"ben en başından beri o tehlikenin içerisindeyim."

40 13 0
                                    

bölüm dört; "ben en başından beri o tehlikenin içerisindeyim. dahası tüm bu tehlikeler güven içerisinde olmamı sağlıyor."

İnsanlar her zaman onlara nazaran daha güçlü bir altıncı hissim olduğunu söyler. Soy ağacımdaki çoğu kişi için geçerli olan bir durum bu, medyumluk seviyesinde olmasalar bile normal insanlar oldukları da söylenemez. Bu yüzden altıncı hissime güvenirim. En azından hayattayken, altıncı hissime güvenirdim.

Jimin beni Ölülerin Dünyası'na açıldığını iddia ettiği metal kapıdan zifiri karanlığa ittirdiğinde karşıma çıkan kadın tüylerimi diken diken edip mideme kocaman bir rahatsızlık hissi çöreklenmesine sebep oluyor ve ben altıncı hissimin hâlâ yeterince güvenilir olduğunu anlıyorum. Samara'dan farksız, yerlere kadar uzanan simsiyah saçları ve mermer kadar beyaz teniyle bana bakan kadını görmezden gelmeye çalışarak bir ormanı andıran bu alana metal bir kapıyla nasıl gelinebildiğini sorguluyorum.

"Matmazel Noir." Jimin'in melodik sesini duyar duymaz ona doğru dönüyorum, içimde bu uğursuz kadın karşısında Jimin'in bedenini kendime siper etmek için inanılmaz bir dürtü ortaya çıkıyor ama ben kendimi frenliyorum. Kadının göz bebekleri olmayan simsiyah gözleri bir saniye olsun üzerimden çekilmiyor. Gözlerinin odağının nedense Seokjin'in odasından aşırdığım kalem olduğuna dair bir hisse kapılıyorum, her ne kadar göz bebeklerini ayırt edemediğimden bu çok zor olsa da, sanki onun bana baktığını her saniye kalem ceketimin cebinde gittikçe ağırlaşıyor.

"Matmazel Noir benim adım." diyor kadın. "Ve gördüğünüz gibi, ne gülüyorum, ne kahkaha atıyorum, ne de yaşıyorum."

Jimin ona gülümsüyor. Yüzünde gördüğüm en şefkat dolu gülümsemenin sahibi olduğu için bir anlığına içinde bulunduğum durumu unutup neredeyse kadını kıskanıyorum, tekrarlıyorum neredeyse.

"Sakin olun Matmazel, Taehyung kesinlikle bir ölü." Jimin yumuşak bir ses tonuyla söylerken kadının gözlerindeki bakış hiç değişmiyor. Jimin hiç beklemediğim bir anda elimi kavrayıp beni arkasına doğru çekip kadınla arama giriyor. Yüz ifadesinin ciddileştiğini fark edince dudaklarımı kemirmeye başlıyorum. Matmazel Noir, söylediği şeylerin aynısını tekrarlıyor.

"Sorun ne anlayamıyorum." diye mırıldanıyor Jimin kendi kendine. Kadın bize doğru yaklaşmaya başlarken ellerimin buz kestiğini hissedip yutkunuyorum.

"Kalem!" diye bağırıyorum aniden. "Kalemi istiyor!"

"Ne kalemi Taehyung?" Jimin yüzünü bana dönüp sorduğunda Seokjin'in kıçı kırık kaleminin başıma bunları getirdiğine ve ne kadar çabuk enselendiğime inanamayarak sızlanıyorum. Kalemi ceketimden çıkartıp utana sıkıla Jimin'e gösterdiğimde Jimin kaşlarını çatıp önce kaleme sonra da yüzüme bakıyor.

"Sana inanamıyorum." diye adeta tıslayarak kalemi elimden alıyor. "Neredeyse seni lanetleyecekti."

Seokjin'den kesinlikle intikam alacağımı bir kenara not ederek neden lanetlenecek olduğuma dair bir açıklama bekliyorum ama Jimin'in o an için bana hiçbir şey söylemeye niyeti yok gibi görünüyor.

Jimin kalemi kadına uzatıyor, kadın kalemi aldıktan sonra korkunç siyah gözleriyle son kez bana baktıktan sonra önümüzden çekilip gözden kayboluyor.

"Bu neydi?" diye adeta bağırıyorum henüz bedenimi terk etmemiş adrenalinin etkisiyle.

"Buraya yaşayanların dünyasından hiçbir şey getiremezsin Taehyung!" diye bağırıyor Jimin de. Onun ilk defa bu kadar kontrolünü kaybettiğine şahit olduğumdan dudaklarımı birbirine bastırıp susuyorum. "Matmazel Noir dünyaların arasındaki bekçidir, olur da yaşayan biri yolunu kaybederse onun burada kaybolmasına engel olur!"

ALUMINAWhere stories live. Discover now