9

18 5 36
                                    


Tyler başını salladı ve kıkırdadı.

"Ben, Josh'ı sevdim. Kanamakta olan kalbini elimde tuttum. Çığlık atışını duydum. Onu içimde hissettim. O güzeldi. O, onu özgür bırakmamı istedi."

Yüzü kızardı. Melanie'nin böyle bir şey söylemesinden ötürü öfkeden çok utanç duydu.

"Eğer Josh bunu isteseydi, neden şu an tımarhanedesin? Senin parmaklıklar ardında olman lazım. Tıpkı diğer kalpsiz katiller gibi... Sen de oradaki herkes gibi psikopatsın."

Melanie kocaman gülümsedi. O genç,güzel yüze hiç yakışmayan şeytani bir gülücüktü. Masanın karşısındaki banktan kalktı ve dans etmeye başladı.

"Belki de yalan söylüyorumdur. Baya gerçekçi gözüküyorum, sence de öyle değil mi?"

Melanie'nin odada dolaşmasını izlemek Tyler'ın onların türdeş canlılar olduğuna bile inanmasını zorlaştırıyordu. Küçük ve zarif bir bedeni vardı, Tyler gibi. Ama sanki tüm sisteminin içine edilmiş gibi duruyordu ya da kimyasal dengesinin. Belki de gerçekten öyleydi?Vücudu diğer herkesten farklı işliyor gibiydi. Tyler onu pek önemsemiyordu. O, Tyler'a kendisinin ne kadar delirmiş olduğunu hatırlatıyordu. Tyler kendinde gerçekten bir şeylerin yanlış olduğunu kabul etmeyi reddediyordu. Josh özgür bırakılmak istememiş miydi?

Melanie bir şarkı mırıldanmaya başladı. İçinde deli kelimesinin birkaç kez kullanıldığı yavaş bir parçaydı. Tyler onun sesini severdi ama bu sefer mırıldanması onu çileden çıkarıyordu.

Sertçe "Kapa çeneni!" dedi. "Lütfen." diye ekledi.

Bu sadece onun daha yüksek bir sesle mırıldanmasına yol açtı.

Tyler titremeye başladı. Elleri satranç taşlarını bıraktı ve seti yere fırlattı. Mırıldanma... Sürekli devam eden mırıldanma... Sarı ışıklar... Tyler sandalyesinden düştü ve bunun bitmesini umarak masanın altına saklandı.

Anılar gözünün önünden geçiyordu. Annesi... Favori ilahisini mırıldanarak kalçalarını kıvırıyor ve yemek yapıyordu. Tyler, o gece annesine yemek yaparken yardım etmeyi reddetmişti. Annesini severdi. Jenna gibi sarı saçları ve mükemmel dişleri vardı. Özellikle de babası eve geldikten sonra akşam yemeğine yardım etmesi gerekirdi. Ceza. Ceza.Babasının ikisine de ne yaptığını hatırlıyordu. Babasının ona tam olarak ne yaptığını hatırlıyordu, o anıyı tekrar zihninde yaşıyordu. Babasının onu neye zorladığını hatırlıyordu.

"Lütfen baba! Gidip yardım edeceğim, bana tekrar zarar verme."

Çığlık atarak konuştu ama kelimeleri hıçkırıklarından güçlükle anlaşılıyordu.

"H-hala geçen geceden dolayı canım yanıyor. Lütfen tekrarlama!"

Hatıralar çok gerçekti. Tekrardan o pis oteldeymiş gibiydi. Titreyen sarı ışıklar... Bir şeyler yanlıştı.

"Tyler?"

Biri elini omzuna koydu ve sarsılmasına yol açtı. Dokunulmak istemiyordu, bir daha asla.

"Hemşire Jenna ben.Sakinleşmen lazım seni odana götüreceğiz."

Tyler, Jenna'ya tekrar bakabilmek için titremesini kontrol altına aldı. Annesine çok fazla benziyordu. Şu an ondan nefret ediyordu.

"Odama tekrar gitmeyeceğim." Jenna'ya gözlerini dikerek fısıldadı. "Beni doktoruma götür. Ona hikayemin devamını anlatmaya hazırım."

Masanın altından çıkınca Melanie'nin artık etrafta olmadığını farkına vardı.

Letters to the Dead - JoshlerWhere stories live. Discover now