little game.

5.7K 545 899
                                    

$

Korku, fazla güçlü bir duygudur derlerdi sarışına küçükken, inanmazdı. Basit düşünceleri olmuştu çünkü Hwang'ın. Yaşamın korku ile geçmeyecek kadar değerli olduğuna, biraz sanat ile güzelleşebileceğine inanırdı. Resimlerini çizer, boyalarını seçer, fotoğraflarını çekerdi sarışın ve bunlara layık bir hayat sürdürmeye özen gösterirdi. Ama son iki senesi, zıttıydı bu durumun. Küçüğünün acısı için kendine tanıdığı zaman, şimdi, önüne düşen cansız, yaşlı beden ile son bulduğunu belirtmişti.

Bu beden gibi cansızca yeri boylamasına engel olan tek şey, hayatını öne sürdüğü bu kumar masasında, yaşlının ona tuttuğu silahın namlusunun boş olmasıydı.

Yeon'un elinde tuttuğu ve Hwang'a doğrulttuğu silah boştu fakat Felix'inki için aynı şey söylenemezdi. Yeni öğrendiği üvey babası, tam göğsünden isabet eden kurşun ile yere düşerken, Felix, elindeki silahı yaşadığı şokun etkisi ile yere düşürmüş, gözleri şaşkınlıkla açılırken damarlarından çekilen kanı hissetmişti.

Öldürmüştü, bu zamana kadar öz babası sanıp umutla baktığı adamı, tek kurşunla bitirmişti.

Karışıktı, gözünden bir damla yaş aktı ve gözlerini bir tepki ve destek almak amacı ile çevirdi kemer izleri yüzünden kanlar içinde kalmış diğer bedene. Hyunjin, şaşkınlıkla ona bakıyor, onları izleyen Chan ve Jisung ise tıpkı Hwang gibi, bir tepki veremeden sessizce ne yapmaları gerektiğini düşünüyorlardı.

Felix, ilk defa birinin hayatını bitirmenin yüklediği sorumluluğun altında ezildi o an, birkaç saniye önce yere düşürdüğü silah gibi kendini de yere bırakırken bacaklarının titremesine engel olamamış, dolan bakışlarını yere çoktan kanları akmış yaşlıdan ayırmaya çalışmıştı.

Hwang, ay ışığının dolaştığı bu deponun birazdan polisler ile sarılı olacağını biliyordu. Bu yüzden bakışlarını düşünürcesine etrafta dolandırmış, pencerenin altından saklanarak olanları izleyen çalışanlarına, Jisung ve Chan'ı işaret etmişti gözleri ile. İkisi de arkalarındaki Yeon'un çalışanlarından dolayı hâlâ hareketsizken sarışının elemanları ellerindeki dolu silahlar ile iki çalışanı da indirmiş, Jisung'un hızlıca koşup Hyunjin'in ellerini çözmesini sağlarken, Chan'ın ise endişe ile Felix'e atılmasını izlemişti.

Planı bozularak dağılan grup, sanki tek çözüm yerleri Hwang'mış gibi ondan bir tepki bekliyor, Felix'i içine girdiği bu durumdan kurtarışını izlemek istiyorlardı fakat bu sefer farklı olan tek durum, Hyunjin'in de, küçüğünü nasıl kurtaracağını bilmiyor oluşuydu.

Ellerinin çözüldüğünü hissedince çalışanlarından birinin ona uzattığı hırkayı alıp yırtılmış tişörtünün üzerinden geçirdi, sızlayan ve kanayan göğsünü umursamadan atıldı, titreyen bedene. Felix'in belini kavramış, yere bıraktığı bedeninin yanına kendininkini bırakmıştı hızlıca.

"Felix, bana bak." Hyunjin'in endişe dolu sesini işitemedi bile o an Felix. Tek yaptığı şey gözlerini kırpmadan, yerde iyice cansızlaşan ve benzi solan yaşlı bedeni izlemekti. Bedeninde hissettiği ellerin sahibi onu bir nebze de olsa rahatlatmak adına belini kavrayıp okşarken Hwang'ın bu hareketi başarılı olmuş, Felix, derin bir nefes alırken çevirmişti gözlerini ona.

"Hyunjin, o," kurduğu cümlenin devamını getiremedi, zorlandığını fark eden Hwang ise endişeli bakışlarını üzerinde gezdirip yaralanıp yaralanmadığını kontrol ediyordu, bu sırada küçüğünün konuşması ile gözlerini birleştirdi sarışın, küçüğü ise yutkunmuş, dudaklarını yalayarak konuşmuştu.

"O öldü mü?"

Ortaya bıraktığı sorusuna cevap olarak 'hayır' diye bağırmak istedi Felix. Öldürmüş olamazdı, üvey de olsa babasının canına son vermiş olamazdı. Can alan melek ile şu an aynı odada olmuş olması gerçeği birden kafasına dank ederken sanki meleğin karartısını, yerde kanlar içinde yatan babasının üzerinde görmüş, ruhunun çıkışını izlemişti. Bu sırada dudaklarını araladı ve bakışlarını yanındaki ruh ile kaybolan melekten çekip gözünün önündeki Hyunjin'e çevirmişti.

mafia ; hyunlixWhere stories live. Discover now