"ama ondan sonra kalan tek kötü sen olacaksın."

62 13 10
                                    

bölüm on; "ama ondan sonra kalan tek kötü sen olacaksın."

"Birbirimizi özgür bırakmaya karar vermeden, gerçek anlamda birbirimizi bulamadık. Sanırım aşk böyle bir şey." diyorum Seokjin'e. Bir şey söylemeden yanımda duruyor ve beraber Jimin'e bakıyoruz.

Jimin'in kapalı gözlerini izlemek bana acı vermeye başladığı zaman kafamı kaldırıp kürsülerde oturan her çeşit meleği ilk kez o zaman fark ediyorum. Seyircilerin arasında oturan Taemin ile göz göze geldiğimizde dişlerini sıkıyor ve oturduğu kürsünde havalanıp tam karşımda duruyor.

"Sorumluluğunu alacak mısın?" diye soruyor yumruklarını sıkarken.

"Ona karşı olan hislerimin sorumluluğunu aldım zaten."

"Bencil herifin tekisin!" diye bağırıyor beni geriye ittirirken. Seokjin araya girip bana tekrar dokunmasına engel oluyor. Dağılmış hislerim yüzünden ona ne diyeceğimi bilemiyorum.

"Sen doğmamış olsaydın, var olmamış olsaydın, o sonsuza dek yaşayabilirdi!"

"Ne yapmasını bekliyorsun Taemin? Tanrı aşkına saçmalamayı kes, Taehyung'un bir suçu yok. Jimin'in de bir suçu yok, sevgi suç değildir." Seokjin oldukça sert bir ses tonuyla Taemin'i geriye iterken söylüyor, gözlerimi yumuyorum. Yalnızca Jimin'in ismini söyleyip buradan gitmek istiyorum ama orada kalmaya devam etmem gerektiğini hissediyorum.

"Sessizlik!" meleklerden birisi elindeki tokmağı kürsüye vurarak bağırdığında herkes sessizleşip ona dönüyor ve altıncı hissim bir kere daha haklı çıkıyor.

"Ölüm Meleği Park Jimin'in işlediği günah yüzünden alacağı cezaya karar verdik."

Ağzımı açtığım anda Seokjin sanki bu an için hazır bekliyormuş gibi sesimi benden çekip alıyor ve ne kadar uğraşırsam uğraşayım çığlıklarım yankılandığı yer bu koca salon değil de zihnimin içi oluyor.

"Ölüm Meleği Park Jimin, cezasının bir kısmını ölümlü Kim Taehyung ile yüzleşerek ödemiş bulunmakta, kalan cezasını ise..." kulaklarım uğuldamaya başlıyor, Seokjin'in koluna tutunup kolunu sıkıyorum.

"Bir ölümlü olarak doğup, büyüyüp, ölerek ödemesi karalaştırılmıştır."

"Ne?" diye soruyorum. Salondakiler beni görmezden gelip açıklamaya devam ederken kalbimde gezinen karıncalar yeniden ortaya çıkıyor, sırıtmaya başlıyorum. Kıkırdıyorum, gülüyorum ve durmaksızın kahkahalar atıyorum.

"Ölüm Meleği olduğunu bilmeden ve yaşadığı yaşama dair hiçbir anısı olmadan normal bir insan olarak yaşayacak."

Seokjin bana sorgulayan bakışlar atıyor.

"Seni hatırlamayacak Taehyung, üzülmen gerekmez miydi? Neden böyle mutlusun?"

"Çünkü, çünkü o eninde sonunda buraya gelecek!" diye bağırıyorum. "Jeongguk'a onunla bulaşacağıma dair söz verirken meğer Jimin ile yaşayacağım hayata hazırlanıyormuşum. Biliyor musun Seokjin, Elsiyon Çayırları yalnız başınayken cehennem gibi sıkıcı olsa bile Jimin'le beraber gerçek bir cennet olacağından eminim."

"Çenen başımıza iş açmazsa tabii." diye mırıldanıyor Seokjin diğer meleklerin bakışları karşısında. "Haklıymışım, siz insanlar gerçekten ilginçsiniz."

Ben yerimde zıplamaya başlayınca Seokjin göz deviriyor.

"Bebek bir Jimin göreceğim, ergen bir Jimin göreceğim, üniversiteli bir Jimin-" heyecanla ona bakıyorum. "Söyler misin sen bundan sıkılır mıydın?"

ALUMINAWhere stories live. Discover now