gidiyorsun.

988 99 14
                                    


"Hoseok ben gidiyorum." Daehwi yatakta uyuyan Alfa'yı dürterken konuştu.  Hoseok yerinde doğruluyordu ama kulakları uğulduyor, kalbi büyük bir korkuyla atıyordu. Gözleri bulanık görüyordu.

"Ne?" Diyebildi sadece. Anlamamıştı.
"Gidiyorum ben."
"Neden?" Kaslarını çatmış,  gözlerini ovuyordu.
"Seni beklemekten yoruldum. Yoongi 'de mührü kırmaya pek hevesli değil.  Seni sevdim ama yeter, yoruldum." Demiş cevap beklemeden arkasını dönmüştü.   Kapıyı kapatıp gittiğinde Hoseok hala kendine gelmeye çalışıyordu. Ne olmuştu böyle?

Muhafızlara seslenerek kahin' e gideceğini, arabayı hazırlamalarını söylemişti.  O üstünü değiştirene kadar araba hazırdı. Kahin derme çatma evinde oturuyor, hazırladığı bitki çayının keyfini çıkara çıkara içiyordu. Gözlerini kapatmış, başını geriye yaslamıştı. 

"Hoş geldin." dedi   kahin Seokjin kapıdan giren Hoseok' a.

"Bana neler oluyor." dedi onun ayak ucunda dururken. Seokjin derin bir nefes almış, kaçan tadıyla yüzünü hoşnutsuzlukla buruşturmuştu.

"Ne bileyim ben ne oluyor? Kahin miyim ben?"

"Evet." dediğinde Seokjin güldü.

"Bugün değilim evlat. Sarayına git." Aldığı cevaplardan kesinlikle hazzetmemişti.

"Sana Kral' ın olarak emrediyorum." dediğinde Seokjin alayla ona baktığında, Hoseok hareket edemedi.

"Sen Kral' san bende Kahin'im. " 

"Özür dilerim." dedi . Sesi oldukça çaresiz çıkıyordu. Onun bu durumuna üzülmüştü Seokjin.

"İyi. Neyin var." dediğinde Hoseok gördüğü rüyalardan bahsetti. Ayrıntıya girememişti çünkü hepsinin çoğu detayını unutmuştu. Kahin onu sıradan bir şey anlatıyormuş gibi dinliyor, arada başını sallıyordu.

"Altı üstü rüya Hoseok. Neyini bu kadar abartıyorsun.?"

"Anlamıyorsun Kahin! Şuan bir rüya olabilir. Artık hangisi gerçek,  hangisi rüya anlamıyorum." Demiş yere çöküp ağlamaya başlamıştı.  Kahin onun bu haline üzülmüştü ama elinden gelen bir durum yoktu.

"Belki eşini sevmelisin." Sadece bunu demiş ve aniden ortadan kaybolmuştu. Ne yani eşini sevmediği için mi bu kısır döngüye sıkışıp kalmıştı.  Gözyaşlarını silerek arabaya ilerleyip bindi. Yol boyunca dışarıyı izledi. Atın nal sesleri beyninde zonklamaya sebep oluyordu ama bunu umursamadı.  Saraya geldiği zaman Yoongi'nin odasına gitti. Yoongi huzurla uyuyordu oğluna sarılmış bir şekilde. 

Başaramıyordu. Onu sevmek işkence gibi geliyordu. Sevemiyordu işte ve bir insanı zorla sevdiremezdi kimse.

Kış bu sefer bitmemişti ve halk ayaklanmış saraya saldırmıştı. İsyan oldukça zor bir şekilde bastırılsa da Hoseok kafasına kötü bir darbe almış ve bakıma ihtiyaç duyan biri haline gelmişti. Yoongi keder ve sevgiyle eşiyle ilgilendi yıllarca. Changkyun babasının başında bekledi günlerce. Huzurla öldü Hoseok.  


Hoseok gözlerini açtığında derin bir nefes aldı. 


diğer bölüm final <3

Tomorrow We Fight|SopeWhere stories live. Discover now