17.Bölüm

25.3K 1K 104
                                    

"Sen babamın amcanı öldürdüğünü ne zaman öğrendin?" Diye sorduğumda yutkunduğunu görmüştüm.

Ne kadar ona güvenmeye çalışsam da aklımda hep bir soru işareti oluyordu ve bu soru da aklımdaki soru işaretlerinden sadece birisiydi.

"20 yaşındaydım öğrendiğimde." dedi hissiz bir ifadeyle yola bakarken.

"Ne hissettin peki?"

"Ne öğrenmeye çalışıyorsun Hazal?" diyerek yüzünü bana çevirdiğinde omuz silktim.

"Merak ettim sadece. Söylemek istemiyorsan söylemeyebilirsin." dediğimde çoktan konağın önüne gelmiştik bile.

Arabayı durdurup yüzünü tekrar bana çevirdiğinde "Hiçbir şey hissetmedim, zaten amcamı hiç tanımamıştım dolayısıyla bu durumun benim hayatıma etkisi olmadı." dedi.

Sonrasında da cevap vermeme müsaade bile etmeden arabadan indi. Ardından ben de arabadan indiğimde yan yana konağa girdik. Avluda kahve içen babaannem ve dedemin bizi gördüğünde yüzlerindeki şaşkınlığı fark etmemek elde değildi. Fatih hiç istifini bozmadan dedemin elini sıktığında ve babaannemin elini öptüğünde bu kadar soğukkanlı olabilmesine hayret etmiştim.

Fatih'in ardından dedemin uzattığı eline duygusuz bir şekilde bakarken uzattığı elini öpmedim ve dedemi es geçerek babaanneme sarıldım.

Babaannemin elini öptüğümde ona sarılırken aslında bir yanımın ona kırgın olduğunu daha yeni anlamıştım çünkü babamın aslında hem katil hem de kurban olduğunu  babaannem de biliyordu ve bana söylememişti.

Konaktaki herkesle sarıldıktan sonra sohbet etmeye başlamıştık. Her ne kadar bizi burada gördüklerine şaşırsalar da aslında çok sevinmişlerdi.

Elvin ve Berat ise bizim şansımızdan tatile gitmişlerdi ve onların o iğrenç yüzünü görmek zorunda kalmamıştım. Babam hakkında bildiklerimi dedem dışında kimseye söylememiştim ve söylemeyi de düşünmüyordum. 

"Kaç gün kalacaksınız Hazal?" Yengemin sorduğu soruyla birlikte Fatih'le göz göze gelmiştik. "Iki gün kalmayı düşünüyoruz yenge." dedim sakince. Bunu daha gelmeden önce Fatih'le konuşmuştuk.

"Abla keşke biraz daha kalsaydın." diye söylenen Yusuf'a gülümseyerek döndüm. "İşlerim var bi'tanem. Hem artık sen de İstanbul'a gelsen daha iyi olacak."

Gerçekten Yusuf'u her gün daha çok özlüyordum. Neredeyse hiç ayrılmamıştık ve bu ayrılık aslında onun kıymetini daha çok anlamama yardımcı olmuştu.

"Bir iki aya gelmeye çalışacağım." dediğinde kaşlarım çatılmıştı.

Yüzüm çoktan düşerken "Neden daha erken gelmiyorsun orda da bir evin olduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım." dedim.

Yusuf bana üzülerek bakarken "Derslerimi toparlamaya çalışıyorum eğer İstanbul'a gelirsem buna fırsatım olmayacak." dedi.

Yusuf İstanbul'da sürekli arkadaşlarıyla takıldığı için ders çalışmaya çok ağırlık veremiyordu. Ama buna rağmen başarılı bir öğrencilik hayatı vardı.

"Tamam o zaman." dediğimde saçlarını karıştırarak gülümsemiştim.

Gözlerim tekrar Atahan'ı aradığında halama döndüm. "Atahan nerde hala?"

"İşi varmış, gelir birazdan. İstiyorsan arayım gelsin." Dediğinde başımı olumsuzca sallamıştım.

Belki  Melek ile görüşüyorlardı,rahatsız etmeye hiç gerek yoktu.

Yengemin kaş göz yaparak mutfağı işaret etmesiyle sakince yerimden kalkmıştım. Yengemle birlikte mutfağa girdiğimizde arkamızdan halam da gelmişti. İkisiyle de tekrar sarıldığımda ikisini de ne kadar özlediğimi bir kez daha fark etmiştim.

DİKENLİ AŞK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin