43.BÖLÜM

5.4K 507 138
                                    

İşten çıktığımda saat epey geç olmuştu. Bugün çok yoğundu restaurant. Arabaya doğru ilerlerken köşe başındaki kağıt helva satan seyyar satıcıyı gördüm. Dudaklarımı birbirine bastırıp elimi karnimda gezdirdim. "Ne dersin bebeğim yiyelim mi?"

Sanki ondan olumlu yanıt almışım gibi köşe başına doğru ilerledim. Kendime iki tane, çocuklara ve kocama da olmak üzere altı tane kağıt helva aldım. Büyük bir coşku içerisinde arabaya ilerledim. Şimdi açsam olmaz mıydı? Olurdu niye olmasın.

Bana göz kırpan paketi elime aldım ve bir çırpıda açtım. Allahım nasıl da güzeldi. Kağıt helva ağzımda dağılırken güldüm. Obur bir kadın olma yolunda master yapmıştım herhalde. Artık Azad obur dediğinde alınmayacaktım. Evet evet, kesinlikle alınmayacaktım.

Eve geldiğimde çocuklar büyük bir sevinçle karşıladılar beni. Küçük meleğim artık yürüyordu, arada düşmesini saymazsak. Onu kucağıma aldığımda oğlum da elimi tutmak için sabırsızlandığını görüyordum.

Elimdeki poşeti görünce kıkırdadı. "Bu ne anne?" Ona doğru uzattım. "Bak bakalım, "

Merakla açtı poşeti ve içinden paketin birini çıkarıp çığlık attı. "Kağıt helva!" Liya onun heycanlandığını anlamış olmalı ki dikkatle elindekine bakıp yiyecek bir şey olduğunu anlayınca o da çıgırdı. "Mammaa!"

Hallerine gülerken onlarla beraber salona geçtim. Etrafa şaşkınlıkla bakınca oğlum elindeki paketi açmaya çalışırken dudaklarını araladı.

"Bizde resim yapıyorduk!"

Halının üzerine bütün boyaları, kağıtları sermişler, resim yapıyorlardı. Ama bu manzara daha çok savaş alanı gibi gözüküyordu. Çaktırmadım.

Umut dikkatle elindeki paketi açıp Liya'ya uzatırken yavaşça ayağa kalktım. "Siz devam edin resim yapmaya, bende babaannenize bakayım."

Mutfağa doğru ilerlediğimde mis gibi kokular doldu burnuma. İştahım mutfağa doru ilerlerken kat kat arttığında büyük bir hevesle girdim. "Annem neler hazırlamış?" Yanağına büyük bir öpücük kondurduğumda güldü. "Dur deli kız, " fırını gösterdi. "Sana ekmek yaptım, seversin diye. "

"Sevmez miyim hiç, " gülümseyerek masaya oturdum. "Ellerine sağlık. "

"Geç kaldın bugün?"

Başımı salladım. "Çok yoğundu restaurant, o yüzden." Saate baktıktan sonra kaşlarımı çatarak konuştum. "Azad gelmedi mi hala?"

Tencerede ki yemeği karıştırmaya devam ederken bana döndü. "Geldi, duş alıyor herhalde."

Masadaki elmaslardan birini alıp ısırdım. "Tamam o zaman gidip ona bakayım," Annem bu halime gülerek beni onayladı. Bende elmamı yiyerek üst kata çıktım.

Odaya girdiğimde Azad masaya kurulmuş laptoptan bir şeyler bakıyordu. Benim geldigimi bile fark etmemişti. Yanına doğru ilerleyip yanağından öptüm. "Ben geldim!"

Gulumseyerek başını salladi. "Hoşgeldin."

Bir durgunluk mu vardı başkalarında? Yoksa bana mı öyle gelmişti? Belki de bana öyle gelmişti.

Üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup eşofman takımını giydim. Bu kıyafetler bile boğuyordu bazen beni. "Bugün noldu biliyor musun?" Diyerek yanına ilerlediğimde beni dinlemediğini gördüm. Yanındaki sandalyeye oturdum. "Neyin var senin?"

Sıkıntıyla başını sallayıp laptopu bana doğru cevirdi. "Oku."

Bu bir haber sayfasıydı. Gözlerimi ekranda gezdirdim.

MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang