6.Bölüm

14.1K 659 66
                                    

Yemek boyunca annemin ve kaşık çatal seslerinden başka bir şey duyulmadı. Azad, annem sadece soru sorunca cevap veriyor, başka türlü de sohbete girmiyordu. Benim zaten ağzımı açacak halim kalmamıştı.

Fırat pişkin bir şekilde yemeğini yemeğe devam ederken ondan bir kez daha nefret ettiğimi anladım.

En son onu Azada kan verdiği zaman görmüştüm. Bana mutlu ol demişti ve hayatımızdan çıkmıştı. En azından ben öyleydim sanmıştım. Şimdi ne diye gelmişti bilmiyorum. Filiz annenin yüzünden sevinci o kadar net okunuyordu ki. Oğluyla yıllar sonra barışmanın sevinciydi bu.

Ama sevincini onunla paylaşamıyorduk.

Hala karşımda olmasının şaşkınlığını üzerimden atamamıştım. Azadın yüzündeki öfkeyi görmek istemediğim için bakmaya cesaret edemiyordum. Ama tuttuğu çataldan ne kadar sinirli olduğunu anlayabilmek zor değildi.

"Ne iyi oldu böyle, " diyerek gülümsedi annem. "Seray da gelsin bir ara, hep beraber ailecek yemek yiyelim. Bu görüntüyü görmek için yıllardır bekliyorum."

Gülümsemeye çalıştım. Çok mutluydu. Ben kendimi o kadar kötü hissediyordum ki. İçimde oluşan kötü hislere engel olamıyordum.

"Tabi annem söylerim ben ablama," yüzündeki alaylı gülümseme Azadı buldu. "Ne güzel olur değil mi abiciğim,"

Azad umursamazca başını salladı. Sırf annesini uzmemek için bunlara katlandığına adım kadar emindim. Masanın altından elini tutmaya çalıştım ama izin vermedi. Bu tavrı beni üzsede belli etmemeye çalıştım. Sinirliydi şuan.

Arka odadan Umutun ağlama sesi gelince, bunu fırsat bularak odaya gittim. Şuan o kadar kötü hissediyordum ki kendimi. Annem olmasa defolup gitmek istiyordum buradan. Ama zavallı kadın hiçbir şeyden haberi olmadığı için bir yere kıpırdayamıyordum.

Umutu kucağıma aldım. Sanki benim hissettiklerimi hissetmiş gibi huzursuzdu bebeğim. Onu öptüm.
Minik parmakları tişörtümü çekiştirince anlamıştım acıktığını. "Sen acıktın mı paşam?"

Yavaşça koltuğa oturdum ve karnını doyurmaya başladım. Azad ondan nefret ediyordu. Eğer Fırat şerefsizlik yapıp ona kan verdiğini söylerse Azad bizi mahvederdi. Korkuyla başımı salladım.

Yok, yok.

Belki de sadece annesi için gelmiştir. Sonuçta aylardır ortada yoktu. Bizim için gelmemiştir. Hem niye bizimle uğraşsın ki?

Kapı aniden açılınca aceleyle tişörtümü indirdim. Fırat tebessüm etti. Bense neden buraya geldiğini merak etmiştim. Azad görse yanlış anlayabilirdi.

"Annelik çok yakışmış," diye gülümsedi. "Çık odadan," diye soylendim ve Umutu kucağıma alıp ayağa kalktım. "Ama neden biricik yegenimi sevmeye hakkım yok mu," Alayla sırıttı, "yenge?"

Bir anda aralık olan kapıdan Azad girdi ve yine ani bir hareketle Fıratı duvara yasladı. Fırat Azad'a göre uzun olsa da, yapılı değildi. Bu yüzden yasladığı duvardan kurtulamadı. "Seni öldürürüm, ne işin var lan karımın yanında? "

Azad'ın sesi odayı doldururken annemin bunu duymamış olmasını diledim. Onun üzülmesini hiç istemiyordum. Fırat, pişkinlikle omuz silkti. Hiç korkuyor gibi değildi. "Sadece yeğenimle tanışacaktım abi,"

"Ne zaman abin oldum ben senin be? Rolünü anneme yap ama eğer onu üzersen sikerim belanı!"

İte kaka onu odadan çıkardı ve öfke dolu bakışları beni buldu. Öfkesini kontrol etmeye çalışıyor gibiydi. Hiç bir suçum olmadığı için öylece olanları idrak etmeye çalıştım. Umut hala kucağımda parmağını ağzına koymuş, hiç bir şey anlamayan bakışlarla etrafa bakınıyordu.

MUCİZE | BEKLENMEYEN 2 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin