"...öleceğimiz ihtimalini düşününce, daha bir güzel parlıyorlar değil mi?"

36 12 1
                                    

bölüm altı; "şu güzel yıldızlar, yakında öleceğimiz ihtimalini düşününce, daha bir güzel parlıyorlar değil mi?"

bölüm altı; "şu güzel yıldızlar, yakında öleceğimiz ihtimalini düşününce, daha bir güzel parlıyorlar değil mi?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Jimin'in kanatları ile gerçek manada uçarken yaptığımız yolculuk boyunca ilk kez kendi kabuğuma çekiliyorum. Nedenini bilmediğim bir şekilde ölüm meleği Taemin'in söylediği şeyler aklımdan çıkmıyor.

Jimin'in "Sadece bir kere aşık oldum." diyişi zihnimin orta yerine bir şimşek gibi düştüğünde aklımda beliren ihtimallerle bütün tüylerim diken diken oluyor. Doğruluk payları oldukça düşük olsa bile imkânsız olmamaları canımı epeyce sıkıyor.

"Jimin." diye sesleniyorum ona.

"Efendim Taehyung?"

"Şey..." diye başlıyorum ama dilimin ucuna gelen kelimeler dudaklarıma ulaşmaya çekiniyor. Cesaretimi toplamaya uğraşırken gözlerimi yumup bir anda söylüyorum. "Sen aşık oldum demiştin ya, sonra ne oldu?"

Jimin'in yüz ifadesini görmediğim bir açıda olsam da sessizliğinden pek olumlu bir tepki vermediğini anlayabiliyorum. Ama beni şaşırtarak sorumu cevaplıyor.

"Onu izledim." diyor. Sesindeki acı o kadar yoğun ki somut bir hale gelip tenime batacağından korkuyorum. "Doğumundan ölümüne kadar, hep onu izledim."

"Ölmesine izin mi verdin?"

"Çok büyük bir aptallık ettim Taehyung. Affedilemez bir şey yaptım ve bunu geriye almak imkânsız. Onun hayatını da kendi hayatımı da mahvettim."

Jimin'in kanatları güçsüzleştiği için yere iniyoruz, ayaklarım toprağa basar basmaz ona dönüyorum ve kirpiklerinin altına saklanmış kahverengi gözlerine baktığım anda sanki göğsümde bir şey patlıyor. Tüm vücuduma yayılan bu his yüzünden kanım kaynıyor adeta. Kafasını yukarıya dikip yutkunuyor sonra sol gözünden siyah bir sıvı sızarak yere düşüyor. Düştüğü yerdeki çimen sararıp solarken bu sıvının onun gözyaşı olduğunu anlıyorum. Bedenim büyülenmişcesine kasılıyor, ne yaptığımı bilmeden elimi ensesine atıp yüzünü göğsüme yaslıyorum. İtiraz etmeden göğsüme sokuluyor hatta kolları belime sarılıyor.

"Ölüm meleği de olsan bir meleksin sen." diyorum teselli vermek isteyerek. "O kadar da kötü bir şey yapmış olamazsın."

"Yaptım." diye söylüyor, sesi boğukça duyuluyor.

"Ben o insanın yerinde olsaydım ne yapmış olursan ol seni affederdim." diyorum aniden. Jimin'in belimi tutan parmakları öyle sıkılaşıyor ki tırnakları etime batıyor ve ben ciyaklıyorum. "Belim, belim!"

Ne yaptığını fark edince utanç içinde kollarımın arasından sıyrılmaya çalışıyor ama ona izin vermiyorum.

"Dur durduğun yerde." diye azarlıyorum onu.

"Gerçekten affeder miydin?" diye soruyor, bedenine daha sıkı sarılırken çenemi saçlarına yaslıyorum.

"Ederdim."

ALUMINAWhere stories live. Discover now