Anonim-29

345 20 28
                                    

Tırnağımı kemirirken heyecanla odada turluyordum.

1 ay önce evlenme teklifi aldığım adam ile yarın nişanlanacaktım. Ve yaklaşık 2 gündür yerimde duramıyordum.

Öyle ki yemek yemeyi bile düşünemiyordum. Sadece kahvaltı yapıyordum gerisi ise yoktu.

Telefonum çalınca çevik bir hareketle eşofmanımın cebinden çıkarıp arayan kişinin ismine baktım.

Yalçın'ın adını görünce hemen ekranı kaydırıp kulağıma götürdüm.

"Güzelim uyusan mı artık?"

"Of Yalçın! Zaten heyecandan yerimde duramıyorum bir de gelmiş güzelim diyorsun."

Burnundan gülme sesi gelince ister istemez ben de güldüm.

"Tamam demiyorum. Ama hadi yat artık. Sonra sabah kalkmak bilmiyorsun."

Yatağa oturup tek elimi hemen yan tarafıma koydum.

"Pardon da sen beni mi gözetliyorsun? Uyumadığımı falan nerden biliyorsun?"

"Şuan benimle konuşuyorsun mesela."

Gözlerimi tavana dikip biraz düşündükten sonra cevapladım.

"Mantıklı. Ama ilk aradığında nerden biliyordun?"

"Son iki gündür 'uyuyamıyorum' diyen sen değil misin?"

"Ah kahretsin o da doğru. Tamam pes ediyorum. Ama bir şartla."

Ayağa kalkıp odanın ışığını kapattım. Tekrar yatağa yatıp üzerimi örttüm.

"Ne imiş bakalım o şart?"

"Bana ninni söyle."

Uzun bir sessizlik olunca hâlâ orada olup olmadığını kontrol etmek istedim.

"Yalçın?"

"Sen ciddi misin?"

"Hıhı. Ama şeyi söyle; küçük aslancık."

"Hee öyle desene kızım. Bir an 'dandini dandini' söyleyeceğim diye çok korktum."

İster istemez kahkaha atınca onun da gülme sesini duydum. Gülüşüm tebessüme dönüşürken onu dinlemeye koyuldum.

"Bir küçücük aslancık varmış
Bir küçücük aslancık varmış
Çöllerde ko-şar oynarmış
Çöllerde ko-şar oynarmış."

Gözlerim kendiliğinden kapanırken daha rahat bir pozisyon aldım. Burnumdan derin bir nefes alıp kulağımı telefona daha çok yaklaştırdım.

"Bu öykünün sonu pek hoşmuş
Bu öykünün sonu pek hoşmuş
Söyleyin sö-söyleyin hoşmuş
Sö-..."

Gerisini hatırlamıyordum.

Sabah kalktığımda duyduğum ilk ses yine Yalçın'a aitti.

"Günaydın."

Sağıma soluma bakındım ama yoktu. Ay gerçi daha evlenmemiştik ki.

"Ay yok ben halüsilasyonda görmeye başladım artık. İyice kafayı yiyorum."

"Yok güzelim gerçek bu. Telefondayım."

"Şaka. Şaka yapıyorsun değil mi?"

"Neden şaka yapacakmışım?"

"Geceden beri beni dinliyor olamazsın."

"Yok sanırım birkaç saat uyudum."

"İyi bari. De neden kapatmadın?"

"Birlikte uyumuş gibi olsun istedim."

Gülümseyip gözlerimi kapattım. "Çok uykum var."

"Hadi hadi uyumak yok. Gece daha erken uyusaydın."

"Zaten uyuyacağım demedim. Uykum var dedim."

"Tamam güzelim. Sen şimdi yat biraz kendine gel. Ondan sonra da illaki işlerin vardır. Onları hallet. Akşama da bizi bekle."

"Tamam tamam. Sağolun var olun Yalçın Bey. Bna bu hakkı tanıdığınız için..."

"Hadi sana iyi uykular meleğim."

"Sana da."

Telefon kapanınca sessize alıp yastığın altına koydum. Tekrar başımı yastığa koyup zihnimi derin bir boşluğa bıraktım.

-------

"Kırmızı da yakıştı ama bence mor olsun."

"Değil mi? Mor daha güzel gösterdi."

"Şöyle etrafında bir dön bakalım."

Son kez döndükten sonra beklentiyle ikisine baktım.

"Enişte yaşadı valla..."

Gülüp başımı eğdim. Bu utanma değildi ama kimsenin güldüğümü görmesini istemiyordum.

"Leyla hadi kızım şu tepsiyi fırına ver."

"Yok Serap teyze o sakar şimdi üzerine falan bir sey döker Allah korusun."

Onlara göz devirip odama geçtim. Pencereyi sonuna kadar açıp çalışma masanın önündeki sandalyeye oturdum. Parmaklarımla masada ritim tutarken can kulağıyla zilin sesini bekliyordum.

Üst raflardan bir kağıt çıkarıp masanın üzerinde duran kalemlikten de kurşun bir kalem aldıktan sonra gelişi güzel resim çizmeye başladım. Odaya kızlardan biri girince dikkatimi dağıtmadan resme devam ettim.

Ne çizdiğimi hiçbir şekilde bilmiyordum. Ta ki Damla söyleyene kadar...

"Enişteyi bu kadar sevdiğini belli etmesen mi? Bildiğin aynısını çizmişsin adamın."

Ne diyeceğimi bilemez halde dururken zilin çalması imdâdım olmuştu.

"Koş koş koca beklemez."

Yaptıgı imâya aldırmadan koşar adım dış kapıya ilerledim. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım.

Evet. İsteme ve nişan birlikte olacaktı.

Tek tek herkesi hoşlayıp içeriye davet ettikten sonra sıra malum kişiye gelmişti. Dikkatli bir şekilde her hareketini izliyordum.

Gri bir takım elbise giyinmişti. Elbisemin rengi ile yakışıyordu da renkleri.

"Çok güzel olmuşsun..."

Karşılık olarak kısık bir sesle cevap verdim.

"Sen de çok yakışıklı olmuşsun."

"AY SİZ TAM BİRBİRİNİZİ BULMUŞSUNUZ. AY SERAP KOŞ!"

Evet, dedikoducu Ayten teyze de geldiğine göre şenlik başlayabilirdi...

Anonim /Texting/ (DÜZENLENİYOR) Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang