısını taktığı zaman son basamağı da inmiş, mutfakta ki annesine seslenmişti.

"anne! ben geliyorum şimdi tamam mı?"

mutfaktan gelen adım sesi ile eline aldığı botu hızla giyindi ve elleri hamur olan annesine baktı, "nereye?"

"çok minik bir işim var anneciğim yemin ederim hızla halledip geleceğim!" annesinin yanaklarına sulu öpücüklerinden bıraktıktan sonra yüzünde ki gülümseme ile kapıdan çıkarak ardından kapattı ve saçlarının arasına karışan kar ile bahçenin ortasında dikilen çocuğa doğru ilerledi.

"bana direkt gelebilirdin! neden böyle yaptın ki?" sonlara doğru kısılan sesi ile burnu kızaran çocuğa baktı. minik parmağı havalanıp burnuna dokunurken dudakları aralandı, "burnun kızarmış!" kıkırtısı ikisinin ortasında dağılıp kayboldu.

felix kendini kolların arasında bulduğu zaman yüzünde ki gülümseme büyüdü ve kollarını karşısında ki çocuğa sardı. "sana kendim verecektim ama beni sevmezsin diye korktum." felix kollarını çekerek uzaklaştı ve parmaklarını bükerek yumruk yaptı, çocuğun omzuna vurdu.

"saçmalama! seni zaten seviyordum ben." dudaklarının arasından çıkan beyaz duman yüzüne çarpıyordu, hoşuna gittiğini inkar edemezdi.

"felix, benimle çıksana ya."

kaşları çatıldı, "biraz daha romantik olabilirsin diye düşünüyorum. bunu yapabilirsin, değil mi?" gülüşü parıldarken küçük elleri, büyük ellerinin arasına hapsetti.

"felix, ben romantik birisi değilim. ama eğer istersen, gözlerimin içerisinde ki yıldızları sadece senin için parlatabilirim."

gözlerinin parıltısı ile baktı felix'e, dudakları aralanan çocuk minik ellerini çekerek sarılmalarını sağladı ve olduğu yerde tepindi. "bu bir rüya mı? eğer öyleyse tanrım lütfen beni uyandırma!"

"hayır felix, bu bir rüya değil. bu her şeyi ile gerçek." soğuktan kızaran yüzünü büyük elleri arasına aldı ve dudaklarını kırmızı dudaklarla birleştirdi.

tepelerinde ki kar sevgilerine şahitlik ederken ikisi de birer söz verdi, bu hikaye asla bitmeyecekti.

asla.

-
inanamıyorum bitti...
yuh.
sonra ki bölümde ağlıyorum.

rät, hyunlixWhere stories live. Discover now