right here.

2.8K 270 346
                                    

"baby take a look around, i'm the only one that hasn't walked out."

$ : Birkaç Gün Önce, Hwang Hyunjin'den.

"Sen uğrar mıydın buralara?" Ceplerime soktuğum ellerimi sakince çıkarırken indiğim depo katının ıslak kokusu burnuma dolduğunda, kızılın sesi sarmıştı kulaklarımı. Cılız bir sesi vardı, düşündüğüm gibi birkaç pataklanma sonunda çabucak güçsüzleşmiş, kanayan suratı arasından parlak gözleri ile süzmüştü bedenimi.

"Aşığım sana, ne çabuk unuttun Austin?" Yüzüme yerleşen sırıtış, dalga geçer tonum ile birleştiğinde, bu tamamen gerçek ismi ile ona hitap ettiğimde yüzünde oluşan ifadeden kaynaklanırken, bağlı olduğu sandalyede dikleşmeye çalışmış, duruşunu düzeltmeye çabalamıştı.

"Ve bilirsin, aşıklar konuşmak ister." Yanda duran sandalyelerden birini çekip almış, ters koyarak bacaklarımı yanından sarkıtacak şekilde oturmuştum cümlemi tamamladıktan sonra. Her şey çok fazla uzamıştı ve tükenmiştim. Yine de verdiğim sözleri tutmadan devam etmenin düşüncesi bile mide bulandırıcıydı.

"Nasıl öğrendin?" Kızılın kulak tırmalayıcı sesi kulaklarıma ulaştı ve dirseklerimden birini sandalyenin sırt kısmına yaslayarak omuzlarımı silkmiştim, dalga geçmem ile huzursuzlanmıştı ama ben eğlenmeye yeni başlıyordum.

"Öğrenemem mi sanmıştın?" Gözlerim kısıldı ve güldüm histerikçe.

"Hakkında pek çok şey öğrendim, mesela, annen seni doğururken ölmüş," birebir mimiklerimi takip eden bakışı, yüzümü buruşturmam ile kırpıştırdığı gözlerine ve saklanacak hiçbir yeri kalmadığını anlamasına yol açmıştı.

"Sik gibi ölüm sebebi, üzüldüm." Başımı onaylamazca salladığımda, Austin'in en başından beri kolay lokma olmadığının farkında oluşumun verdiği eminlik hissiyatı, oturduğum sandalyeden kalkıp etrafında adımlamamı sağlamıştı.

"Baban sana çok düşkünmüş, kumarda kaybetmesinin ardından şirketinin battığını söylüyorlar." Bağlandığı sandalyesinin etrafında gezinen adımlarımdan dolayı, irisleri nereye gitsem orayı takip etti hızlıca.

"Ama hâlâ onun yerini biliyorsun, bu yüzden seninle bir anlaşma yapacağım." Yüzüne yerleştirdiği sahte sırıtışının altından irislerindeki merakı süzmüş, bir kolumu sandalyesinin arkasına yaslarken üzerine eğilmiştim, bana alttan bakmak zorunda kalan bakışları, gözlerimi takip etmiş ve yaladığım dudaklarımı saran sırıtışın gerçekçi olmasını sağlamıştı.

"Bana babanın yerini söyle, ben de seni öldürmeyeyim?" Gülmüştü.

"Babamın yeri, ha? Felix'in annesini bulmak sana mı düştü Hwang?" Histerik gülümsemesi ve kısılan gözleri, suratına yumruk atma isteğimi arttırıyordu şimdi.

"Üstelik, öldüremezsin beni." Yeniden konuştuğunda, gülen taraf ben olmuştum.

Sandalyesinden uzaklaştırdığım adımlarımı, deponun girişinde bekleyen elemanıma ilerlettim ve istediğim dosyaları uzatmasının ardından elime geçen bilgi dolu sayfalarda gözlerimi gezdirirken, dudaklarımı yaladım eğlenircesine.

"Austin, cidden aptalsın." Meraklı bakışları, önce elimdeki dosyalarda, sonra ise yüzümde mekik dokudu.

"Babanın yerini, zaten bulabilirim. Tüm akrabalarınızın, şirket ortaklarınızın ve babanın, ünlü kumarhanecisinin adresini biliyorum." Elimde olan dosyaları havada sallarken biten cümlem ile bir köşeye bırakmıştım kağıtları.

mafia ; hyunlixWhere stories live. Discover now